5 yıl önce;
Jongin, Sehun ve Luhan gittiğinden beri mutfakta onu bıraktıkları pozisyonda bekliyordu. Bir süre ikiliden hiç ses gelmedi. Daha sonra ise odadan Luhan'a ait çığlıklar yükseldi. Jongin cidden bir anlam veremiyordu. Ne olduğunu anlamıyor sadece gidip Luhan'a yardım etmek istiyordu. Ne kadardır orada o şekilde beklediğinden emin değildi ancak vücudundaki her kas uyuşmuştu. Bir süre sonra çığlıklar kesildi. Sehun kapandıkları odadan çıkan ilk kişi oldu. Mutfağa döndü ve put gibi duran Jongin'in yanına gitti. Orada birşeyleri kırmak istercesine Jongin'in omuzunu kavradı ve yüzüne doğru eğilerek mesafeyi eşitledi.
"Lağam faresi, dua et ki Luhan sana olan tüm öfkemi aldı. Sana yemin ederim Jongin böyle devam ederse seni öldüreceğim. Ellerimde can vereceksin"
Günümüz;
Jongin ikili koltukta uzanmış başını koltuğun ucunda oturan Luhan'ın bacaklarına koymuş ve elleri ile onun belini sarmış yatıyordu. Kyungsoo ile onlara bakan tekli koltukta otumuş ikilinin bir nebze olsun toparlanmasını ve kendilerine gelmesini bekliyordu.
"Bakın. Anlıyorum. Pek de iyi bir zaman değil ama bu adamın kim olduğunu açıklayabilir misiniz lütfen?"
Luhan Kyungsoo'ya doğru baktı. Onun orada oturduğunu yeni fark ediyor gibiydi. Jongin Kyungsoo'ya 'zamanı değil' dercesine bir bakış attı. Onun bakışlarını fark ettiğinde Luhan Jongin'in bunu yapmak istemediğini düşünerek başladı söze...
"Kyungsoo bunu daha önce hiç kimse ile paylaşmadık. Bu işin içinde olanlar dışında kimsenin neler yaşadığımızdan haberi yok ve mümkünse öyle kalmasını tercih ediyoruz. Yine de sen bir istisnasın ve herşeyi öğrenme vaktin geldi."
Jongin şaşkınlıkla bakışlarını Luhan'a çevirdi. Anlatmasını istemiyor gibi görünüyordu. Luhan derin bir nefes aldı.
"Sehun'un bana verdiği kağıtta bir fotoğraf ve telefon numarası vardı. Ufak bir kız çocuğunun futbol oynarken çekilmiş bir fotoğrafı. Jongin bunun anlamını biliyorsun. Belki de o yaşıyordur. Eğer yaşıyorsa onun yanına gitmem gerekiyor."
"Luhan! Gidemezsin."
"Gitmek zorundayım Ninnie... Şu anda küçük kızımın bana o kadar ihtiyacı var ki... O eğer gerçekten yaşıyorsa ve benim kızımsa sadece 4 yaşında, bir bebek gibi. Onu bir kere olsun sarıp, sevip, öpememiş olmak bana dokunuyor. Onun için bin yılda katlanırım Sehuna. Yüz bin yılda."
"Yani senin bir çocuğun var" dedi. Araya girerek Kyungsoo söylediği cümleye inanmadığını mimikleri ile belli ederek. Luhan sakince gülümsedi. Böyle olacağını biliyordu.
"Ben çift cinsiyetliyim Kyungsoo. Ne tam olarak bir erkek ne de tam bir kadın. Vücudum her iki cinsiyetin cinsel uzvunu eksiksiz ve tam fonksiyonlu olarak üretmişti ama genel olarak bir erkek gibi görünüyorum. Tam fonksiyonu dememin sebebi doğurganlığımın olması. Ben hamile kaldım. Lise 2. Sınıftayken okulun en sevimli öğrencisine aşık oldum. Oh Sehun'a. Jongin'in üvey abisine. O benden iki yaş büyüktü. Lise son sınıftaydı. Çok yakışıklıydı. Bizi birlikte gören herkes çok yakıştırıyordu fakat... Kader işte. Neyse. Bizim Lisede 5 kişilik bir arkadaş grubumuz vardı. Ben arkadaşım Baekhyun, Sehun ve onun arkadaşları Chanyeol ile Kris."
"Kris şu anda çıktığın adamın adı değil mi?"
"Öyle. Sehun ile yakın arkadaşlardı. Sehun'un kıskançlıkları çoğu zaman Kris'den dolayı olurdu. Bu nedenle onu Sehun'a karşı kullandım. Bizim çıktığımızı öğrenen arkadaşlarımız çok sevinmişti. Mutluydum. 1 sene boyunca Sehun ile mükemmel bir aşk yaşadım. Bu asla unutamayacağım birşeydi."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Obsessed Love
Fanfiction"Sen korktuğun için takıntı diyorsun. Bense korkum olmadığı için aşk diyorum. Göğsümü kabartarak sana aşığım diye bağırabilirim. Peki sen? Sen yanındaki adam için seni seviyorum diye bağırabilir misin? Yapamazsın! Çünkü ben geldim. Tam burada, karşı...