O gece hayatımın en güzel gecesiydi. Hayatımın aşkıyla, bir iş yemeği diye başlayıp sürpriz bir yemekle dönüşen, tatlıyla ortaya çıkan mükemmel bir yüzük ve rüya gibi bir evlenme teklifiyle devam eden, bütün dostlarla günün ilk ışıklarına kadar içilen, ayaklara kara sular inene kadar dans edien, deli gibi eğlenerek kutlanan ve sevdiğim adamın kollarında biten...
Ve ertesi sabah; kesinlikle hayatımın en güzel sabahıydı! Birlikte uyandığımız, beraber döke saça kahvaltı hazırladığımız, kıramadığımız yumurtaları, kesmeyi beceremediğimiz domateslerle harmanlayıp, demeye bin şahit isteyen menemenimizi yediğimiz, dvd üstüne dvd izlediğimiz, az biraz dünden, az biraz yarınımızdan konuştuğumuz, atıştığımız, öpüştüğümüz, seviştiğimiz, sarılarak öylece kaldığımız rüya gecemin ertesi sabahı...
* * *
Hayatımda herşey mükemmel gidiyordu ve benim aksiliklere ve sıradanlığa alışmış bedenim tüm bu olanlar karşısında şaşkına dönmüş, kendini bu duruma alıştırmaya çalışıyordu.
Sanırım bu iki muhteşem günün ardından heyecanım çeneme vurmuştu. Yaşadığım bu en özel anı herkesle paylaşma hissiyle dolup taşıyordum. Bundan dolayı kızlarla uzun uzadıya yapılan telefon sohbetlerinde sanki her şeyi bir daha yaşıyor, onların yorumlarıyla bir kat daha heyecanlanıyor, kendimi bir parça daha özel hissediyordum.
"Eeee peki çok heyecanlandın mı?"
"Helal be enişteme, o kadar bekledik sonunda evleniyorsunuz kızım çok mutlu oldum sizin için!"
"Şahidinim bak başkası olursa, siz tam evet derken itiraz ederim!"
Ve bunun gibi bir sürü şey daha...
Bu haber bizim jenerasyonumuzdan ve yaşadığımız ilişkilerden ümidini kesmiş ailem özellikle de annem için bile çok büyük sürpriz oldu. Her zaman benim mantıklı bakış açım olan, benim iyiliğim için gerekirse sözleriyle canımı yakan ve bana doğruları göstermek için elinden geleni yapan annem ilk kez itirazsız mutlu olmuştu. Sonunda kızını oyalamaya başladığını düşündüğü erkek arkadaşı ona evlenme teklif etmişti ve kızı sonunda çok mutlu gözüküyordu. Bir anne daha başka ne isterdi ki?
Artık hayatımın tüm değerli insanları bu güzel olaydan haberdardı. Son derece rutin şekilde başlayan haftam son derece mutlu bitiyordu. Hem de biraz fazlaca mutlu, alışık olmadığım kadar, bünyemin kabullenmeye zorlandığı kadar.
Rüya haftasonum bitipte sıra iş başı yapmaya geldiğinde bile bu yarı sersem yarı rüyada halimden kurtulamamıştım. Kendimi bir kuş kadar hafif hissediyordum, işe gülümseyerek gidiyor, üst üste yığılan işlere bakıp belki de ilk kez oflayıp poflamıyor, durup durup kendi kendime şarkılar mırıldanıyor, etraftakilere tatlı tatlı sataşıyor, evrene pozitif mesajlar gönderip duruyordum, üstelik evren ve mesaj yollama olaylarına hiçbir zaman tam anlamıyla inanmamıştım bile. Ama şimdi artık ne önemi vardı ki belli ki evrenle aram bu ara kesinlikle çok iyiydi.
Yolda yürürken bile hayaller kuruyor ve durup dururken gülümsüyordum, sanırım beynim zaman zaman mutluluktan kısa devre yapıyordu, tıpkı kızlarla buluştuğum gün olduğu gibi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zamane Aşkları
Literatura FemininaDuygu Özlem Yücel'in Zamane Aşkları kitabından alıntıdır. (Tüm Kitabevleri ve D&R'larda)