Arafı son 1 haftadır hiç görmemiştim.Egoist çocuk! Şu erkeklerdeki ego sevdasını bir türlü anlayamıyordum.Sadece Araf değil Doğuş ta böyleydi.Ben Arafa kızıyorum ama Doğuş beni kampa İzmir'egetirmişti.Kafa dağıtmamı istiyormuş güya.
Buraya geldiğimiz günden beri dışarıya çıkmamıştım.Kamp dediğime bakmayın siz "sözde kamp".Burda 1 odalı banyo ve mutfağı bulunan kulübelerde kalıyorduk.
Kulübe,benim şu son 5 günümde sığınma evim gibi bir şey olmuştu.Doğuş'un bütün o sosyalleşmem için harcadığı çabaları boşa çıkarmıştım.Ayrıca yanımda getirdiğim konusu genellikle cinayet olan romanlardan 5 gün içerisinde 3 tane bitirmiştim.Bu yaralıydı bence.
Kimi kandırıyorum ben? Kitap okumuş olabilirim ama bu her gün 2 pakete yakın sigara içtiğimi,geceleri sürekli içki içip sarhoş olduğum gerçeğini değiştirmezdi.
Bu 5 gün içerisinde buraya Aysu ve Emre de gelmişti.Aysu bana karşı sıcakkanlıydı.Emre'nin de o günden sonraki çekimser tavırları yok olmuştu.İkisiyle de arkadaştık.Ama ben her zamanki Naz'lığımı yapıp mesafemi korumuştum.
2 telefonumu da buraya gelince kapatmıştım.Arayanlar umrumda bile değildi.Bu kulübede yalnız olmak işime geliyordu.Yalnızken daha mantıklı düşünebiliyordum.Her ne kadar sonucu depresyona itse de düşünmek beni delirtmiyordu.
Yalnız olmayı seviyordum.Bu kendimle ilgili en basit gerçekti.Ben her zaman yalnızdım.Yalnızlığımın yeri sahte kalabalıklarla doldurulamazdı,doldurulmamıştı.
Bu kulübe normalde 2 kişilikti ama görevli bana burda tek kalabilceğimi söylemişti.Buna o gün o kadar çok sevinmiştim ki.Doğuş bende seninle kalıyım beni istemiyorsan Aysuyla kal demesine rağmen onu reddetmiştim.Yalnızlığın tadını çıkarmak varken,bir başkasını neden yanıma alıyım ki?
Kahvemin tadı bile yalnızken daha farklı,sigaramdan çektiğim nefes bile daha güzel.Yalnızlığın zararlı olduğunu düşünenler,yalnızlıktan zevk alamamış olanlardı.Yalnızlık,kafanı dinlendirmek için denizlere yaraşır koskocaman bir limandı.Okuduğun kitabın bile tadına ulaşırdın yalnızken...
Bu fazla edebi düşüncelerimden çıkıp,odaya göz gezdirdim.Dünden kalma bir kaç içki şişesi,yatakta unuttuğum bir kitap,televizyonun yanında bitmiş sigara paketi vardı.Odayı bir çırpıda toparladım.Umursamazdım ama pasaklı değil.
Odanın penceresini açtım.Çam ağaçlarından burnuma doğru gelen o muhteşem kokuyu soludum içime doğru.Dışardaki çam ağaçları görünüşüyle kulübenin önüne ayrı bi manzara katıyordu.
Mutfağa gidip vanilya aromalı kahvemi hazırladım.Buraya geldim geleli kendi kahvemi kendim yapar olmuştum.Normalde kendi kahvemi kendim yapardım ama vanilya aromalı kahve zordu.Zor olsa bile burda yapılacak bir şey olmadığından öğrenip kendime de yapmaya başlamıştım.
Yaptığım kahvenin kokusu hiç fena sayılmazdı.İçtikçe kendimi çok iyi hissediyordum.
Camları açtığımdan mı bilinmez içeri giren rüzgar,bedenimi kısa süreliğine de olsa titretmişti.Titremesi doğaldı,iç çamaşırımla geziniyordum.
Mutfaktan çıkıp odaya girdim.Bu oda bir kişi için fazla büyüktü.İlerleyerek dolabın kapağını açtım.Neyse ki geldiğim ilk gün kıyafetleri yerleştirmeyi akıl edebilmiştim.Üzerime beyaz yazılı bir tişört altıma da koyu mavi bir şort geçirdim.Ayaklarıma da herzaman giydiğim converselerimden birini giydim.
Şu son 5 gündür dışarıya çıkamadığım için kendimi ihmal etmiştim.Aynanın karşısına geçtim.Saçlarımı dün akşam yıkadığım için yağlı değildi,kabarmamıştı da.Kabarmamasına sevinerek topuz yaptım.Makyaja zaten gerek yoktu.Yine kulübe içinde takılacaktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gün Işığım
Teen FictionHayat, bataklıkta bütün belaları başına toplayan Naz'ı daha da çok dibe çekmeyi istiyordu.Naz durumdan memnun muydu bilinmez ama bir ışığa ihtiyacı vardı.Belki o ışık onu kurtarabilirdi ya da tam tersi ışık ta karanlığa gömülebilirdi. Peki ya ön yar...