☄16☄

1.3K 72 7
                                    

"Evrim bana bak seni döverim çocuk. Telefonu istedin verdim. Beni buraya çağırmak ne lan? Sevgilimin sıcak kollarından çıkıp geldim buraya."

Ne! Bu ne demek oluyordu? Neler oluyordu burada?

Hızla salona girdim. Cemre abla bana bakıp gülümsedi. Enç ve Uzay yüzlerinde şapşal bir gülümsemeyle olanları izliyorlardı. Evrim ise biraz sinirli birazda anlayamadığım bir duyguyla bakıyordu ablasına. Elimdeki tepsiyi sehpanın üzerine bıraktım. Hiç bir şey duymamış gibi yapacaktım.

"Kahve isteyenler alsın. Bu arada hoşgeldin abla. Hayırdır bir sorun mu var?"

Evrim derin bir nefes aldı ve ablasına bakmayı bıraktı. Bu kez de bana bakıyor du. Hemde saf sevgiyle, hüzünle, umutla. Üç duygu çok yoğundu gözlerinde. Bu tuhafdı gerçekten. Elime kahvemi alıp tekli koltuğa oturdum. Cemre abla da benim gibi kahvesini alıp tekli koltuğa oturdu ve konuşmaya başladı.

"Evren'ciğim şua aptal gece gelmedi eve. Merak ettim bende. Burada olduğunu söyleyince ona bakmak istedim."

Anladım dercesine başımı salladım. Kahvemden büyük bir yudum aldım. Yalan söylediğini biliyordum. Ama bir şey demeyecektim. Her şeyden habersiz gibi davranacaktım. Oysa taşlar bir bir oturmuştu yerine ve ben birinin kim olduğunu biliyordum artık. O hatırlamayan kokuyu hatırlamıştım.

"Uzay telefonumu verir misin lütfen?"

Telefonumu bana uzattı. Alıp hemen birinin engelini kaldırdım. Ve mesaj yazmaya başladım.

Evren: Biri?

Evren: seninle bir anlaşma yapmaya geldim.

Göz ucuyla odadakilere bakmaya başlamıştım. Uzay ve Enç konuşuyorlardı. Cemre abla ise Evrim'e telefonundan bir şeyler gösterip sorular soruyordu. Tam bu sırada biriden mesaj geldi.

Biri: engeli kaldırmışsın. Hemde bu kadar kısa sürede.

Biri: Ne anlaşması?

Evren: Ben artık Evrim'i unutmak istiyorum. Belki bana yardım edersin diye düşünüyorum. Ama böyle gizli kalmanı da istemiyorum. Yani sen bana kendin hakkında ip uçları versen bende seni bulsam. Olmaz mı?

Evren: belki de Evrim'i unutur sana aşık olurum.

Biri yazıyor.

Biri çevrim içi.

Biri yazıyor.

Biri çevrim içi.

Biri çevrim dışı.

Evren: Hemen cevap vermek zorunda değilsin.

🌟🌟🌟🌟🌟

Bir gün olmuştu biri cevap vermeyeli geçen süre. Cevap vermemişti ya da verememişti. Evrim ve Cemre abla gitmişlerdi açıl bir işim var demişti Cemre abla ve Evrim'i de peşinden götürmüştü. Uzay ve Enç de dışarı çıkmışlardı onlardan sonra.

Amfide oturmuş dersin başlamasını bekliyordum. Bu sırada insanlar yavaş yavaş gelmeye başlamışlardı. Sonra kapıda Evrim göründü. Dalgın gibiydi ve nereye gittiğine bakmadan yürüyordu. Yavaş adımlarla olduğum sıraya geldi ve yanıma oturdu. Bir şeyler düşündüğü belliydi.

"Evrim? Iyi misin kardeşim?"

Kardeşim lafı canımı acıtsa da bastırarak söylemiştim. Sesimi duyunca irkildi. Sanki beni yeni fark etmiş gibiydi. Öylece yüzüme baktı bir süre. Sonra hayır anlamında başını salladı ve önüne döndü. Konuşmadı. Önüne bir defter çıkardı ve eline aldığı kalemle bir şeyler karalamaya başladı.

Evrim sana olan aşkım bu kadar büyükken senden nasıl vazgeçebileceğimi bilmiyorum. Beni sevmeni, aşık olmanı istiyorum. Ama senden vaz geçmek zorundayım sanırım. Sen beni sevmeyeceğini bilirken duramam ki yanında. Gidiyorum Evrim. Bu şehirden bu ülkeden gidiyorum. Ne zaman dönerim geri bilmiyorum. Ama gidiyorum. Üzgünüm sevdiğim bu seninle beraber  girdiğimiz son ders.

🌟🌟🌟🌟🌟

❤🌵♥

KAKTÜS (BxB)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin