“Haydi, gel artık, ağaç oldum.” Sertaç kapının önünde bekliyordu.
“Bekle, geliyorum.” dedim yerden çantayı alarak.
“Hele şükür!”
“Hem başımıza iş çıkarıyorsun, hem de laf yapıyorsun.”
“Tamam, bir şey demedim. Hadi, gidelim.”
Dışarı çıktık, taksi durağını aramıştım, gelmiş bile. Hemen bindik, bir de oraya kadar yürüyemezdim. Birkaç dakika sonra plaja vardık. Taksiciye ücreti verdikten sonra, kabinlerin oraya gittik. Üzerimizi değiştirdik, kumsalın ortasına doğru yürüdük. Sertaç etrafına bakınıyordu.
“Şuraya bak, tam karşımızda, siyah saçlı kız, elinde telefon var. Onun yanına git, tavlamadan gelme!”
“Başka emriniz efendim?”
“Abi, bana ‘yalnızım’ diyen sen değil miydin? Al işte, kız tam karşında, git ve konuş. Hiçbir zararı yok.”
Haklıydı, benim için kötü bir getirisi olmazdı gidip konuşmanın. En iyisi gidip konuşayım ve bitsin. Zaten yakınımızdaydı, fazla bir mesafe yoktu. Yavaş adımlarla yürüyordum, aramızda iki metre kadar mesafe kaldığı zaman durdum. Derin bir nefes aldım, arkamı dönüp Sertaç’a baktım. Eliyle “git” işareti yapıyordu. Tekrardan önüme, kıza döndüm. Kafamda kısa bir konuma kurguladım. Kız hâlâ fark etmemişti. Elinde telefon ile dikilmiş, duruyordu. İki adım daha attım, yanındaydım, fark etti.
Ellerini aşağıya doğru bıraktı. “Ne var?” dercesine baktı. Kaşları çatıktı.
“Selam.” dedim gülümseyerek.
Güldü, dalga geçiyor gibiydi. Tek kelime etmedi. Ön, sol çaprazına baktı ve “Heh!” dedi. Kafamı oraya doğru çevirdim. Birisi geliyordu, bir erkek. Yapılıydı, ama kasıla kasıla yürümesi, onu komik duruma düşürmüştü, benim gözümde.
“Ups!” Büyük ihtimalle sevgilisiydi, buradan hemen uzaklaşmam gerekiyordu. “İyi günler.” dedim. Gülümsedim ve arkamı döndüm, oldukça hızlı bir şekilde yürümeye başladım. Adamın bana baktığını hissettim, dönüp de bakmadım. Hızlıca Sertaç’ın yanına vardım.
Ya senin aklına uyanın ben…”Nefes alış-verişim hızlanmıştı.
“Sakin ol.” dedi, “Hem, bu ilk seferdi. Deneme süreci diyelim.”
“İlk seferi milk seferi yok! Benden bu kadar.”
“Abi yapma şöyle.”
“Gel, şuradan su ala-” Sözümü kesen; sarı saçlı, yeşil gözlü, beyaz tenli ve üzerinde bikini olan, yirmi beş yaşlarında görünen güzel bir kızdı.
“Şey, bir şey isteyebilir miyim?” Ses tonu etkilemişti.
“Tabii?” diye karşılık verdim. Sertaç’a baktım, kıza bakıyordu.
“Herkese sordum, kabul eden olmadı. İnsanlar, sırf yüzmekte ne buluyor? Neyse, arkadaşımla voleybol oynuyorduk, teke tek bir süre sonra sıktı. Takım oyunu eğlenceli olur diye düşündük. İkiye iki, ne dersiniz?” Masum bir gülümseme takınmıştı. Hemen buradan gitmek istiyordum, kabul etmeyecektim.
“Maales-“ Bu sefer sözümü kesen, Sertaç’tı.
“Tabii ki, iyi olur. Arkadaşınız nerede?”
Eliyle, sağını göstererek, “Şurada, biraz uzakta duruyor. Küçük bir file var, gördünüz mü? İşte orada.” dedi.
Sertaç, beni çekiştirerek, “Hadi, gidelim.” dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hayal Sonu: İntikam
Action® Tüm hakları saklıdır. | All rights reserved. Herkesin hayali mutlu bir yaşam. Tamamen boş bir hayal. Dolu olsa ne yazar? Hayal, hayaldir. Ve benim dünyamda, hayalin yeri yok. Gülmeyi sevmem, ya da kendimi kandırıyorum. Yalnızım, beni güldürebilece...