Arkadaşlar, Kayra'nın İsveç'te mi İsviçre'de mi kaldığını hatırlayamadım. Düzeltme işlemleri filan olmuştu, son olarak hangi şehri seçtiğimi hatırlayamadım ama İsveç olacaktı galiba. Neyse, Kayra'nın eve dönüş macerasını okur ve beğenirsiniz umarım.
🍁🍁🍁
Soğuk, yağmurlu bir pazar sabahıydı. Yağmur damlalarının sertçe dövdüğü camın çıkardığı tıkırtılar ile uyandı Kayra. Birkaç saniye boş gözlerle tavanı izledikten sonra yatağında doğrulup kalktı. Benly'nin evinde, misafir odası için ayrılmış küçük odada uyanmıştı. Sadece birkaç saatlik bir zaman diliminde tanıma şansı bulmuştu Benly'i ve bu kadar kısa sürede tanıdığınız bir kişinin evine gitmenin pek güvenilir olmadığını iyi biliyordu. Fakat dışarıda kendisini aramakta olan CIA ajanlarının, İsveç polislerin hatta İnterpol'e bağlı ekibin olduğunu bildiği için Benly'e güvenmeyi tercih etti.
Benly, tıpkı Kayra gibi ailesini kaybetmiş bir genç kızdı. Fakat ailesini terör saldırısında değil, trafik kazasında kaybetmişti. Ailesini küçük yaşta kaybettiği için bir süre teyzesinde kalan Benly, kendi ayaklarının üzerinde durabilmeye başladığı vakit teyzesinin yanından ayrılıp ailesinden yadigar kalan eve taşındı. Babası İtalyan, annesi İsveç'liydi.
Benly'de tıpkı Kayra gibi erken uyandı. Kahvaltıyı hazırlarken çıkardığı sesleri duyan Kayra, elini yüzünü yıkadıktan sonra mutfağa gitti. Sevecen bir ses tonuyla,
"Günaydın." dedi. Kahvaltı hazırlamaya fazlasıyla odaklandığı için Kayra'nın gelişini duymayan Benly, ürktü.
"Ay! Günaydın." dedi şaşkınlığı ve korkuyu üzerinden atıp gülümseyerek. Kayra'da gülümseyip,
"Kusura bakma, korkutmak istememiştim seni." dedi. Biraz sessiz kalıp düşünür gibi oldu Benly. Bu durumu fark eden Kayra,
"İyi misin?" dedi. Benly, tekrar gülümseyip,
"Aslında biliyor musun? Yalnızlık değil de, yalnızlığa alışmak kötü bir şey. Tek başıma yaşamaya o kadar alışmışım ki, evimde farklı bir ses duyunca korktum..." dedi daha kuvvetli gülümseyerek, "ve inanır mısın, senin evde olduğunu tamamen unutmuşum."
Kayra, mutfağın eşiğinden içeri girip sandalyeye oturdu.
"Sahi, neden tek yaşıyorsun?" diye sordu Kayra.
"Ailemi küçük yaşta kaybettim... Trafik kazası. Bir süre teyzemin yanında kaldım, oradan da buraya geçtim işte." dedi çift yumurtalı omleti masaya getirerek. "Asıl sen anlat bakalım,yaralı bacakla, bir başına ne arıyorsun İsveç'te."
"Uzun hikaye." dedi ağzına küçük bir salam dilimi atan Kayra.
"En sevdiğim de uzun hikayeler zaten. Yoksa! ... Mafyadan kaçarken mi yaralandın!?" dedi gözlerini kocaman açıp alaycı bir sesle Benly. Ardından da gülümsedi. "Tanrım! Belayı evime getirdim!" diye bağırdı.
Kayra da gülümsedi fakat gülümsemesi çok da uzun sürmedi. Çünkü Benly haklıydı. Belayı evine getirmişti. Kayra, Benly'nin evinde yakalanırsa Benly'nin de başı ağrıyabilirdi. Bütün bu olanları düşünürken sessiz kaldığını için Benly tekrar söz aldı.
"Hey! Nereye dalıp gittin, şaka yapıyorum." dedi.
"Haklısın, belayı evine getirdin Benly." dedi. Kayra'nın bu sözlerinden sonra bir sessizlik oluştu. Benly, ciddi ciddi Kayra'ya baktıktan sonra ikili, aynı anda büyük bir kahkaha patlattı.
"Ha ha ha! Senin gibi güzel bir kızın bela getireceğine inanamıyorum." dedi Benly.
İkili, bir yandan kahvaltı yapıyor bir yandan kendileri hakkında bir şeyler anlatıyorlardı. Gülmekten, kahkaha atmaktan dolayı bir türlü önlerindeki omleti bitirememişlerdi. İkili, o kadar hasret kalmıştı ki doya doya gülmeye, sohbet etmeye, sanki onca yılın acısını çıkarıyor gibiydiler. Yemekleri bittikten sonra salona geçip koltuğa oturdular. Kayra, dün evi pek inceleme fırsatı bulamadığını fark edip salonu inceledi. İlk dikkatini çeken şey evde televizyonun olmadığıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KRALLARIN OYUNU (KİTAP OLDU)
ActionSERİNİN İKİNCİ KİTABIDIR.... Bir kralı yenmenin tek yolu; kral gibi düşünebilmektir. Ve sakın unutmayın: Rakiplerinize önem verin, hatalarınızı ilk onlar fark eder.