"Sana kaç defa diyeceğim? Ben senin peşinden gelmeyeceğim, sen geleceksin!"
"Özür dilerim, bay Jeon." dedi aşağıya bakarak. Bay Jeon'un yüzüne bakamadığı için siyah eteğinin ucuyla oynuyordu. Jeon Jungkook durdu ve onu süzdü, sonrada arkasını dönerek odasına ilerlemeye başladı. Eteği ile oynamayı bıraktı, Taehyung. Ve onu takip etme başladı.
" Bir daha sakın etek giyme."
"A-ama, Bay Je-"
"Aması yok, giymeyeceksin."
"Peki, neden?"
"Çok soru soruyorsun."
"Peki, efendim." dedi, dışarıya nefes vererek.
Odanın kapısına geldiklerinde ise, Jeon durdu ve Taehyung baktı. Taehyung, yukarı doğru baktı ve ona bakan bir adet Jeon Jungkook gördü. Neden bakıyordu ki?
"Ben mi söyleyeyim? Kapıyı aç."
Taehyung, ani cevap ile elindeki dosyaları yere düşürdü. Jeon göz devirip,
"Ah, hadi ama!" diye bağırdı. Taehyung, korktu, sıçradı olduğu yerden. Yerdeki dosyaları toplarken Jeon içeri girmişti bile. Sonunda, Taehyung dosyaları toplayıp içeri girdi. Kalçası masaya dayalı kapıya bakıyordu.
"2, sadece başlayalı 2 gün oldu. Ama senin yapmadığın bir şey kalmadı!"
Taehyung'a doğru ilerledi Jeon.
"Peki, ben ne yapmalıyım?"
Geriledi Taehyung.
"Huh? Ne yapmalıyım dedim. Soruma cevap ver, Taehyung. "
"Özür dilerim, efendim."
"Soruma cevap ver." dedi sakince.
"B-beni kovmalısınız, efendim."
Durdu ve sırıttı Jeon. Çünkü; isteği cevabı vermişti.
"Hayır, hayır yapmayacağım."
Ani cevapla kafasını kaldırıldı, Taehyung.
Kızarmış burnu ve hafif dolu gözleri ile, onun parlak gözlerine baktı.
"Demek ağladın?"
Hemen uzun parmaklı ellerini gözlerine götürüp, sildi dolu gözlerini. Bu gözlerinin kızarmasına sebep oldu. Jeon, Taehyung'un elindeki derin yara dikkatini çekti. Elini tutu ve derin, kabuklanmış yaranın üstünde parmağını gezdirdi. Derin dikişlik yaraya neden hiç bir şey yapmamıştı.
"En azından insan bir hastaneye gider. Ne oldu buraya?"
"Elma keserken old-"
"Bana yalan söyleme Taehyung. Ne oldu buraya?"
"E-efendim doğru söylüyorum."
"Umarım, bir daha yalan söylerken yakalamam seni."...