Two Universes, One Love

1.Sezon-Efsane+Açıklama

!!!! Arkadaşlar bölüme başlamadan önce uyarıda bulunmam lazım!!!!

Bu bölümde bazı 'TÜYLER ÜRPERTİCİ' bölümler ve hatta 'RESİMLER' bulunuyor. Bu konuda hassasiyeti olanlar için uyarıda bulunmak istedim... Rahatsız olanlar o resimlere bence bakmasın.

Ve lütfen son bölümde yazdığım açıklamayı okuyun. Çünkü önemli

4 hafta sonra...

"Gerçekten bunu yaptın mı?" Magnus cevabı bekleyemeden bir kahkaha daha patlattı.

"Çok ciddiyim!" Alec de onunla gülerken ikisinin de gözlerinden neredeyse yaşlar akıyordu. Alec ilk kez bir görevinde bu kadar eğleniyordu.

"Ah bekle. Jin! Bize cheescake getir!"

Alec çocukluğunda yaşadıklarını anlatmaya devam ederken Jin kızgın bir şekilde pastayı buzdolabından çıkardı. Salondan kahkaha sesleri yükselirken Jin iyice kaşlarını çattı. 4 hafta geçmişti ama Alec ne o lanet kitapla ilgili ne de Magnus'un sakladığı belgeler ile ilgili hem düşünmemiş, hem harekete geçmemişti. Kendini tamamen Magnus'a kaptırmıştı ki Jin Alec'i ilk kez öyle görüyordu.

Ve bu sinir bozucuydu. Oldukça sinir bozucu.

"Hey, bir şey gerekli mi?"

Jin sinirle kapıdan başını çıkarmış Alec'e döndü.

"Evet, gerekli. Seninle konuşmamız gerek"

Alec şaşırıp arkadaşının yanına gitti.

"Sorun ne?"

"Sorun sensin Alec. Sen ne yapıyorsun?"

Alec iyice şaşırmış, öfkeden yanakları kızarmış Jin'e baktı.

"Neyden bahsediyorsun sen? Ne yapıyor muşum?"

"Sanırım neden burada olduğumuzu unuttun. Magnus'un gizli belgelerine ulaşmamız gerekiyordu. Ama sen bunu yapmak yerine Magnus ile fingirdeşme derdindesin"

Bu sefer Alec de sinirlenmişti ve hafif bağırarak tepki verdi.

"Ben öyle bir şey yapmıyorum. Sadece güvenini kazanmaya çalış-"

"Sana yeterince güveniyor bence. Artık harekete geçmek zorundayız. Cehennem Ayı'na 1 ay kaldı"

Alec derin bir nefes alıp şakaklarını ovdu. Bu eve geldiğinden beri Magnus ile tam 5 kez yatmıştı. Artık ona eskisi kadar soğuk davranmıyor, tam tersi sevgilisi gibi davranıyordu.

Sanırım kıvama gelmişti. Yine de emin olması gerekiyordu.

"Tamam haklısın. Bugün harekete geçeceğim"

Jin başını salladı. "Bence de. Benim yapmamı istediğin bir şey var mı?"

Alec bir süre düşündü.

"Aslında var. Ben Magnus'u oyalarken sen bilgisayarına girmeye çalış. Bir şeyler var mı bir bak"

Jin gülümsedi uzun bir zamandan sonra. Teknoloji lafını duyar duymaz mutlu oluyordu.

"Anlaştık. O zaman pandalı çorap?" deyip yumruğunu havaya kaldırdı.

"Pandalı çorap" deyip yumruklarını tokuşturdular. Evet saçmaydı ama pandalı çorap onların dillerinde 'Harekete geçtik' demekti.

Alec salona Magnus'un yanına geri dönerken Jin'de cheescakeleri getirmişti. Gülümseyip yanlarından ayrılınca Alec söze girdi.

"Magnus?"