İğrenç bir üniversite dönemi yetmiyormuş gibi üstüne tarihi yaklaşan vize haftası da eklendiğinde kendimi bu dünyadan silme isteğim artıyordu.
Üniversiteye başlayalı iki ay olacaktı ama ben hızlı tempoya yetişemiyordum. Daegu'da, Yoongi ile aynı üniversiteye gidiyordum, sanırım en iyi yanı buydu.
İlişkimiz başlayalı uzun bir süre olmuştu. Hafızam iyi değildir bu yüzden bir tarih veremeyeceğim fakat ben Yoongi'yi üniversite sınavından sonra daha sık görmeye başlamıştım. Farklı şehirlerde olunca zor oluyordu. Çok özlemiştim onu, bazen kaçıp yanına gitmek istemiş olsam da onu zor durumda bırakmak istemiyordum. Babasıyla arasının daha kötü olması isteyeceğim son şey bile değildi.
Dersler yüzünden fazla yoğundum. Yetiştirmem gereken proje ödevleri, çıkarmam gereken notlar ve çalışmam gereken vizeler varken hayat o kadar zordu ki, Yoongi bile yardım edemiyordu. Belki yardım edememesinde onun işletme, benimse mühendislik okuyor olmamın etkisi olabilirdi fakat konumuz bu değildi.
Daegu'ya geldiğimden beri Taehyung ve Jungkook ile de sık iletişim kuramaz olmuştum. Taehyung Busan'da okumak istemiş ve orada kalmıştı. Jungkook bizden küçük olduğu için bu yıl sınava girecekti ve her ne kadar sallamadığını söylese de dönem başından beri onun köpek gibi çalıştığına emindim.
Fakülteden çıkıp kampüs çıkışına ilerlerken çalan telefonumla duraksamış ve cebimden telefonu çıkarmıştım. Ekranda gördüğüm isimle gülümsedim. Taehyung arıyordu. Çalış sona ermeden aramayı yanıtladım.
"Efendim Taehyung?" çıkışa ilerlemeye devam ettim. "Jimin nasılsın?" diye sorduğunda garipsemiştim. Taehyung insanların nasıl olduğunu sormazdı genelde, kalasın tekiydi. "İyiyim, sen?" diye sorduğumda karşı taraftan kıkırdama sesi geldi.
"İyiyim ben de." dediğinde çalan korna sesleri ve daha birçok ses yüzünden onu anlamakta zorlanmıştım. "Neredesin sen?" diye sorduğumda çoktan çıkışa ulaşmıştım ama Taehyung'dan ses gelmemişti.
Kapıdan çıktım sırada karşıma çıkan Taehyung, Hoseok ve Jungkook ile gözlerim kocaman açılmış ne diyeceğimi kestiremedim. "Si-siz nereden çıktınız?"
Sorumu yok sayıp hepsi bir anda "Doğum günün kutlu olsun!" diye bağırdıklarında etraftaki öğrenciler bize bakmıştı fakat bunu umursamadım. Bugün doğum günüm olduğunu nasıl unuturdum? "Gerçekten doğum günüm mü?" diye sordum inanamayarak. Evet gerçekten unutmuştum.
Jungkook beni kolunun altına alırken yürümeye başladık. "Aylar önceden bize doğum gününü hatırlatırdın sen şimdi unuttuğunu söyleme." sanırım üniversitenin zararlarından birisi de zaman kavramını unutmamızdı. "Gerçekten unuttum." dediğimde hepsi inanmayan bakışlar atmıştı.
Bir dakika, madem benim bugün doğum günümdü neden hala Yoongi kutlamamıştı?
Çocuklarla birlikte üniversitenin yakınlarındaki bir kafeye gittik ve bana ısmarladıkları pastayı hep birlikte yemeye başladık. Güya bana ısmarladıklarını söylemişlerdi ama bugün doğum günüm olduğu için cömert olmam gerektiğini söyleyerek hesabı bana ödettirmeye çalışıyorlardı.
Boş boş kafede oturmaya devam ederken geçen iki ayı anlatmaya başlamışlardı. Jungkook sınav senesi olmasını umursamamış ve Yugyeom diye biriyle sevgili olmuş, Hoseok ve Taehyung ise sevişirlerken Hoseok'un ablasına yakalanmışlar. Bunu dediklerinde kahkahama engel olamamıştım ve hala da gülüyordum.
"Siz Yoongi'yle neler yaptınız?" diye sordu Taehyung, ben hala gülmeye devam ederken. Biz ne yapmıştık, güzel soruydu.
"Neler yaptık, ımm..." diye düşünmeye başladığımda aklıma gelenlerle dudaklarımı araladım. "Beraber ev aradık, ev ararken emlakçılara sadece ev arkadaşı olduğumuzu söyledik ama kesinlikle yalan değil, çaktırmayın. Sonra ben annesiyle tanıştım, beni çok sevdi ve sevgili olduğumuzu biliyor. Bayan Min, Bay Min'in aksine aklı başında çıktı ve eşcinselleri desteklediğini, bizim mutlu olmamızı istediğini söylemişti. Sonra, okulla uğraşıyoruz işte o kadar." Şimdi fark etmiştim de çok bir şey yapmamıştık.