01. Eve Dönüş

98 33 12
                                    

Sessizliğime karışan bir heyecan,göğüsümu daraltan bir endişe vardı içimde. Yıllarca kafamın içinde kilitli kalan geçmiş belki birkaç gün belki de birkaç ay içinde ortaya çıkacaktı. Peki ya olaylar benim kurduğum gibi gitmezse? Bu ihtimali düşünmek bile istemiyorum. Her ne kadar onları bulamam ihtimali yüksek olsa da o küçücük umut kirintisini en iyi şekilde değerlendireceğim. Babamla yani beni o savaşın ortasından alan adamla yıllarca yabancı bir ülkede baba kız gibi yaşadık ve birbirimizi kabullendik. Havaalanından çıktıktan sonra bir kafeye oturarak son konuşmamızı yaptık. O kafeden ben ailemi o da savaştan önceki nişanlısıni bulmak için çıktı. Ve tekrar o kafede buluşacağımıza söz verdik. Ama zihnimin derinliklerinde bir ses bıraktıklarımızı aynı bulamayacağımızı fısıldıyordu sürekli. Kendi kendime alayla güldüm. Gerçi ben nasil bıraktığımı bile hatırlamıyorum. Ne ismimi ne annemi. Sadece hiç bırakmayacakmış gibi minik ellerimi sımsıkı tutan o sıcak ve naif elleriydi. Taksinin ani bir fren yapmasiyla öne doğru savruldum ama ellerimle son anda koltuğa tutunarak çarpmaktan kurtuldum. Önüme düşen saçlarımı kulağımın arkasına sıkıştırarak başımı kaldırdım ve taksiciye " Biraz dikkat edin lütfen" diye söylendim. Aksiliği üzerinde olan taksi şoförü ise "Allah Allah sana mı soracağım? Beğenmediysen git başka taksi bul" sonra alayla gülerek "Tabi burada taksi bulabilirsen.Yani bana muh..." Devam etmesine izin vermeden taksimetre de yazan ücreti ön yolcu koltuğuna bırakarak taksiden indim. İnsanların bu huylarını gerçekten hiç sevmiyorum. Başkalarının onlara muhtaç olmasından zevk alıyorlar. Ama hayır bayım,size muhtaç değilim. Taksi U dönüşü yaparak geldiğimiz yöne doğru giderken bende çantamdan telefonumu çıkartarak kaç kilometre yolum kaldığına baktım.
" Ah evet harika. Hadi bakalım hayal yürü bu 12 kilometreyi." Yaptığım saçmalığı fark ederek kendi kendime göz devirdim ve telefonumu çantama tıkıştırarak yürümeye başladım. Tahmini 15-20 dakikadır yürüyorum ama dikkatimi çeken tek şey bu ormanlık alanda on adımda bir sokak lambası bulunması ve hepsinin de yanıyor olması. Allah aşkına şehirde bile sokak lambalarının çoğu yanmazken burada yanması fazla anormal değil mi? İç sesim
' Zenginliğin gözü kör olsun' dedi. Onu duymazdan gelerek sessiz yolculuğuma devam ettiğim sırada gelen motor sesiyle arkama döndüm. Galiba beş dakikalığına gururumu bir dolaba kilitleye bilirdim.


Hayalin baş belası ve en büyük acısı
İkinci bölümde sizlerle 😋😊

Seni Kaybettim ( Askıda)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin