neden gittin o zaman? ona gereken cevabı verecektim zaten.
jentalia:
ona natalia teorilerini anlatıyorsun. romeo'ya inanmadığını söylüyorsun. o ne diyor? "ah, ben de tam natalia'ya benziyorum. sen de juliet olmalısın." ne diyecektin? "hayır, ben diğer eserden herkesi gömen horatio'yum" mu diyecektin?
chaeliet:
beni hiç tanıyamamışsın.
jentalia:
hayır, seni tanıyorum. konuşurken arada shakespeare'in sözleriyle konuşuyorsun. onun sözleriyle senin cümlelerini ayırabilecek kadar iyi tanıyorum seni. shakespeare'in hiçbir sözünü bilmememe rağmen. mimiklerinden anlıyorum.
jentalia:
shakespeare demişken, anladığın dilden konuşayım. bak chaeyoung, bir anda hamlet'e dönüşürüm ve o kızdan intikam alana kadar ölmem.
chaeliet:
jennie-ah, seni seviyorum.
jentalia:
sevmiyorsun.
chaeliet:
gerçeğin yalancı olabileceğinden bile kuşkulan ama asla benim sevgimden kuşkulanma.
jentalia:
bu cümleleri yazarken seni görüyorum ve mimiklerinde bir shakespeare sözü olduğunu söylüyor.
chaeliet:
gitmemiş miydin?
jentalia:
gitmiştim ama geri döndüm.
chaeliet:
gelir misin yanıma? beni mimiklerimden bile tanıyan birilerini öpmek istiyorum.
jentalia:
geliyorum. bu arada ne diyecektin o kıza?
chaeliet:
"doğru ben juliet'im ama, zaten bir natalia'm var, üzgünüm." diyecektim.
jentalia:
tabii ki o benim.
chaeliet:
elbette sensin. şimdi bunu hiç yaşamamış gibi davransak olur mu? tartışmamızı yani. ve ne duruyorsun gel.