BÖLÜM 6

43 8 4
                                    

Setenay

Herkese bir şeyler oluyor.
Ben hariç. Almila desen
kokuya duyarlı, Lidya desen
delirmiş, Manolyayı
söylemiyorum bile...
Herhalde kudurma sırası
bu sefer bende. Avukatımızı
çağıracaz ve yine bize
masallarla dolu bir
hikaye anlatacak.
Teessüf ederim
MASALLARLA DOLU HIKAYELER... Yani gerçekleşmesi
mümkün olamayan
ama aslında gerçek
olan şeyleri kastediyorum.
Bizi mutasyona uğramış
hayvan gözüyle bakıyor.
Biz mi deliyiz yoksa o
mu daha çözemedim.

Sabahın serin sularında
uyanmıştım. Güneş gozlerimi kamastiriyordu. Gözlerimi ovuşturdum ve tuvalete
doğru yol aldım. Suyun
soğuk tarafı i açıp yüzünü
yıkadım fakat lanet saçım
suya inatla çarpıyordu.

Hemen kalkıp kahvaltıyı
hazırladım. Hafta sonu
olduğu için acele etmiyordum.
Hemen kardeşlerimi uyandırdım.

Manolya

Gözlerimi açtım ve
hemen birbirlerine
sıkıştırdım. Ellerimi
gözlerime götürerek 
gözlerimi ovusturdum.
Ardından hızla üstümü
degistirdim ve tuvalete
gitmek için terliğini giyindim.
Kapıyı acıacakken annem
ve babamın
konuşmalarına kulak
misafiri oldum.
Ilk baş babamın sesini
duydum.

"Ben bu kıza artık öz
kızımmış gibi davranamıyorum..!"

"Sanki çok öz kızımmış
gibi davrandın da... Boş
boş konuşma şimdi burada.."

"Artık ona herşeyi söylemeliyiz."

"Hayır su anda olmaz.
Belki okulunu bitirince söyleriz."

"Valla ben bu kıza daha
fazla katlanamam. Heleki
sen hamileyken. Ayrıca
onun odasını kendi
veliahtımin odası yapacağım."

Bunları duyduğumda
kulaklarıma inanamamıştım.
Heleki öz kızları olmadığını öğrendiğimde... Demek
ki babam o yüzden
bana böyle bakıyormuş.
Bu düşüncelere
daldığımda gözümden
bir damla yaş geldiğini
hissettim ve onun ardından
da bir kaç damla daha
süzülüverdi.

Hiç bir şey olmamış gibi
dışarı çıktım ve titrek bir
sesle

+Günaydın

-Sanada

Dedi annem. Numaradan
ellerimi gözüme götürüp
bir kaç kere ovdum ve
tuvalete doğru gittim.
Kapının kolunu nazikçe
kavradım ve açtım.
Gözlerim oraya gidene
kadar dolmuştu. Kapıyı
hızlıca kapatıp ellerimi
masanın üzerine koydum
  bir kaç kere sızlandıktan
sonra kafamı kaldırdım
ve aynaya baktım. Hemen
elimi yüzümü yıkadım
ve sakinleştim. Ardından
kapıyı açıp mutfağa
yöneldim. Yöneldiğim
sırada telefonum titremeye
başladı.

Lidya

Manolya yı arıyordum
çünkü avukat bizdeydi
ve bu fırsat kaçmazdı.
Almila atlayıp

-Konturlari ödeyeceksin.
Teker teker ödeyeceksin.
Hepsini yediniz yaa!

+Hatırlatırım telefonu
birlikte aldik.

-Ama en çok parayı da
ben verdim. O yüzden benim
sayılır.

+Ama biz kalanını
vermeseydik telefonu
alamazdın ve olmayan
bir telefon senin de
olamazdı aq. Anla biraz

dedim ve sustu. O
esnada Da zaten
manolya telefonu açtı
ve buraya gelmesini
söyledim
O da

-Daha kahvaltı etmedim!

+Tamam gel bize. Acil!
Avukat geldi. Hem bizde
kahvaltı etmedik. Gel
buraya birlikte ederiz!

-Peki tamam...

Dedi ve tekrar bir
selamlamadan sonra
kapattık.

°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°

Kapının çalması ile irkildim
ve kapıya yöneldim. Kapıyı
açtım ve karşımda manolya
vardı. Alayli bir tavırda

-Içeri almiyorsan gideyim
barii.. 

+Ayy. Dalmışım, pardon. Gel gir...

-EEEE. Nerde şu meşhur avukat?

Avukat içeri girip

-Merhabalar, ben
buradayım.

Manolya kafasını öne eğdi
ve avukata baktı. Küçük
bir tebessüm beliriverdi
yüzünde. 

Manolyada sessizce
selam verince konuşmak
için salona geçtik

Salon dediğim de 1 ranzalı,
kenarda bulunan küçük tek
yatak ve ortalarında
bulunan küçük bir masa idi.

Manolya çantasını bacağına
atıp masaya oturdu.
Avukat konuyu uzatmadı.
Direkt lafa kafa attı (sjsjsjjsh).

-Öncelikle merhaba.
Ben münevver. Lidya
Setenay ve Almina nın
ailesinin kişisel asistanıydım.
Onlarla çalıştığım ilk gün
her şey yolundaydı.
Ama zaman gittikçe her
şeyi etrafa saçtı. Onlar
çok iyi insanlardı. Bana
çok iyi davranırlardı.
Ama bir gün her şey
çok ters gitti. Bay
Alberto ve Bayan Aidan
(Eydın=anneleri) bir
gün kavga ettiler. Kavga
dediğim bildiğiniz kaşık
çatal fırlatmak değildi.
Bunların daha ötesi idi.
Daha ötesi dediğim
doğaüstü. Anlarsın ya.
Çocukken okuyup
inanmak istediğimiz
ama aslında öyle bir
şey olmadığını bildiğimiz
peri masalları, doğaüstü
insanlar, sihirler,
güçler, hepsi... Annemizin
bizi gece saatine kadar 
uyumadığını peri masalı
kitabı okuduğumuzu
gördüklerinde söyledikleri
o klasik laf vardır ya
hani "Periler ve sihirler
gerçek değildir. Bunlar
sadece bilinçaltınızın
bir yanılgısıdır yavrum."
derler. Heh! İşte
onlardan... Sonra
boşanma kararı
aldıklarını duydum
ve şaşırdım.(Kadında
sihire değil bunların
ayrılmasına şaşırıyor
aq jsjsj.) Çünkü onlar
birbirlerini çok
seviyorlardı. Ayrılma
sebeplerini çok merak
ediyordum. Bende gidip
bayan Aidan a sormak
istedim. Biraz
ürkmüştüm ama
kendimi toparladım.
Gidip sorduğumda
hüngür hüngür ağlıyordu.
Alacağım cevabı
bilmiyordum. Cevap
ise şuydu. "Tek suçum
hamile olmak.
Bana çocuk istemediğini
söyledi ama ben istedim.
Anne olmak istedim.
Etrafımda minik ayakları
ve elleri ile emekleyen
bir bebek istedim. Bana
büyüdüğünde o yumoş
ağzı ile ANNE demesini
istedim. Çok mu istedim.
Hekesin istediğini istedim."
dedi. Haklıydı bence.
Hangi kadın anne olmak
istemez ki? Ve sonra doğurdu.
Adını koyamadı... Neden
biliyor musunuz? Çünkü
aiden a "KIZINIZ ÖLDÜ..."
dediler. İşte doğduğu anda
mezara gitti yavrucak.
Yüzüne de göstermediler
kadın acı çekmesin diye.
Ama hepsi yalandı. HEPSİ..
Tam 8 Ocak ta doğmuştu
ve 8 Ocakta da ölmüştü
diye bildiğimiz bebek
ölmemişti. Sadece
kaçak bir doktor
tarafından satılmıştı.
O bir bebekti daha!!
Ufacık bir bebeğin
satıldığı nerde görülmüşş!!
Hangi edepsiiizdi bu?!!

 Manolya atladı.

+Cidden sözünüzü balla
kesiyorum ama bebeği
hangi şerefsiz
kime satmış???   














Vote ve yorumlarınızı bekliyorum.
Seviliyorsunuz...💕😊















Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Mar 04, 2019 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

DÖRT ELEMENTHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin