Devam etmek istediğim bir hikaye bu. Bu yüzden yorum ve votelarınıza ihtiyacım var. İyi okumalar.
________________________________
Gökyüzündeki kara bulutlar sanki bütün duygularımın somutlaşıp havaya karıştığını gösteriyordu. Evde geçen 2 haftanın ardından dışarı çıkacak olmanın bana bu denli güvensiz hissettirmesi berbattı. Yine de korkuma meydan okurcasına hislerimi derimin altında saklayıp normal davranacaktım.
Bu iki haftalık süre boyunca bütün ihtimalleri kafamda tartmıştım. Eğer beni kaçıran adam düşündüğüm seri katilse polise gitmek kendimle birlikte çevremdeki herkesin ölüm fermanını imzalamak demekti. Birkaç kritere uyuyor olmamın yanı sıra herhangi bir yetimhane geçmişim olmaması bu durumu bozuyordu. Yine de aylardır bir arpa boyu yol alamamış polislerin verdiği bilgiye güvenip bu kadar hayatı tehlikeye atmak akıl kârı iş değildi.
Şehir hatta belki ülke dışına kaçabilirdim. Peki bir psikopat yüzünden hayatımın gidişatını değiştirmeli miydim? Ailem, arkadaşlarım, okulum, işim kısaca her şeyim buradayken onları arkamda bırakıp gitmem mümkün değildi. Tedbirli olmakta fayda vardı ama bir paranoyak gibi kaçmayacaktım. En mantıklısı koruma tutmaktı ve bu gün bu işi halledecektim. Uyarısına uyup kimseye bu olaydan bahsetmediğim için uzak bir koruma bulmalıydım.
Son kez aynada ki yansımama baktım. Gece mavisi salaş bir kazağın üstüne beyaz deri ceket ve altıma siyah bir etek kombinimle her zaman ki görüntüme bürünmüştüm. Siyah botlarımı da giyip evden çıktım ve anında yüzüme çarpan soğukla ürperdim. "Bunu yapabilirsin Kamelya." diye mırıldandım kendi kendime destek verircesine. Yapabilirdim. Korkumun etrafı kolaçan etmek için dayanılmaz bir istek duymama sebep omasına rağmen irademi devreye sokup bunu yapmadım. Paranoyak olmayacaktım.
Sakin adımlarla evin önüne park ettiğim arabama doğru ilerledim. Garaj yerine her an kaçmaya ihtiyaç duyabileceğimi düşünüp buraya park etmemde kimine göre paronayakça olabilirdi ama bence sadece tedbirdi. Ayrıca her gün bir psikopat tarafından sebepsiz yere kaçırılıp serbest bırakılmadan önce onlarca tehdidin ağırlığı sırtıma yerleştirilmiyordu.
Arabama sağ sağlim ulaşıp yola çıktım. Dikiz aynasında asılı duran dedemin hediye ettiği saate gözüm takılınca geç kaldığımı farkettim. Hızımı biraz yükselttim. Arabanın kontrolü bende olduğu sürece hızı severdim ama şu anki ruh halimle kendime bile güvenim yoktu. Bir anda yolun ortasına köpek atlayınca panikle frene asıldım. Emniyet kemeri sayesinde sadece biraz öne sarsılmıştım ama karnımdaki kesik kendini belli etmek istercesine sızlamıştı. Bu yüzümü buruşturmama sebep oldu. Neyse ki köpek zarar görmeden yoluna devam etmişti. Arkamdaki arabanın korna sesiyle kendime gelip bende yoluma -bu sefer normal hızla- devam ettim.
15 dakika sonra Royal Dans Evi'ne varmıştım. Hastayım bahanesiyle 2 hafta izin yapmamın ve ziyaretime kimseyi kabul etmemiş olmamın ardından içeride beni sağlam bir sorgunun beklediğini farkındaydım. Gerçi Tuna bir kaç kere uğramıştı ama her seferinde onu kapıdan çevirince çözümü saat başı telefonla aramakta bulmuştu. Daha önce hiç bu kadar uzun süre gelmemezlik yapmadığım için endişesini normal karşılamıştım.
Derin bir nefes alıp hayallerimin yapı taşlarıyla inşaa edilmiş binadan içeri girdim. Kendimi bildim bileli bale yapıyordum. 12 yaşıma geldiğimde ise vals dersleri almaya başlamıştım. Buna rağmen olağanüstü bir yeteneğe sahip olduğumu iddia eden ailem, dans kariyerimin zaten güvence altında olduğunu söyleyip beni üniversite de konservatuvar yerine uluslar arası ilişkiler okumaya ikna etmişti. Her zaman iyiliğimi düşündüklerini bildiğim için kabul etmem çokta zor olmamıştı.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Geçmişle Dans (ASKIDA)
Ficțiune adolescențiBir katil, gölgelerin arkasında gizlenen. Bir kadın, ölümün yakışamayacağı güzellikte. Ve bir yazar, kelimelerinde sırlar gizli. Bu oyunun sonuçları herkes için ağır olacak.