Para! Ne kadar basit bir kelime demi. Ama anlamı insanların gözünü kör ediyor. Şu an babamın gözünü kör ettiği gibi. Basit bir kelime için kızını satan babamı...
Oda sıcaktı yada bana öyle geliyordu. Gelinliğin içerisinde kendimi çok aciz hissediyordum. Evet! Tam da düğün günündeyiz. Gösteriş ve şaşnın bir arada olduğu diğerlerinin düğün, benim ruhumun ise cenaze törenindeyiz.
Artık yaşayacağım konağın Baran ağa'nın ve benim kalacağım odada bekliyordum. İmam nikahı ve resmi nikah kıyılmıştı. Normal olarak 16 yaşımda olsamda yaşım büyültüldüğü için şu an 18 yaşındaydım.
Odada sıkılmıştım. Ayağa kalktım odada bir o yana bir bu yana yürürken kapı açıldı.
"Hadi!"
Baran ağaya baktım. Gerçekten... Gerçekten bu adamla evleniyordum. Ben benim kaderime tükürsem kaç yazar. Kader bana girmişti çoktan.Yavaş adımlarla yanına gittim. Bana gülümsedi ve koluna girmem için kolunu uzattı. Kolumu koluna soktuğumda odadan dışarı çıktık.
Aşağıda davullar, zurnalar, halay çekenler hepsi başka alemlerdeyken bende bize ayrılan masada oturuyordum. Baran ağa halay başı olmuş ceketini falan çıkarmış delice halay çekiyordu. Bu hali değişikti çünkü o sert mizacının aksine şu an değişik bir ruh hali mevcuttu. Acaba bana nasıl davranacaktı. Hayat bu gösterecek...
Herkez yerine geçtiğinde Baran ağada yanıma oturdu. Birazdan takı merasimi olacaktı. Baran ağa ve ben takı için bir köşede dikiliyoduk binlerce hatta milyon diyebilirim kişiler sıraya geçmişti. Sonuçta ağa evleniyodu demi. Olsun o kadarcık.
Önce kayınvalide hanım büyük borda taşı olan kenarları pırlanta ile çevrilmiş kalın - kaç ayar olduğunu bilmediğim- bir bilezik taktı. Kayın pederim ALTIN KEMER üstüne basa basa söylüyorum ALTIN kemer taktı. Vay ansını gerçekten...Vay anasını. Babam ve Zümrüt ablada 3 bilezik taktılar. Onlarıda kesin erkek tarafı vermişti yoksa değil altın bilezik teneke bilezik bile alamazlar onlar. Neyse diğerleride taktılar takıştırdılar ve ben en az 20 kilo ağırlıkla ayakta zor duruyordum.
Takılar takıldıktan sonra herkes dağılmaya başladı. Ben odaya geçtim ve üzerimdeki ağırlık olan altınlardan kurtuldum. Sonrada yatağın üzerine oturdum. Sırada Baran ağayı beklemek vardı. Ben işin bu yönünü daha dert edinmemiştim. Ne yapacaktım ben?
Ben başımı öne eymiş beklerken birden kapı açıldı. Kafamı kaldırdığımda kayınvalidemi gördümü. Bana elinde bir kutu ile geliyordu.
"güzel kızım al bunu. Birazdan Baran gelir. O sana bir takım berecek sende bunu ona ver. Tamam mı kızım." dedi.
Bir kutuya bir samimiyetle gülümseyen kadına baktım ve başımı salladım. Oda kutuyu verip hızlıca çıktı odadan.Ve ben yine bekliyordum... Yatağın üzerinde beklerken birden kapı açıldı. Ve bu sefer beklenen kişi geldi. Baran Ağa...
Ben huzursuzca yerimde kıpırdanırken Baran ağa bana doğru geldi. Bende ayağa kalktım. Duvağımı kaldırdı ve bana baktı. Gözleri... gözleri bir başka bakıyordu. Benim ona asla bakamayacağım gibi.Aşk gibi...
Susuyordum, susuyordu, susuyorduk. O bana bakıyor ben ise öylece bakıyordum. Sessizliği bozan o oldu.
"Çok güzelsin..." dedi. Sanki başka şeylerde demek istiyorduda diyemiyordu. Ben ona ifadesizve bakarken. O da çekmeceden bir kutu çıkarıp bana verdi. Valide hanımın bahsetiği şeydi sanırım. Kutuyu açtığımda baya büyük altından bir kolye takım seti vardı.
" Teşekkür ederim." dedim.
"Bişey değil." dedi.Bende Valide hanımın bana verdiği kutuyu ona uzattım o da açtı ve teşekkür etti. Kendi parasıyla alınan şeye. Gerçekten komik.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
ACI ESARET
De Todo"Bir acı anca bu kadar acı olabilirdi" O bir gelin. Ama KÜÇÜK bir gelin.Hayatı boyunca hep mücadele verdi, geri kalan hayatında da mücadele verecek. Taaa ki son nefesine kadar. Onun kurtuluşu ebediyet olacak. Onun hikayesi annesinin ölümünden sonra...