1

181 91 51
                                    

Alarmın o sikik sesiyle uyandım. Bedenimde ufak ufak sızılar vardı ama çok önemsemedim. Ayaklarımı yataktan sarkıtıp elimle destek alarak kalktım. Kararmış duvarda asılı saat 08.30 gösteriyordu. Bugün cumartesiydi ve iş saat 09.00 da başlıyordu. O yüzden olabildiğim kadar hızlı bir şekilde banyoya gidip elimi yüzümü yıkadım. Aynaya baktığımda gördüğüm tek şey aslında hiçbir şeydi. Tamamen bitmiş bir haldeydim. Üst dudağımın sağ kısmı morarmış sol kaşımın kenarı yarılmıştı. Yara bandının olduğu kırık eski dolabı açtım içinden bir tane alıp kaşımın kenarına yapıştırdım. Eskisine göre iyi duruyordu. Yara bandıyla kapanmıştı belki bu vucüdumdaki yara ama kalbimdeki yara hiçbir zaman kapanmıyordu, aksine daha çok inciniyordu.

Oyalanmadan odama geçtim. Kahverenginde ahşap tek bölmeli dolabımı açıp içinden rasgele siyah bir tişört ve siyah dar kesim bir pantolon çıkarttım. Üstümdekilerden kurtulup yeni kıyafetleri üzerime geçirdim. Siyah sırt çantamın içine yanımdan ayırmadığım koyu renk kapaklı günlüğümü aldım. Aksi taktirde babamın ne yapacağı belli olmazdı. Para bulmak için odama girip eşyalarımı karıştırıyordu. İçinde çokta para olmayan cüzdanımı da çantama attıktan sonra fermuarını çektim. Masanın üstünde duran ikinci el telefonumu alıp arka cebime koyduktan sonra kilitli olan kapımı yavaşça açtım. Babam ortalıkta görünmüyordu. Sanırım odasına gitmişti. Dış kapıya doğru gidip eskimiş kenarında pek de anlaşılmayan küçük bir yırtığı olan siyah spor ayakkabılarımı giydim.

Hava dünkü yağmurdan sonra insanın içini açacak cinsten güneşliydi. İş yerim eve çok uzak olmadığından ve havanında güzel olmasından dolayı yürümeye karar verdim. Zaten başka şansım yoktu.

Çalışmaya yaklaşık birkaç gün önce iş kuralları, çalışma şartları vs. hakkında bir kâğıda imza atarak başladım. Çok büyük bir kafe değildi fakat çok illegal bir kafeydi. İçeride sigara içiliyor para cezası alınmıyordu. Sigortasız işçi çalıştırılıyor, asgari ücret bile verilmiyordu ama yinede o işe gitmek zorundaydım. Başka çarem yoktu. Ben bunları düşünürken Dark Night önüne gelmiştim bile. Burası sabah sakin bir kafe iken, geceleri yer altında bulunan bir gece kulübüne dönüşüyordu. Sabah garsonluk yaparken geceleyin saat 09.30 dan sonra barmenlik yapıp iki maaş alıyordum.

İçeri girdiğimde siyah mobilyalarının vermiş olduğu kasvet ruhumu daralttı. Bu kafenin sahibine bir anlam verememiştim. İnsanlar kafelere huzur bulmak ve arkadaşlarıyla buluşup iyi vakit geçirmek için geliyorlar ama ortam tamamen koyu ve kasvet verecek şekilde dizayn edilmişti. Daha patronum ile tanışmamıştım ama burada çalışan iş arkadaşım ve aynı zamanda okul arkadaşım Sena patronum Gece bey hakkında bana pek iyi şeyler bahsettiği söylenemez. Gece bey soğuk kanlılığı ve sertliliği ile tanınan acımasız bir adamdı. Çalışanları ile konuşmaz muhattap bile olmazmış. Genelde yer altı kulüpte takılır kafe kısmıyla ilgilenmezmiş. Zaten çokta umrumda değil, çalışıp paramı alsam yeter. Bir an önce borçları ödemem gerek.

Mutfak kısmına geçip tamamen siyah olup üstünde gri parlak iplerle 'Dark Night' yazan personel önlüğünü giydim. Omzumda hissettiğim elle arkamı döndüm. Sena kocaman gülümsüyordu fakat yüzümdeki morluğa gözü değmiş olacak ki yüzü asıldı ve " Yine mi duru? " dedi. Onaylarcasına kafa salladım. Sena benim hakkımda herşeyi biliyordu, özellikle babam kısmını.

Bana doğru yaklaşıp sıkıca sarıldığında inledim. Hemen Sena'nın kollarını bedenimden ayırdım. Dünden kalan sırtımdaki darbelerden dolayı bana sarıldığında canım yanmıştı. Sena sorarcasına baktığında bir süre yüzüne baktıktan sonra konuşmaya başladım. "Babam.." dedim daha fazla konuşamadım ama o herşeyi anladı. Sena "Duru artık o evden çıkman gerek, sana benimle kalabileceğini söyledim. Bari bugün bana gel." dedi. Çaresizce senaya baktım. Birçok kez bu davette bulunmuştu. Beni düşünüyordu fakat bir gün bile eve gitmezsem babam beni belki de öldürürdü. "Başka zaman." Dedim sakince. Belki başka zamanda gidemeyecektim ama Sena'nın daha fazla ısrar etmesini istemiyordum. Beni kırmayarak onaylarcasına kafasını salladı. Israr etmemesine sevinmiştim doğrusu. İkimizde birbirimize gülümsedikten sonra çalışmaya başladık.

KAR TANESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin