"Önüm arkam, sağım solum sobeee".
"Berfiiinn. Kız de hayde gel çocuk değilsin sen artık. Gel gelde misafirlerimizle ilgilen."
Bir misafirimiz eksikti. "Geliyorum Zümrüt abla".
Artık tek mutlu olduğum yerdede mutlu olamıyordum. Az önce o bana 'sen çocuk değilsin mi demişti.' hay töbe yarabbi.
Arkadaşlarımla vedalaşıp istemeyerekte olsa eve gittim. Evimizin eski bir o kadarda bakımsız kapısında içeri girdiğimde kolumun sertçe tutulduğunu hissettim. Zümrüt abla. "Nerdesin kız sen. Deli mi edecen beni. Baban kudurdu bu kız nerde diye aranıp duruyo. Misafir geldi, de gette üzerine düzgün bi şeyler giy. Sakın ha bu paçavralarla çıkayım deme." ben onun bu konuşmalarına boş boş bakınca "de ne bekliyon daha. Get giyin üstünü başını de get". İtekleye çimçikleye içeri soktu beni.
Evimiz zaten 3 odaydı. Zümrüt abla ve babam bir odada ben başka bir odada diğer oda ise oturma odasıydı. Odama geçip temiz ve diğerlerine göre bir tık daha iyi durumda olan dizlerde biten bir entere giydim. Saçlarımı iki taraftan örüp çoraplarımıda giydim.oturma odasına geldiğimde bütün gözler bana çevrildi. Sahi niye gelmişti ki bunlar. Ve kimlerdi.
Zümrüt abla bana ters ters bakıp bir şeyler anlatmaya çalışıyordu. Misafitlere 'hoşgeldin' de demeye çalıştığını anlamıştım. Her birine hoşgeldiniz dedim ve en son bir abiye geldiğimde bana 'pis pis' sırıttı. Geri çekildiğimde konuşmalara kulak verdim.
"Maşallah maşalla gızımızda pek gözelmiş. Boylu poslu maşşallah tü tü tü tüh tüh."aralarında yaşlı olan kadın inşallahlı maşallahlı konuşma konuşup duruyordu.
Kadının bu konuşması üzerine diğerleride bana baktılar. İçimde kötü bir his vardı. Ama amaaaa ne bilmiyorum. Zümrüt abla bana bakarak " de get delalım. Get de kahve yap misafirlerimize."
Yüzündeki gülüşün sahte olduğunu biliyordum. Çünkü o bana hiç bir zaman samimi gülmemiş, beni sevmemişti. Hoş babamda beni pek sevmezdi. Bu evde tamamen sığıntı ya da bakmaları gereken bir yüktüm. Bunu bana bir kaç defa söylemişlerdi.
Kahveleri tepsiye koyup misafirlere tek tek verdim. Kahve içildikten sonra misafirlerin arasındaki yaşlı olan adam önemli bir konuşma yapacakmış gibi boğazını temizledi. Odadaki herkes pür dikkat adama bakıyordu. "Evet! Ahmet ağa sebebi ziyaretimiz belli. Oğlumuz burda. Bilirsin Mardin'in ileri gelen ağalarındanım. Ben ölünce oğlum yerimin zahıbıdır. Deyecem odur ki Allah'ın emri Peygamberin kavli ile kızınız Berfin'i oğlumuz Baran'a istiyoruz."
Ne nee neeeeeee ben yanlış duydum demi. Yoksa olmaz olamaz. Benim yaşım kaç başım kaç. Ben bennn daha 16 yaşımdayım. O abi en az 35 yaşında. Nasıl olur ben daha küçüğüm. Gözlerim dolmuş hayret ve umutla babama bakıyodum. Ayağa kalkıp 'benim kızım daha küçük' demesini bekliyodum. Ama babam aksine sırıtarak hayatımın maffolmasını altın sözcüklerle imzaladı.
"Verdim gitti!"
Babamın bu sözünden sonra şoka girmiştim. Nasıl olabilirdi. Bir insan nasıl bu kadar vicdansız olabilirdi. Nasıl beceriyorlar bu kadar kalpsiz, ruhsuz olmayı. Mideleri nasıl kaldırıyordu bu iğrençliği."HAYIR! Ben istemiyorum. Ben o adamla evlenmek istemiyorum." diye bağırdım. Lakin Zümrüt abla beni tuttuğu gibi başka odaya çekti.
"Sen delirdin mi sümüklü gız. Kafa var mı sen hı? Aklını başığa devşir Berfin. Kos koca ağa seni, senin gibi kenar mahalle gülünü istiyo. Başına talih kuşu kondu. Sen red mi ediyorsun. Sakın sakın! Sana zar zor bakıyoruz. Fazlasın, yüksün. Anlamıyormusun evleneceksin. Bir atirazın mi var!? "
" EVET! BEN İSTEMİYORUM. KOSKOCA ADAMLA EVLENMEK İSTEMİYORUM. BEN OKUMAK DOKTOR OLMAK İSTİYORUM. EVLENİP ÇOCUK EMZİRMEK, YADA ÇOCUK BEŞİĞİ SALLAMAK İSTEMİYORUM. İSTEMEDİĞİM BİR ADAMLA EVLENMEK İSTEMİYORUM. NEDEN ANLAMIYORSUN! NEDEN NEDEN NEDEN??!!!!!! "Hıçkırıklara boğulmuş daha fazla konuşamamıştım. Ama Zümrüt abla zehrini kusmaya devam ediyordu.Çok sinirli gözü dönmüştü.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
ACI ESARET
Sonstiges"Bir acı anca bu kadar acı olabilirdi" O bir gelin. Ama KÜÇÜK bir gelin.Hayatı boyunca hep mücadele verdi, geri kalan hayatında da mücadele verecek. Taaa ki son nefesine kadar. Onun kurtuluşu ebediyet olacak. Onun hikayesi annesinin ölümünden sonra...