29. BÖLÜM

9.5K 1K 259
                                    

Kerem başını kaldırmadan sadece göz ucuyla kadına bakmaktan boyun fıtığı olacaktı yine de takmadı. Çok güzeldi. Baktıkça içi açılıyordu. Şimdi amcası ne derse o olursa ve amcası da hayır derse evlenmeyecekler miydi yani?

Dün akşam Neslihan'ı kör, topal kim olursa, gözü kapalı verecek adam bu akşam Neslihan gibi siktiri çekmez herhalde diye düşündü. Rahatlattı kendisini. Bu terapi yöntemini çok sevdi. Neslihan'la sık sık uyguluyor olacaktı by gidişle.

Pollyannacılık mıydı bu bilimsel yöntemin adı?

"Neslihan bize bıraktı. Buyur sen söyle baba. En büyüğümüz sensin. Cevabın nedir misafirlerimize?"

"Hayırlısı olsun iki aile için de. Bize çok söz düşmez. Gençler birbirini görmüş, beğenmiş, sevmiş, bize onların önünü açmak yakışır. Verdik gitti. Allah bir yastıkta kocatsın."

Amiiiiiin dedi Kerem. Yöntemi ilk elden tecrübe etmiş ve başarılı ilk sonucunu da almıştı. İki yastıkta kocasalar da olurdu.

Olumlu cevabın ardından salonda birden sesler yükselmeye başladı. Herkes birbirini tebrik ediyor, düğün işini konuşalım diyenleri duyuyordu arada Kerem.

"Neslihan sen kahveleri yap, getir kızım? Ağzımız tatlansın. Getirilen çikolatadan da ikram edin Ayfer."

"Tabii babaanne."

"Tamam anne."

Tecavüzün olmadığını öğrendiğinden beri Ayfer yere basmıyordu adeta. Dediği gibi kanatsız uçuyordu. Ara sıra bilerek denk geldiği Kerem bu kızı sevmiyorsa o da bu hayatta bir şey bilmiyor demekti. Onu isterken Ahmet'in hali geliyordu gözünün önüne. Neşeyle gitti mutfağa.

Böylece verildi Neslihan. Huyunu suyunu bilmediği; ama Cimbomlu olduğuna göre çok da matah bir karakter sergilemeyeceğinden emin olduğu biriydi işte. Üstelik Neslihan'ı takım değiştireceğine, Beşiktaş'tan o, kocası olacak diye vazgeçeceğine inanacak kadar tanımıyordu.

Kahveler makinede pişerken Nevzat geldi yanına. Yengesi çikolata ikramı için çıkmıştı Neslihan'a sıkıca sarılıp.

Kardeşi kapıdan izledi bir süre dalgın görünen ablasını. Bu Kerem denilen adamla isteyerek evlenmiyor olabilir miydi?

Tecavüz yok derken ciddiydi, ikisini de inandırmıştı kardeşlerinin. O halde sorun neydi? Tebessüm ederken bile birinin elinin baş ve işaret parmağını iki dudağının ucuna koyması lazımdı neredeyse yukarı kaldırmak için.

"Abla, sen iyi misin?"

"Hii, ödüm koptu. İyiyim ablacım. Niye sordun?"

"Tam da bu yüzden. Ödün niye koptu? Nerelere daldın gittin? Seni istediler az önce. Dedem de verdi. Mutlu değilsin."

"Hiç öyle. Düşünüyorum. Aklım final sınavlarında. Mutlu olmaz mıyım hiç?"

"Bu bile cevap değil soruma. Kerem'i seviyor musun sen?"

Nasıl da Nevzatlık bir soruydu. Asık suratından neyin sorumlu olduğunu bilmese de sorduğu sorularla bulması olasıydı. Ablası mutsuz olacaksa eğer içinde estirdiği fırtınalarla önüne geleni, karşısına çıkanı o rüzgarda yerle bir edecek kadar bağlıydı ona. Neslihan bunu bilmiyor olamazdı.

Tam da bu yüzden seviyorum diye cevapladı. Nevzat'ı ikna edemezse irdelemeye devam ederdi.

"Neden belli olmuyor güzel ablacım?"

"Dedim ya, aklım sınavlarda. Ani oldu sadece. Bu yıl evlenmek gibi düşüncem yoktu aklımda."

"Evlenme o zaman. Nişanlan sadece. Bir yıl sözlü, bir iki yıl nişanlı kal. Ne acelesi var ki? Yanlış anlama ablacım, bebek de yok artık."

Ben Bir Karar VerdimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin