Ehl-i Sünnet Ve'l cemaat mezhebinin muteber itikat kitaplarından: "Akaid-i Nesefi" aşağıdaki zikredilecek olan şeylerin kişiyi küfre sokacağını açıkça ifade etmiştir.
1- Ayet ve Hadislerin zahiri manalarını bırakıp Ehl-i Batın'ın iddia ettikleri manalara sapmak küfürdür.
Çünkü bu, Peygamber (Aleyhisselam) den geldiği kesinlikle sabit olan bir şey konusunda Nebi'yi yalanlama manasına gelmektedir.
Batıniler, "Kur'an'ın zahiri manaları değil batıni manaları esastır" derler. Gayeleri zahiri manaları ve bedeni ibadetleri ortadan kaldırıp, şeriatı kökünden yok etmektir.
Tasavvuf ehli, Hakka vakıf bir takım kişilerin: "Kur'an'ın zahiri manasına en küçük bir gölge düşürmeden onlarla sülük ehli için malûm bir takım ince manaların arasını telif etmek (birleştirmek) mümkündür." demeleri, kamil iman ve saf irfanın neticesidir.
2- Kitap ve Sünnetten kesin nasların delalet ettiği hükümleri inkar ile nasları reddetmek küfürdür.
Mesela; cesetlerin haşrı (mahşer günü dirilmesi).
Çünkü bu nasları reddetmek, açıkça Allah ve Resulünü yalanlamaktır. Binaenaleyh bir kimse Hazreti Aişe (Radıyallahu Anha) validemize zina iftirasında bulunursa Kâfir olur.
Çünkü Hazreti Aişe (Radıyallahu Anha) validemizin tertemiz olduğu, nas (kesin delil, ayet-i kerime) ile sabittir.
3- İster büyük olsun, ister küçük olsun, günah oluşu kesin delille sabit olan herhangi bir günahı helal saymak küfürdür.
4- Haram oluşu kesin delille sabit olan bir haramı önemsememek küfürdür.
5- Şeriatla alay etmek küfürdür.
Zira 4. ve 5. maddeler Allah ve Resulünü yalanlama alametleridir.
6- Allah-u Teala'dan ümit kesmek küfürdür. Çünkü Allah-u Teala:
"Doğrusu Allah (-u Teala) nın rahmetin den kafirlerden başkası ümit kesmez"
buyurmaktadır. (Yusuf Suresi: 87)
7- Bir kimsenin kesin olarak cennete gireceğine inanması şeklinde Allah-u Teala'dan emn (emin olmak) küfürdür.
Zira Allah-u Tealâ :
"Allah-u Tealâ'nın azabından emin mi oldular? Fakat ziyana uğrayan topluluktan başkası, Allah (-u Teala'n) ın mühlet vermesinden emin olamaz" buyurmaktadır. (Araf Suresi: 99)
8- Kahin'in gaybe dair verdiği haberi tasdik etmek küfürdür.
Nitekim Ebu Hureyre (Radiyallahu Anh) den rivayet edilen bir hadis-i şerifte Peygamber Efendimiz (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
"Bir kimse kâhine veya Arraf (gayb ilmini bildiğini iddia eden bir kimseye, yıldız falına bakan) a gider de verdiği haberi tasdik ederse, Allah (-u Tealan) ın Muhammed (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) e indirdiğini inkar etmiş (kafir olmuş) olur." (Ahmed ibn-i Hanbel, Müsned 3/419, Tirmizi, Taharet: 102 No:135 1/242, Hakim, Müstedrek No: 15,1/50, Beyhaki, Sünni-i Kübra No:16496, 8/233)
Kâhin: Gelecek zamanda vuku bulacak hadiseleri haber veren, bir takım sırları bildiğini ve gayb alemine ait bilgilere vakıf olduğunu iddia eden kişidir.
9- Hiç bir veli asla bir nebinin derecesine ulaşamaz.
Çünkü Nebiler masumdurlar, kötü bir şekilde ölmek korkusundan emindirler. Vahiy ve vahy meleğini görme ile ikram olunmuşlardır.
Velilerin kemalâtıyla vasıflandıktan sonra şer-i hükümleri tebliğ ve halkı irşat işiyle vazifelendirilmişlerdir.
"Velinin Nebiden üstün olduğunu söylemek küfür ve sapıklıktır."
Evet Nebinin hem nübüvvet hem de velayet rütbeleriyle vasıflandığı ve bu sıfatlarla vasıflanan nebinin veliden daha üstünlüğünün kesin olduğunu kabul ettikten sonra, "nebinin, nebilik rütbesi mi, yoksa velilik rütbesi mi daha üstündür" konusunda tereddüd edilebilir.
İmam-ı Rabbani (Kuddise Sırruhu) Mektûbatında bu konuya açıklık getirmiş ve şöyle demiştir
"Bir Nebinin nübüvvet (Peygamberlik) rütbesi, kıyas kabul etmeyecek şekilde, velayet (velilik) rütbesinden üstündür."
10- Aklı başında, bulûğa ermiş olan bir insan, kendisinden emir ve yasakların düşeceği bir mertebeye ulaşamaz.
Çünkü insanı mükellef kılma (sorumlu tutma) konusundaki naslar (ayet ve hadisler) umûmidir.
Ayrıca müctehidler, bir mükellefin böyle bir mertebeye ulaşmasının söz konusu olamayacağı hususunda icma (söz birliği) etmişlerdir.
Bazı ibahiyecilerin benimsedikleri: "Kul Allah-u Teala'ya muhabbette son noktaya ulaşır, kalbi saf hale gelir ve münafıklık söz konusu olmaksızın imanı küfre tercih ederse ondan emir, nehi (dini sorumluluklar) düşer.
Büyük günah işledi diye Allah-u Teala onu cehenneme sokmaz." şeklindeki fikirler,
Yine diğer bazı ibahiyecilerin benimsedikleri, yukarıda anlatılan mertebeye ulaşan insanlardan namaz oruç ve zekat gibi zahir ibadetlerin düşeceği ve onun ibadetinin sadece tefekkür (düşünme) olacağı şeklindeki görüşler, küfür ve da1âlet (Kâfirlik ve sapıklık) tır.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ehl-i Sünnet Ve'l-Cemaat
Aléatoire"Ümmetim yetmiş üç fırkaya ayrılacak, bunların içinden bir fırkası ehl-i necat olacaktır." buyurmuş. Ashab sormuşlar: "Yâ Resûlâllah, o kurtulan fırka hangi fırka olacaktır?" Şöyle cevap vermiş: "Benim sünnetimden şaşmayanlar kurtulanlardan olacakt...