Yine o yıkık sabahlardan biriydi. Ağzımda akşamdan kalmalığın verdiği bok gibi tat ve şerefine içilen kişinin bıraktığı,hala sızlayan yara ile
uyanmıştım. Belli ki kapıyı kapatmaya bile mecalim yokmuş. İlk iş kapıyı kapattım ve lavobaya girdim. Hassiktir. Dün gece ne oldu! Üzerimdeki
kimin kanı? Ellerimde birini veya birkaç kişiyi sağlam yumruklamışım gibi bir acı ve sanırım parçalanmış tarak kemiği. Ne yapmalıyım? Üstümü
başımı değiştirmeden polise mi gitmeliyim yoksa unutmalı mıyım? Dün gece yaşanılanları bir iki saat sonra hatırlayabilecek kadar az mı içmiştim?
Kafamda deli sorular.
Sakinleşip düşünmek için oturup bir sigara yaktım fakat düşünmekten çok sigara dumanının dans eder gibi eve yayılışını izledim. Her zamanki gibi
doğaçlama yapmalıydım. Doğaçlamanın benim için anlamı ''işine geleni yap''tır. Ben de öyle yaptım. Duşa girdim,kıyafetlerimi yıkadım ve
evdençıktım.
Arayabileceğim kimse yoktu ve dün geceyi düşünmekten başıma ağrı girmişti. Elimde özgeçmişim,gazetem ve kocaman bir bilinmezlikle İzmir
sokaklarında geziyordum. İş bulmam,dün geceden daha önemliydi çünkü ev sahibim bu ayki kirayı da ödemezsem beni sokağa atacağına yemin
etmişti. Aslında beş ay boyunca beni idare ettiğini düşünürsek iyi bir adamdı. Sokağa atmak diyince gözünüzde kötü,iri yarı, pis sakallı bir adamın
canlanmasını istemem. 65 yaşında öğretmen emeklisi concik bir ihtiyardır Ali Amca.
Birkaç otele özgeçmişimi bıraktıktan sonra bir kafeye oturup kahve sipariş ettim. O sırada telefonum çaldı arayan Sedef idi. Sedef eski çalıştığım
otelden iş arkadaşımdı. Nasıl bir pislik olduğumu gördükten sonra hayatımda kalmaya çalışan tek kişiydi ki hala anlam veremiyorum. Bir insan
benimle neden arkadaş olmak isterdi. Telefonu açtım.
Ne istiyorsun Sedef?
Nasılsın? Nasıl olduğunu merak ettim.
İyiyim?
Peki,görüşürüz.
Genelde Sedef'le böyle saçma konuşmalar geçer aramızda. Bazen onun gizli bir ajan olduğunu ve beni kontrol etmek üzere görevlendirildiğini
düşünüyorum. Aslında rehabiliteden sonra başına dikilen sosyal danışman demek daha doğru olur.
Kafeden ayrılırken paket yaptırdığım yemeğimi de alıp çıktım. Eve geldiğimde beni yine rutubet kokusu ve bir aydır ocakta duran küflenmiş
makarna kokusu karşıladı. Home Sweet Home.
Bilgisayarın başına geçip maillerimi kontrol etmeye başladım. Reklam ve aptal abonelik maillerinden başka bir bok yoktu derken kapı çaldı. Hiç
kapının çalınış şeklinden çalanın tipini hayal ettiniz mi? Ben o an ettim ve hayal ettiğim tip hiç de kapıyı açmak isteyeceğim türden biri değildi.
Kapının deliğinden bakmak için kalktım,gözümü yaklaştırdım ve kimse yoktu sonra bum! kapı üzerime yıkıldı kafamın kanadığına emindim. Adamı
göremeyişimin sebebi adamın kapıyı kırmak için gerilmesiydi sanırım.Nasıl trajikomik bir olayın içindeyim,yine!. Kapının altında gayet relax bir
çekilde yatarken adam kapının üzerinde-yanikısmenbenim-yürüyerek başucuma geldi.Kulağıma yaklaştı ve
Dün gece neler olduğunu bilmek ister misin?
Böyle bir adamdan böyle tahrik edici bir sesin çıkmasını inanın beklemezsiniz. Cevap vermeme fırsat vermeden kapıyı üzerimden ayağıyla itti ve
beni hunharca tutup sırtına attı. Evden çıkıyorduk,o an hiçbir şeyi sorgulamadım. Adamın her adımında kafam sırtına çarpıyordu ve inceden
bilincimin gittiğini hissedebiliyordum. Aklımdaki tek şey küçükken babamın beni böyle taşıdığı ve söylediği şarkıydı.Şarkıyı mırıldanmış olamalıyım
ki beni kaçıran hoş sesli piç bacaklarımı sertçe sıkıp ileri geri yaparak yürümeye başladı,amacına ulaştı, kafamı daha sert çarpıyordum. Gözlerim
karardı neyse ki apartmandan çıkmıştık,o sert soğuğu yiyince kendime geldim. Ama gözlerimi öyle sıkı kapıyordum ki kirpiklerimin birbirine
yapıştığına eminim. Araba kapısı açılma sesi geldi ve bum!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
alkolik
Misterio / SuspensoKendi hayat koşuşturmasında olan silik,sıradan ve alkolik bir kadının hunharca sarhoş olduğu bir gece yaşadıkları sonucu hayatının değişmesi ve sonrasında başına gelenlerin hikayesi. Hayal gücünün yetemeyeceği korkunç,esrarengiz ve paranormal olayl...