Altı

715 110 5
                                    

"26.04.2014,

Karanlık odada yatağımda yatıyorum. Ellerim havada, parmaklarımı bir açıp bir kapıyorum. Arada sokaktan geçen arabaların farları duvarda izler bırakıp geri kayboluyor. Sonra yeniden karanlıktayım.

Sen şu an nereye bakıyorsun? Karanlık mı? Islak mı? Soğuk mu? Üşüyor musun Sehun? Yanında biri var mı? Yoksa benim gibi yalnız mısın?

Beni duyuyor musun? Yoksa.. tüm hislerin sonsuza dek kapandı mı..."

Bir gecelik kiraladığım oda sadece ufak bir yatak ve ufak bir buzdolabından ibaretti. Yediğim şeyler sokakta satılan ufak atıştırmalıklar oluyordu. Giyebileceğim tek kıyafet pantolon ve üzerinde Çince "UMUT" yazan tişörttü.

Uyumam zor oldu, uyanmam kolay. Kahvaltı olarak bir seyyar satıcıdan aldığım pirinç kekini yedim. Karnımın açlığı pek aklıma takılmıyordu çünkü.

Uçağa binip yerime oturdum. Kemeri takarken bile ellerim titrediği için tekrar denemem gerekmişti.

Kalbim yerinden çıkacaktı sanki. Göğsüme koyduğum elime çarpıyordu yüreğim. Dışarıdan duyuluyor muydu?

Uçak sessizdi. Ağlayan çocuk bile yoktu. Sanki herkes anlaşmış ve susmuştu. Bana bir şey anlatmaya çalışıyorlarmış gibi.

Gitme! Orada ne bulmayı umuyorsun? Sana ne diyecekler? Ailesi varlığından habersiz. Belki şu an yakınları onları teselli ediyor. Belki de artık hedefin yok. Ne umut ediyorsun?

İçimdeki ses acımasızdı. Umursamazdı. İçimdeki canavar misali olan bu ses, beni yavaş yavaş kemiriyordu. Beni içine çekiyordu. Beni kendisinde kaybediyordu.

"Sayın yolcularımız, lütfen iniş esnasında kemerlerinizi bağlayınız, koltuğunuzu dik konuma getiriniz, güneşlikleri açınız. Anlayışınız için teşekkür ederiz. "

Benim uçsuz bucaksız düşüncelerim arasında saatler süren yolculuk bitmişti. Akşam olacaktı neredeyse.  Cebimdeki kredi kartı, kalem ve defter ile öylece dikilmiş etrafa bakıyordum. Hayalini kurduğum Jeju bu değildi, hayalini kurduğum Kore bu değildi.

Neden soğuktu hepsi, neden bu kadar hissizdi? Benim bakışlarım mıydı üzgün olan? Yoksa onların havası mı boğuyordu beni böyle?

Bir levhada gördüğüm haritanın karşısında uzun bir zaman harcadım. Sonra güvenli olarak gördüğüm havaalanı görevlisinin yanına gittim.

"Gemi kazasından çıkarılanların götürüldüğü yer nerede acaba?"

"Günde onlarca kişi oraya gidiyor o yüzden otobüs ayarlandı. Birazdan bir sefer daha olacak ona binersiniz." Teşekkür edip beklemeye başladım ama adamın pek susacağı yoktu.

"Yakınınız mı?"

"Sayılır."

"Geçmiş olsun. Umarım kötü bir haber almazsınız."

Umarım...

Gelen otobüse bindiğimde saat gece yarısını geçmişti bile. Yaklaştıkça kalbim sıkışıyordu. Kötüye doğru muydu bu çabam? Hiçbir fikrim yoktu.

Sadece umut edebiliyorum. Sadece merak edebiliyorum. Sadece.... Çabalıyorum.

Mektup Arkadaşım✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin