0.3

185 22 11
                                    

Medyada bölümde bahsi geçen şarkı var. Japonca, şarkılarda tercih ettiğim bir dil olmasa da bu parçayı severim. İyi okumalar.

Gittiğimiz kafe, kampüsün içinde olduğu için arabama yakındı. Seri hareketlerle park ettiğim yöne doğru ilerlerken, adımlarımı takip eden başkasına ait adımlar olduğuna dair rahatsız edici bir iç güdüyle duraksadım.

Hemen ardından bu yaptığıma pişman oldum. Böyle bir durum karşısında durmamam, hatta koşarak burdan uzaklaşmam gerekiyordu. Göz ucuyla etrafa bakındım. Çok kalabalık değildi, ancak bu kadar insan birinin, birini kaçırmaya kalkışmaması için yeterliydi. Biraz da bundan cesaret alarak arkama döndüm.

İç güdülerim yanılmamıştı. Evet, arkamda beni takip eden biri vardı. Ömer Kurtay; korumam! Ne zaman tuttuğumu bilmediğim nefesimi verdim. Rahatlamıştım ama nabzım hala bir az önce yaşadığım andrenalin dolu an yüzünden hızlı atıyordu. Nasıl bunu unutacak kadar dalgın olduğum kesinlikle sorgulamak istemediğim bir konuydu. Her ne kadar aksi için çabalasamda, o simsiyah gözlerin sahibi beni paranoyaklaştırmıştı.

Düşüncelerimi dağıtmak isteyerek, telefonumu kontrol ettiğim de saatin 10'a geldiğini ve bir mesajım olduğunu farkettim. İndirim mesajı. Alışveriş yaparken mağaza vitrinlerindeki indirim yazıları ilgimi çekse de, gelen indirim mesajlarını okumadan silerdim. Bunda da öyle yaptım.

Sakinleşince, yürümeye devam ettim. Arabama ulaştığımda, cebime attığım elim anahtarı bulamadı. Çantama ve trençkotumun ceplerine baktığımda da sonuç aynıydı. Anahtar yoktu. Bu gün ki ruh halime güvenemediğim için, bir yere koyup koymadığımı düşünüyor, ancak anahtarımı cebimden çıkardığıma dair hiç bir şey hatırlayamıyordum.

Üstüme bir anda çöken bitkinlik hissi, arabanın anahtarının nereye kaybolmuş olabileceğine dair ihtimalleri kafamda canlandırmama engel oldu. Ben düşünen değil, yaşayan biriydim. Hayatıma yön verecek dönüm noktalarında bile, düşünmeden yoluma devam etmiştim bu zamana kadar. Şu son iki hafta düşünme, bir şeylere kafa yorma sınırlarımı yeterince zorlamıştım.

İçimde zerresi bulunmayan kararlığı adımlarıma yükleyip Ömer Bey'in yanına gittim.

"Bu günlük beni eve siz bırakabilir misiniz?" diye sorarken sesime yansıyan tereddütü farketmemesini diliyordum.

"Bir sorun mu var Kamelya Hanım?"

Bu durum bir sorun teşkil ediyor muydu? Eğer ediyorsa elbette güvenliğimin sorumluluğunu üzerine almış insanlarla bunu paylaşmalıydım. Ben düşüne dururken beynimin benden bağımsız bir tarafı çoktan karara varmış olacak ki ağzımdan istemsizce yalana bulanmış kelimler çıktı;

"Hayır sadece arabamın anahtarlarını bu günlük ihtiyacı olan bir arkadaşıma vermiştim. Unutmuşum." derken aynı anda yarın nasıl arabayı burdan her dakika gözleri üzerimde olan adama görünmeden alabileceğimi düşünmeye başlamıştım bile.

"Önden buyurun efendim." diyerek beni onaylayınca arabasına doğru yürümeye başladık.

_____________

Karanlık. Eve gelip yattığım yatağımdan, zifiri karanlıkta uyandım. Karanlığın beni korkutması için mantıklı bir sebebe ihtiyacım varsa buna bilinmezlik derdim. Karanlıkta görebilme imkanımın minimuma inmesi nedeniyle, teorik olarak her şey olabilirdi orada. İhtimaller ise beni kocaman, korkunç bir bilinmezliğe sürüklüyordu.

Çocukluğumda bunu tetikleyen herhangi bir anı bulunmuyordu ancak sanki bilinçaltımın derinliklerinde, ulaşamadığım bazı anılar, karanlık çöktüğünde hatırlanmak için tek tek zihnimi kazıyor, diğer anıların omuzlarına binip yüzeye çıkmaya çalışıyorlardı. Hiç bir zaman başarılı olmaları için yeteri kadar zamanı vermemiş, her seferinde florasanlarla onları tekrar en dibe gömmüştüm.

Geçmişle Dans (ASKIDA)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin