İnci Bileklik |9|

66 7 0
                                    

Melisa'dan:

Sıla sadece gitti. Veda etti ve gitti. 

Yan ve sinirlice Emre'ye baktım. Melis sinirle Emre'nin üstüne yürüdü.

"Emre. Şevval burada değil ya dua et. Ama ben buradayım! Seni öldürür öldürür diriltirim mal!!!!" dedi ve hızlıca Emre'nin suratına tokatı geçirdi. Çıkan sesle gözlerimi kapattım. Ardından sinirlice yavaşca açtım. Ellerimi yumruk yaptım. Emre'nin yakalarından tutup ağaca hızlıca dayadım.

"Piç! Senin yüzünden anlıyor musun!!! Senin!!! Eğer senin gibi biri burada olmasaydı Sıla yanımızda olurdu!" dedim ama hızlıca bırakıp ellerimi yüzüme koyarak ağlamaya başladım. Biri bana sarıldığında Melis  sandım. Ama bir süre sonra Furkan olduğunu anladım. Tepki veremedim. Veremezdim zaten. 

"Eğer biri beni Emre'nin suratını dağıtırken tutarsa çok kötü olur." dedi tanıdık kız sesi. Hayır Melis değil. Ellerimi yüzümden çektiğimde Emre gitmişti. Ama Emre'nin arkasından bakan kahve rengi saçlı kız vardı. Sadece arkasını görüyordum kızın. Bursa'da olduğunu bilmesem Şevval diyecekttim. Ama Şevval Bursa'da.

Kız bana doğru döndü. OMG! Şevval!!!???

"Beni aramadınız?" diye sordu Şevval. Tam Melis ağzını açmıştı -ki Can konuştu.

"Şevval. Seni hepimiz tanıyoruz. Bir otobüse biner gelirdin buraya." dediğinde Şevval sakin olmaya çalışarak Can'a döndü.

"Evet! Gelirdim! Arkadaşım hastanedeydi ve bunu ben gecenin 1'de öğreniyorum! Melis olmasa bir boktan haberim olmayacak Can!!!" dedi ve yerdeki çantasını hızlıca eline aldı ve bizim sokağa yürümeye başladı. Şevval ne yapacak merak etmiyorum deil ama kötü bi şey onu biliyorum.

Bahçeye geldiğimde Şevval evinin camından beyaz üstü sayesinde parlıyordu. Koşar adımlarla bizim apartmana gidip Şevval'lerin kata çıktık ve kapıyı çaldık.

Şevval'den:

Kapı hayvan usulünde çalınınca söylenmeyi bırakıp kapıya gittim. Kapıyı açmadan aynaya baktım. Saçlarım çok güzel!!! Tamam bu kadar kendini beğenmişlik yeter. 

Kapıyı açtığımda göz devirdim tam kapatacaktım -ki Melis hayvanı girdi. Ardından diğerleri.

"N'aber atarlı ergen?" dedi Can. Ya ergen demeseler olmaz mı? Hala aynısı hala! 

"Sensin ergen!"

"Selam dedim ve sen 'ergen'e takıldın? Öyle mi?" Yan yan ona sinirle baktım. Bir insan bu kadar gıçık olur!

"Gelin içeriye hadi. Bekleyin üstümü değiştireceğim." dedim ve odama ilerledim. Odama gittim ve üstüme "Make Love Not War" baskılı salaş penyemi geçirdim. Altıma toz pembe penye şortumu giyidim. Saçımı hızlıca ördüm. Ayağıma beyaz üstünde üzgün surat olan ev babetlerimi geçirdim. Üzgün ve yorgunken giyiyorum bu terlikleri ben.

Yavaş adımlarla salona gittim. Tekli gri koltuğa kendimi attım.

"Bana bir erkek sürtük desin; Onun! Tırnaklarını penseyle söküp, ellerini tuzlu limon kolonyasının içine batırır, söktüğüm tırnakları bir yerine monte ederim!!!" dedim ve hiçbir şey olmamış gibi koltuğa yaslandım.

"Şevval bilinç altına hayran kaldım gerçekten(!)" dedi Mert. Yamuk bir gülümseme ile baktım.

"Hayran kalınmayacak gibi değil de ondan." dedi Melisa.

Biraz bana ne olup bitti onu anlattılar. Büyük bir sinir krizi geçirdim ve ilaç içtim.  Sonra plan yapmaya başladık. Telefon çaldığında oraya gittim. Annemler hala Bursa'da. Nasıl olduğumu sordu. Sıla olayını filan konuştuk. Annem beni dinler.Diğer annelere nazaran annem sır  dostum gibidir. Aşık olduğumu söylesem bile sorun  etmez. Gençsin olur boş ver der. Bu yüzden annemi çoook seviyorummm... Herkes sıra sıra evine gitti. Ah pardon Can kerestesi buradaymış.

Ruh Öküzleri |Ara Verildi|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin