Portrait~4

37 4 7
                                    

KİM TaeHyung'

24 Eylül (13:47)

*Jimin o güzel. *

Telefonun diğer ucundan Jimin'in kıkırdamaları geliyordu.

*TaeTae sen hiçbir kıza iki günde iltifat etmezsin. Ona ilk görüşte aşık olmuşsun.*

Kahkaha attım.

*Aşık mıyım? Jimin ben hiçbir kıza aşık olmam hatta çoğunlukla hoşlanmam bile.*

*Evet o yüzden kucağına düştüğünde ona adını sordun, değil mi?*

*Ne! Ah, hayır bu Sowon değil. Başka bir kız!*

Sesim biraz fazla çıksada pek umursamadım. Okul koridorunda geziniyordum ve herkes kendi halindeydi.

*Hey telefon şu an KİM Taehyungda mı ? Eğer öyle değilse lütfen telefonu ona verir misiniz?*

Onun görmeyeceğini bilsemde göz devirdim

*Hey! Ben ciddiyim.*

*Hadi ama Taehyung sen hiçbir kızdan bir anda etkilenmezsin. Ayrıca kucağına düşen kızın-*

*Adı Sowon.*

*Sowon'un dediğine göre kız hiç de normal bir kız değil.*

Kaşlarımı çattım.

*Sowon'un doğruyu söylediğini kim bilebilir ki? Sonuçta onu iki gündür tanıyorum.*

Ofladı.

*Taehyung neyin doğru olduğunu sen de gayet iyi biliyorsun. Evde konuşalım. Hoca geliyor.*

*Peki.*

dedim ve o telefonu kapattı.

Jimin çok haklıydı. Ben hiçbir kıza iki günde iltifat edecek türden bir insan değildim. Belki de uzun zamandır ne yeni bir arkadaşım ne de kız arkadaşım olmadığı için böyle olmuştu. Asla ani kararlar veren bir insan değildim ama Sowonda beni çeken bir şeyler vardı. Eun~Seok ise belki de sadece anlık bir çekim yaratmıştı bende. Eun~Seok'un dış görünüşü güzeldi Sowon'un dış görünüşü de güzeldi ama bilmiyorum şu an  bunları kendimle tartışıyor olmam da çok saçmaydı. Sowon benim arkadaşlık teklifimi geri çevirmişti. Eun~Seok ise direk adımı sormuştu. Hangisi doğruydu?

Kendi kendime konuşmaya başlamıştım çoktan. Ve bunu sesli bir şekilde yapıyordum. Çocukluğumda günümün çoğunu yalnız geçirirdim ve çoğunlukla kendi kendime konuşurdum. Bu o zamandan kalma delice ve berbat bir alışkanlıktı.

KİM Sowon'

24 Eylül (13:50)

Taehyung'un kendisiyle olan konuşmasının tamamını duymuştum. Belki de onu geri çevirmemeliydim ama laf ağzımdan çıkmıştı bir kere.  Ya da ben hayatımın bir dizi olmasından korkuyordum. Çünkü biliyordum. Zaten normal olmayan bir tanışma yaşamıştık ve bunun sonrası da belliydi. Bazen dizileri gerçeklerle karşılaştırmak gerekiyordu.  

24 Eylül (14:13)

Ders resimdi. Kendimi rahatlatmalıydım . Çizim yapmaya bayılıyordum. Özellikle erken saatlerde ancak ne yazık ki resim dersi öğleden sonraydı. Neyseki müdürden izin alıp derse girebilmiştim. Nöbetçi olduğum günlerde bütün dersleri kaçırabilirdim hiçbiri umurumda olmazdı ama resim dersini kaçırmamalıydım.

"Diğer şubelerdeki öğrencilerin portresini yapmanızı istiyorum. Kura ile seçeceksiniz."

Elinde bir kutu ve içinde katlı kağıtlar vardı.
Herkes seçmişti ve son kağıt bana kalmıştı. Benim pek hoş bir dizi olan hayatım yine bana diss atmış ve bana Taehyung'un kalmasını sağlamıştı. Tanrım onunla iletişim kurmadan nasıl onun resimini çizecektim ki?

"Çizdiğiniz kişiye söylemeden çiziminizi yapacaksınız. Kimi çizdiğinizi yalnızca siz bileceksiniz. Çizimlerinizi onlara ben vereceğim. Dediğim gibi kimin kimi çizdiği belli olmayacak "

Peki bunu yapan tek sınıf biz miydik? Eğer tüm şubeler bunu yapacaksa benim resimimi çizen biri olmalıydı.

"Bunu yalnızca bizim sınıf mı yapacak?"

Dedi, sınıfta pek az konuştuğum Mi~Su zihnimi okuyarak.

"Hayır sizin dönemde olan tüm şubeler bunu yapacak."

Eğer resmimi yapan kişiyi öğrenemezsem tüm hayatım boyunca hatta 2. hayatımda bile bunu merak edebilirdim ancak şöyle bir avantajım vardı ki Taehyung onun portresini benim yaptığımı bilmeyecekti.

Bu iyiydi işte.
Sabah erken saatlerde okula gelip çizimimi yapabilirdim. Tabii bunun için Taehyung'un da okula erken gelmesi gerekiyordu.

Her şey o kadar garip bir şekilde ilerliyor ki. Bir şekilde sürekli karşıma çıkıyorsun KİM Taehyung.

Bölüm sonu.

'(...) ben hayatımın bir dizi olmasından korkuyordum.'

Portreni yapmak isterdim :)

Bir gün BTS'i görmeniz dileğiyle...

Main BoyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin