Setenay
Onun kardeşimiz olduğuna inanamıyorum.
Sessizliğimi korkuyordum
fakat içimde hiç olmadığı
kadar bir özlem ve hasret
birikintisi vardı. Aslında
hiç böyle hissetmemiştim.
Kardeşimi bulduğuma
sevineyim mi yoksa
kardeşimin o olduğuna
üzülmeyim mi? Aslında
o da olmayabilirdi. En
azından öyle...Bizim ailenin genetik bir
özelliği var. Bilmiyorum
ama Yunan Mitolajisi
öyle söylüyor. Ya da
avukatımız Münevver hanım...
Yok bilmem gözleri
parlayan insan ailelerinin
4 Elemente bağlı olduğu
söyleniyor. Ve bu
4 Elementinde 5. Elemnti
bulması gerekiyor.
Bu gözü parlayan aile
biziz herhalde çünkü
sadece bizim ailede bunun
olduğunu söylediler.
çok eskiden bir çocuğa
çok sinirlenmiştim ve
dövmüştüm ya da
dövmüşüm... Yani
hatırlamıyorum. Bana
da lidya anlatmıştı. O esnada
Da gözümün parladığını söyledi.İlk baş inanmadım fakat bu olay
gerçekleştikten sonra inandım...
MANOLYA
Yine eve geldim.
Belki gelmek
istemiyorumdur artık.
Annemi sevsem de,
babamı görünce içimdeki
bu sevgi yok oluyor.
Ne de olsa hayat
mutsuzları tarihe yazar...Nefret ediyorum.
Dünyanın dönüp
durmasından nefret
ediyorum. Güneşin
her sabah doğup,
her akşam batmasından
da nefret ediyorum.
İster istemez nefes
alıp vermekten bile...
Aslında ne kadar
zavallı ve aciz insanlarız.
Kalbimiz bile bizim
için atıyor. İstesen
durdurabilir misin
delice atan kalbini.
Hayır, tabi ki de hayır...
Doğup, büyümek
istediğin aileni ya
da aşık olduğun adamı
seçemiyorsun.
Sadece aşık oluyorsun.
Oysa bu, senin
seçimin değil.
Kendimi bazen
bi kukla gibi
hissediyorum.
Kimin beni iplerim
den tutup kontrol
ettiğini anlamıyorum
anasını satim...
Her şeyden nefret
ediyorum ama her
şeyden nefret etmekten
de nefret ediyorum...(esinlendim)Eve geldiğimde bön
bön ve boş boş durup
babama
bakıyordum. Tabi
ki de olmayan babama...Annem her zamanki gibi
mutfaktan çıkmıyordu.
Parlayan yeşil gözleri ile
bana bakıyor ve gülüyordu.
kaşlarımı çatıp+ Neden gülüyorsun ?!
- Çok komik görünüyorsun
da o yüzden...+ Arrrgghh. Anneee!
Dala geçme. Alışmaya
çalışıyordum.- Peki, tamam kızım
benim...Annemi cidden çok
seviyordum. Bana her
gülüşünde dünyalar
benim oluyordu.
Sadakati ve mükemmel
cazibesi ile beni her
zaman ki gibi cezbetmişti...
Ama, ama babam öyle
değildi. Öfke ve sinirle
bakıyordu bana.
Sanki onun öz çocuğu
değilmişim gibi...
Sanki beni çöpte
bulmuş gibi davranıyordu...
Bu beni sinir etmiyordu,
tam tersine üzülüyordum.
Çünkü bir insan çocuğunu
sevmez mi? Ona ateş şaçan
gözleri ile bakar mı? İşte
bana hep böyle bakıyor.Ben babama bakakaldığımda
bana seslendi- Ne dikilip duruyorsun
orada. Odana gitsene!diye bağırdı. Derin bir
iç çekip "off" ladım ve
hemen odama gittim...LİDYA
Babamın avukatını
çağırdım. Avukatım
yurda gelecek de sanki..
Aradım ve açtı.+Alo. Münevver hanım.
Sizle konuşmak istiyoruz.
Bize uğrar mısınız?- Tabii. Ne hakkında.
+ Aile sırrı ile ilgili.
- Hmm. Anladım ama siz
bu konu 4 yıl önce
kapatmıştınız Lİdya hanım.+ Evet fakat tekrar
açıyorum...- Peki, nasıl isterseniz
lidya hanım, yarım saate
oradayım.
-iyi günler+Sizede iyi günler...
***********************************
Biz evi acele ile taparlarken
kapının sesi kulaklarımızı
çınlattı. Hemen delikten
baktım ve avukat olduğunu
gördüm. Hemen kapıyı
açtım. Icimde korku,
heyecan ve bir soğukluk
vardı ve gittikçe de
vicuduma yayılıyordu.+Hoşgeldiniz , buyrun.
İçeri girin.-Sağolun.
+Gelin şöyle oturun.
Çay var. İçmek ister misiniz?-Sağol canım. Başka bi
duruşmam var. Ona da
yetişmem gerek. Ama
yine de sağolun. Bu arada
ne kadar büyümüşsünüz.-Eh, biraz.
+Evet. Konuyu
anlatabilirsiniz,
dinliyorum...Setenay önce davrandı.
Çenesini bir türlü
Tutamıyor bu kızda...Almila
Setenay avukata dönüp
her şeyi anlattı. Ben
anlatcaktim. Hemen
atladı ya... :-(+Münevver hanım. Bugün
okula yeni bir kız geldi.
Daha önce de tartışmıştık.
Bizim okula kaydolmuş.
Bir de aynı sınıftayiz.
Sonra bu kızin yanina
her sinifta olan tiki kız
geldi. Tartıştılar ama
sözlü olarak. Bunlar
tartışırken, bizim kızın
adı da manolya...
Manolyanin gözleri
şeffaf bir renge büründü.
Biz de şüphelendik.
Biliyorsunuz.-Şimdi gözünün hangi
tür renge büründüğüne
bağlı bu.Ben de lafa karışıp
+Şeffaf bir renkti.
Beyaz gibiydi sanki...Avukat sanki bir şeyler
biliyormuş gini düşünmeye
başladı ve ardından
Lidya ya soru sordu.-Lidya. Sen eskiden
biriyle tartışmıştın ve
senin de gözün parladı
değil mi.+ Eveet de...
- Senin gözün hangi renge
büründü peki..+Bilmiyorum, bana da
setenay söylemişti
ama hatırlamıyorum.-Setenayy?
Dedi avukat şaşkın
gözlerle ona bakarak.
Setenay da biraz düşündü.
Kaşlarını çattı ve gözlerini
kapattı. Hatırlatmaya
çalışıyordu.
Birden gözünü açtı ve+Kırmızıydı. Tam emin
değilim ama öyle gördüm.
Kurt gibi gözleri vardı.
Tuhafti...Biraz daha düşündü ve
+Evett. Kesinlikle eminim.
Gözleri kırmızı olmuştu.-Peki Lidya kaç yaşında. ?
Hemen kafasını Lidya ya
çevirdi. Lidya da+ 6 Şubat 2000 yılında
doğdum. 17 yaşındayım...-Peki Manolya kaç yaşında.
Bir fikriniz var mı?Ben ve kardeşlerim yok
dercesine kafamızı
salladık. Münevver hanim
da- Onun hangi gün doğduğu
ve kac yaşında olduğunu ogrenmemiz lazım+ Konuşmadigimizdan da
bilemeyiz...dedim. Avukat Münevver
hanım, bana alaycı bir
tavır ile bakıyordu.
Yutkundu ve-BARIŞIN O ZAMAN
dedi.... işler artık iyice
kızışıyor ve ben neler
olduğunu anlayamıyordum.Bölümü beğendiyseniz oylamayı unutmayın! Yorumlarınız benim için değerlidir... Kendinize iyi bakın. Bir daha ki bölümde görüşürüz...♥♥
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DÖRT ELEMENT
Ficção Adolescente4 Elementten oluşan bir sürü 5. Elementu bulma çabalarına düşerler. Sizce 5. Element nedirr?