5. Bölüm

258 26 10
                                    

Selamm Multimedyadaki şarkı ile dinlemenizi öneririm <3 İyi okumalar

Sabah uyandığımda ilk farkettiğim alarmımın bozulmuş olmasıydı off Tanrı aşkına neden herşey benim başıma geliyor ki? banyoya girdim elimi yüzümü yıkadıktan sonra aşağı indiğimde Jen çoktan hazırlamıştı kahvaltıyı vay canına çok lezzetli ve iştah açıcı bir kahvaltı hazırlamış.Arkası bana dönüktü.Buzdolabının kapağını açarken beni gördü ve gülümsedi ''Günaydın uykucu'' dedi ''Günaydın'' dedim gülümseyerek ''Kahvaltı harika görünüyor süpersin Jen işte benim kızım'' dedim ona.O ise omuzunu silkip saçlarını savurdu ''Sadece bir kahvaltı Demz ne var bunda'' dedi hava atarak kahkahalarla güldüm bu kız gerçekten komik o da gülmeye başladı.Arkamızdan bir ses geldiğinde gülmekten kendimi zor alıkoydum ''Noluyor burada neye gülüyorsunuz siz '' dedi Kris esneyerek.   ''Yine Jen ve komiklikleri'' dedim Kris de  gülmeye başladı.

Kahvaltımızı bitirdikten sonra kızlarla sofrayı topladık kısa bir süre sonra Niall içeri girdi gözlerini ellerine götürdü ve gözlerini kaşıdı ''Günaydın'' dedi uykulu bir ses ile. ''Günaydın çakma sarışın'' dedik kızlarla koro halinde sonra da gülmeye başladık  birtek Niall gülmüyordu ''Ben çakma sarışın değilimmm '' dedi inatla ''Öylesin'' dedim.

Niall'ın annesinin cenazesi için hazırlandık  arabaya bindik kimse konuşmuyordu donup kalmışlardı sanki.Niall'ı anlatmayacağım bile.Sonunda geldiğimizde arabadan indik ve cenaze olan yere gittik.Duamızı ettikten sonra gömdük.

***

Eve geldiğimizde koltuklardan birine oturdum Niall da yanıma oturdu yanağına öpücük bıraktıktan sonra ''İyi misin?'' diye sordum.''Pek iyi sayılmam'' dedi.''Ben sonra gelirim'' dedim yalnız kalmaya ihtiyacı vardı yavaş adımlarıı bir anda hızlandırıp odama çıktım doğru ya bugün benim konserim vardı  nasıl unuturum odama geldiğimde kapımı kapattım hemen üstüme bir şeyler geçirdim(Multimediada var :D) sarı saçlarımın pembe uçlarına ellerimle şekil verdim makyajımı da yaptıktan sonra çantamı alıp odamdan çıktım.Salona geldiğimde ''Vay bu ne güzellik nereye?'' dedi Niall ''Tamamen aklımdan çıkmış canım bugün konserim vardı istersen sende gel L.A 'da 3 biletim var sizi sokarım'' dedim ''Peki sen kızları çağır ben arabada bekliyorum'' dedi ''Tamam'' dedim 

Odaya girdiğimde her yer yine her yerdeydi ahır mı oda mı belli değil ama ben alıştım artık ne desem fayda etmiyordu ''Kızlar hadi çabuk çabuk kalkın konsere gidiyoruz ben bugün konserim olduğunu unutmuşum o yüzden şimdi hatırlayabildim 3 biletim var hadi kızlar oyalanmayın'' dedim hızla ''Tamam da hazırlanmamı-'' Jen'in sözünü kestim ''Hazırlanma felan yok hadi hadi gelin gidiyoruz'' dedim ''Tamam sakin geliyoruz'' dedi Jen ile Kris her telaş yaptığımda böyle olurum.

Konser  yerine geldiğimizde biletleri bizimkilere verdim VIP izleyecekler hadi yine iyiler :D                     Sahneye çıktığımda biraz başım döndü ama umursamadım hayranlarımı gördüm onlara el salladım ve öpücük attım Niall Kris Jeni de gördüğümde gülümsedim onlara da öpücük attım ''Hey Lovatics hazır mısınız bu gece L.A'yı sallayacağız'' diye bağırdım ''Evet'' ''Seni seviyorum'',''Sen en iyisisin'' gibi şeyler duyduğumda gülümsedim ''O zaman başlıyoruz'' dedim Çığlıklar yükseldi Give your heart a break i söylemeye başladım.

The day I first met you

ılk tanıştığımız gün

You told me you’d never fall in love

Asla aşık olmayacağını söylemiştin

But now that I get you

Ama şimdi seni anlıyorum

I know fear is what it really was

Korkunun gerçekten ne olduğunu biliyorum artık

Now here we are, so close, yet so far

şimdi burada biz çook yakınız

How did I pass the test.

Sınavı geçtim mi

When will you realize

Ne zaman fark edeceksin

Baby I’m not like the rest

Bebeğim ben diğerleri gibi değilim

Don’t wanna break your heart

Kalbini kırmak istemiyorum

Wanna give your heart a break

Kalbine bir mola vermek istiyorum

I know you’re scared it’s wrong

Biliyorum korkuyorsun ama bu yanlış

Like you might make a mistake

Hata yapabilirsin

There’s just one night to live

Yaşanacak sadece bir gece var

And there’s no time to wait (to wait)

Ve bekleyecek zaman yok

So let me give your heart a break, your heart a break

O halde bırak kalbine bir mola vereyim

Let me give your heart a break, your heart a break

O halde bırak kalbine bir mola vereyim

Oh yeah, yeah

On Sunday, you went home alone,

Pazar günü eve yalnız gittin

Bu kısımdan sonra söyleyemez hale geldim ve yere oturdum çok kötü başım dönüyordu aklımdan bile geçirmek istemiyorum ama ya Düşündüğüm Şeyse?
Oha +1K olmusuz sizi seviyorum cok tesekkur ederim :) <3

Love Story (Diall Fan Fiction)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin