Luhan odadan kaçmak için birkaç yol denemiş fakat başarılı olamayınca vazgeçmişti. Sehun kapıyı üzerine kitleyip gitmişti ve nerede olduğu bile belli değildi. Onun bir yerlerde kendisine zarar veriyor olabileceği düşüncesi Luhan'ı korkutuyordu. O da herşeyi bir süreliğine askıya alıp uyudu. Sabah kalktığında da durumlar pek değişmeyecek olsa da umut insanı yaşatıyordu.
Luhan Kilitli olmanın getirdiği karmakarışık ruh hali ile Haian için bir babalık hakları davası açmayı düşünerek başladı güne. Fakat gelin görün ki Sehun aptal bir adam değildi. Haian'ın velayet davası olmaması için elinden geleni yapacağı çok açıktı. Aniden onu bambaşka bir ülkeye gönderip ortada bir çocuk yok falan diyebilirdi. Luhan gidemez yada bu oyunu bozamazdı. Ortasında kaldığı durumun saçmalığına içinden küfürler etti. Dün akşam Jongin ile olan konuşması doğru düzgün bitmediği ve artık ona ulaşacak bir telefonu olmadığı için suçlu da hissediyordu. Jongin'i merakta bırakmak istemiyordu.
Sehun odaya Luhan uyandıktan bir, bir buçuk saat sonra girip hiçbir şey söylemeden sadece ona sarıldı. Sehun seviyordu. Cehennem ateşinde cayır cayır yanmak isteyecek kadar çok seviyordu. Bu nedenle önce yapıyor sonra pişman oluyordu. Gece Luhan ile uyumadığı için çok pişmandı.
"Bana seni affetmem için birşeyler söyle."
Sehun sakince konuştu. Fakat hemen ardından sarılma sertleşti ve Luhan bu durumu daha önce de yaşadığını anımsadı. Bu Sehun'un seni affetmeye ihtiyacım var deme şekliydi.
Geçmiş;
Luhan odada deli gibi ağlayan Jongin için Sehun'a kıvranıyordu. Jongin tam 48 saattir aç bir şekilde odasında bekliyordu. Luhan Sehun'un oturduğu koltuğun önünde diz çöküp Jongin için ona yalvarırken Sehun bir tür belgesel izliyordu. Luhan ağlamaya başladığında ise işler tamamen değişti. Sehun sinirle Luhan'ı saçlarından tuttu ve sürükleyerek bodruma götürdü. Karanlık ve soğuk odaya onu attı.
"Madem onun için bu kadar üzgünsün acılarını paylaş o zaman."
"Sehun. Çocuğa yemek ver. Onu odadan çıkarmasan da olur!"
Luhan yüzüne kapanan kapı ile afallamış ve daha sonra o odaya kendisi gibi atılıp unutulmuş eski sandalyelerde birine oturmuştu. Sehun onu uzun süre burada bırakmazdı belki bir veya iki gün ortada görünmemesine katlanabilirdi ancak tamamen gözünün önünden kaybolmasına izin vermezdi.
***
Tam da Luhan'ın tahmin ettiği gibi bir gün sonra Sehun kapıyı açıp Luhan'ı yukarıya çağırdı. Luhan endişe ile yukarı çıkıp Sehun'a Jongin'i sordu. Eğer ona yemek vermediyse çocuk 72 saattir aç ve susuz kalmış olacaktı.Sehun Luhan'a sarıldı. "Evet ona yemek ve su verdim Luhan" dedi. Sarıldığı beli iyice kavradı ve sanki orada birşeyleri kırmak ister gibi tutuşu sertleşti.
"Şimdi bana seni affetmem için birşeyler söyle!"
Luhan düşündü. Bu durumda eğer birşey yapmazsa Sehun gerçekten onun kemiklerinden birkaçını kıracak gibi görünüyordu.
"Teşekkür ederim benim vicdanlı sevgilim. Ben zaten senin merhametsiz bir adam olmadığını biliyordum. Dünyanın en iyi niyetli adamı ile sevgiliyim ben. Çok şanslı biriyim."
Hemen ardından Sehun'un yüzünü kavrayıp yanaklarına öpücükler konduran Luhan bir süre sonra gevşeyen kollar sayesinde Sehun'un yumuşadığını anladı. Sehun onu övmenizi seven bir adamdı. En az Luhan'ı sevdiği kadar severdi kendini. Ve en az Luhan'ı sevdiği kadar nefret ederdi Jongin'den...
,
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Obsessed Love
Fanfiction"Sen korktuğun için takıntı diyorsun. Bense korkum olmadığı için aşk diyorum. Göğsümü kabartarak sana aşığım diye bağırabilirim. Peki sen? Sen yanındaki adam için seni seviyorum diye bağırabilir misin? Yapamazsın! Çünkü ben geldim. Tam burada, karşı...