Ortamı aydınlatan spot ışıklar,kulaklara biraz yükseltili gelen çalkantılı müzik.Çevrededönüp dolaşan şu sizin tanımlayacağınız kötü kızlardan vardı burda.Getirildiğim yer labirent gibi karmakarışıktı.Çıkmak istesem çıkışı bulamazdım.Saat burda kaçtı bilmiyorum.Duvarlarda bakıcak bi saat bile yok,telefonu zaten girişte kapatıyordunuz.Buraya geldiğimizde en son saatin öğlen 3 oldğuna,telefonumu kapatmadan önce baktığımı hatırlıyorum sadece.
Önüme koyulan tekilayı tek bi hamlede diktim.Vücudumun içini yakan sıvıyı neden bu kadar çok sevdiğimi bilmiyordum.Bu 4. içişimdi,az içsem de burda daha çok duracağız gibime geliyordu.Yani bunun bi 3 misli daha içebilirdim.
Elimdeki boş bardağa bi süre anlamsızca bakıp,masaya bıraktım.Ardanın yanına doğru ilerledim.Her şey aynıydı,her şey bıraktığım gibi.Bi tek adamların yanlarındaki kızlar değişmişti.Yetmez miydi bu kadar?Yanlarına doğru ilerledim.Ardanın yanındai kız beni görünce çekildi.Arda yaklaş der gibi eliyle işaret etti.Biraz daha yaklaşıp kulağına doru eğildim. "Bu kadar yetmez mi?" diye fısldadım.
"Hayır."dedi fısıltı içinde.Bu cevabı duyunca içimden küfür ederek,çekildim.Tam arkamı dönmüşken kolumdan tutup ona eğilmemi sağladı.
"Sen de oynayacaksın."dedi donuk bi ifadeyle.
Yüzümü ona doğru çevirip ne kadar ciddi olduğuna baktım.Arda Yanar ciddiydi.Bu yola girdiysem tamamen batırmalıydım.Bu vicdan meselesi değil,bu kendi kendime aldığım bi karardı.
Kumar...Oynamamı istediği ve saatlerce gözümün önünde oynadığı şey.
Burası bi Las Vegas olmasa da,değişik bi yerdi.Bi apartömanın 7 kat altında böyle bi yerin olması hiç düşünülecek bi durum olamazdı.
Ardaya başımı tamam anlamında salladım.O oyuna devam ederken,bende bi köseye çekilip sigaramı yaktım.İçime çektiğim dumanı yavaşça dışarıya üfledim.Hayatımdaki tonlarca şeyi batırmıştım.Şu hayatta batırmadığım bi şey kalmamıştı.Bu yüzden kendimi suçlu hissetmiyordum,kaybetcek bişeyim yoktu nasılsa.
Bikaç dakika kendime müsade edip,bekledim.Ne zaman yanlış ocak bişey yapsam bikaç dakka müsade eder,yanlış olduğunu 2 dkka içinde kendimeunutturur,istediğimi yapardım.Şimdi de öyle yapmıştım.Kendimi en iyi böyle teseli edebiliyordum.
"Naz."diye seslenen yabancı sese dönerek baktım.Benle aynı yaş sayılabilcek,siyah kısa saçlı bir kız.O kadar minyon bi tipteydi ki benim gibi dikkatle bakmayan birileri onu 14ünde sanabilirdi.Ciddiyeti suratımdan atmadan "ne var"gibilerinden baktım ona.
"Ben Hale.Arda seni bekliyor."dedi.Yüzü en az benim kadar cansız ve solgundu.Bu batağa batanlar neden gülmezdi ki hiç? Arda acaba gülmeyi yasaklamış mıydı?
Ona gülümseyerek "Tamam."dedim.Adını az önce Hale olduğunu öğrendiğim kız,ilk başta afallayıp yüzüne sahte olmayan bi gülümseyişle yanımdan geçti.İnsanları şaırtmayı seviyordum.
Boş kalan masaya geldiğimde Arda kolumdan tuttup beni bi köşeye çekti.
"Naz beni iyi dinle."dedi.İşini ciddiyetle anlatmaya başlayan biri gibi. "Bu oyunu alman şart demiyorum.Alacaksın.Karşı tarafa hiç yenilmedim."
"Hiç mi ?" dedim sözünü yineleyerek.
"Hiç."dedi.Gözlerindeki o koyu ifade daha da koyulaşmıştı sanki.Bu ifade karşıdakini korkuların zirvesinde bile gezdirirdi.
"Madem kaybetmemi istiyorsun,taktik ver."dedim.Sanki bir borçludan alacaklı gibi söylemiştim kelimeleri.
"Sana tek bi kural vereceğim.Elin ne kadar kötü ya da iyi olursa olsun bunu karşı tarafa hissettirme."dedi.Kendimi bikaç yıl önce gitiğim santrançkursndaki gibi hissetmiştim.Biraz meraklı,istekli,hırslı...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gün Işığım
Teen FictionHayat, bataklıkta bütün belaları başına toplayan Naz'ı daha da çok dibe çekmeyi istiyordu.Naz durumdan memnun muydu bilinmez ama bir ışığa ihtiyacı vardı.Belki o ışık onu kurtarabilirdi ya da tam tersi ışık ta karanlığa gömülebilirdi. Peki ya ön yar...