14.BÖLÜM GERİ DÖNDÜ!

518 22 6
                                    

Masal'ın ağzından

2 hafta sonra

Tam tamına iki hafta oldu ve ben çıldırmış durumdayım. Sürekli sinir krizleri geçiriyorum ve etrafa zarar veriyorum. Gözüm hiç bir şey görmüyor. 4 gün önce Miranın koluna çakı saplamıştım. Bu ili hafta içinde 3 saat uyumamda cabası.

Bunu yaptığım için onun yüzüne bakamıyorum. Ama o beni suçlamıyor. Benim elimde olmadığını benim yerimde olsaymış o da aynısını yaparmış.

Gece ve Mira benim herşeyim ve onlar için canımı veririm. İkisini de ezbere biliyorum. Aslında, hepimiz birbirimizi ezbere biliyoruz. Hepimiz birbirimiz için herşeyi yaparız.

Gece aramızda en duygusuz ve az konuşanımız. En sadist ve korkusuzumuz olduğunu da unutmayalım. Kan aktıkça daha fazla istiyor. Kavga anında Patlamış bir volkana dönüşüyor.Ayrıca Gece psikopat bir mazoşist.

Mira en olgunumuz ve cesurumuz. Hepimizi bir şey olduğunda teselli eden o. Ve işinde gayet başarılı. Geceden sonra en sadistimiz. Ama o mazoşist değil. Ve o da en az Gece kadar psikopat. Bir olay olduğunda her şeye kötü yönlü bakar.

Ben en neşeli ve en pozitif olanım. Dostlarımın yanındayken yavru kedi damarıma basılırsa pantere dönüşüyorum. Ben de sadistim ama mazoşist değilim.

Ben bunları düşünürken odaya Mira girdi. Gece iki haftadır hastanede olduğu için evde bekliyoruz. Gece'nin yattığı odanın önüne ve etrafına hatta içine bile adam yerleştirdik. Mira

—Hadi ama Masal. Saatlerdir odadan çıkmıyorsun. Ağzına bir lokma yemek bile koymadın. Senin için endişeleniyorum.

Bu laflarından sonra gözümden bir damla yaş geldi. Onlar olmasa ben bir hiçtim. Biz birbirimizi tamamlıyorduk. Birimiz yoksa hiç birimiz yokuz demektir. Uzun bir süre sessiz kaldım. Mira beni sabırla bekliyordu. Artık ona bir cevap vermem gerektiğini akıl edebilip

—Yalnız kalmak istiyorum ve aç değilim. Ayrıca...

Deyip biraz bekledim ve devam ettim

—Beni düşündüğün için teşekkürler

Deyip buruk bir gülümseme yaydım yüzüme. Mira da bu sözümden sonra hızlı adımlarla yanıma gelerek bana sıkıca sarıldı. Ama o da ben de ağlamadık. Biz böyleydik işte. Yaladıklarımız bizi çabuk olgunlaştırdı.

Biz sarılmaya devam ederken Miranın telefonu çaldı. Arayan Kemaldi. Telefonun yeşil tuşunu yana kaydırarak telefonu açıp kulağına götürdü.

Kemal'in ne dediğini duymuyordum ama Miranın asık suratında birden renklerin belirmesiyle güzel bir haber olduğunu anladım.

Acaba ne oldu...?

Mira

— Tamam... Tamam... O zaman biz hemen geliyoruz... Peki Kemal... Onu iyi koruyun... Tamam biz şimdi çıkıyoruz... Hastanede görüşürüz.

Deyip telefonu kapattı. Merakla ne olduğunu sordum

—Ne oldu Mira? Neden bu kadar mutlusun? Gece uyandı mı yoksa?

Diye sorularımı ardarda sıralarken Mira beni susturdu ve

—Sus bi Masal. Mutlu olmamın sebebi Gece'nin durumu ve hayır ne yazık ki Gece uyanmadı ama bir şeyler sayıklamış ve parmağını oynatmış. Hastaneye gidiyoruz hazırlan.

Dedi ve odayı hızla terk etti. Ne olduğunu şaşırmıştım. Beynim Miranın dediklerini yavaş yavaş idrak ederken gözlerin de yavaş yavaş büyüdü. Ne! Gece uyandı mı?! Hemen dolanımın başına geçtim ve siyah dar pantolon ve siyah tişört giyip deri ceketimi üstüme attım. Siyah spor ayakkabımı hızla ayağıma geçirdim ve aşağı koşmaya başladım. Mira beni arabanın içinde bekliyordu. Sürücü koltuğunun yanındaki yolcu koltuğuna oturduğum gibi Mira gazı kökledi.

{}{}{}{}{}{}{}{}{}{}{}{}{}{}{}{}{}

Hastaneye vardığımızda Mira arabayı dikkatsiz bir şekilde hastanenin önüne parkettiği için kafamı cama vurdum. Ama bu pek umrumda olmadı.

İndiğimiz gibi hastaneyi koştuk. İnsanlara çarparak 5. Kata çıkıyorduk. Bazıları sövüyor bazıları küfür bile ediyordu.

Biz hiç birini dikkate almadan Gecenin yattığı yoğun bakımın kapısına geldik. Kemal ve bir kaç adam kapnın yanındaki sandalyelerde oturuyorlardı. Bizim geldiğimizi gördüklerinde hızla ayağa fırlayıp hazır ola geçtiler.

Mira hepsine bir işaret vererek onların rahat pozisyona geçmelerini ve kendilerini kasmamalarını sağladı.

Mira hemen söze girerek

—Gece nasıl? Bir şeyler sayıkladı dediniz, hareket etti dediniz. Ne sayıkladı?

sesindeki merak elle tutulur biçimdeydi. Kemal biraz sinirli bir şekilde

—Poyraz, ateş,amca. Ama 'amca' kelimesini çok fazla söyledi. Haluk (Gece'nin amcası) Beyle bir sorunu mu vardı?

Kemal'in bu sorusunun üzerine Mirayla kafalarımızı aynı anda çevirip dehşet, korku ve tedirgin bakışlarla birbirimize uzun uzun baktı.

Yoksa...! Yoksa...!

Hayır hayır, bu olamaz! Haluk Korkmaz geri dönmüş olamaz!!!




🌹🌹🌹🌹🌹🌹
🌼🌼🌼🌼🌼🌼
🌷🌷🌷🌷🌷🌷
🌻🌻🌻🌻🌻🌻
🌸🌸🌸🌸🌸🌸
🍀🍀🍀🍀🍀🍀
🍁🍁🍁🍁🍁🍁
☘☘☘☘☘☘
🍂🍂🍂🍂🍂🍂

GECENİN KARANLIĞI Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin