Ne kadar uzun süre çocuğa baktım bilmiyorum ama Mel ile Alvina beni dürtüp baktığım yere bakınca uzun süre öyle kaldığımi anladım.
"Oha oha diyorum bu çocuk yeni gelen mi ? Çok yakışıklı hem de fazlasıyla !! " dedi Alv.
"Kızlar sanırım bu o. Ayrıca çok uzun baktınız onu kestiğinizi anlayacak önünüze dönün" dedi Melanie.
"Kızlar ? O bir vampir mi yoksa ben mi yanlış düşünüyorum" dedim. Ancak bunu çok yüksek sesle söylemiş olmalıyım ki çocuk dönüp bana baktı. Sanki bi anda hortlak görmüş gibi oldu, aynı benim ilk başta olduğum gibi. Ben yavaşça gülümsedim ve afedersin der gibi kafamı eğdim. O da sorun yok dercesine gülümsedi. avaşça bizim masaya doğru yaklaştı ve :
"Merhaba ben Charles Primend." dedi çok karizmatik bir gülümsemeyle. Alvina baka kalmıştı ve ağzının suyu akmak üzereydi yavaşça çenesine dokundum ve o da silkinip kendine geldi.
"B-ben Alvina, Alvina Alberteen." dedi Alv
"Bende Melanie West" dedi Mel elini uzattı ve tokalaşılar. Çocuk bana baktı ve sen dercesine tek kaşını kaldırdı.
"Emma Rose Adrienne." dedim ve önüme döndüm.
" Ah siz şu üç büyüklerin kızları olmalısınız, sizlerle tanışmak gerçekten çok güzel, memnun oldum Alvina , Melanie ve Roza." dedi Bizlere hoşçakal deyip yanımızdan ayrıldı. Bana Roza mı demişti ? Sanırım rus asıllıydı.
Artık ışıklardan ve dumandan başım ağrımaya başladı ayrıca çokta yorulmuştum. Zaten saatte çok geć olmuştu.
"Kızlar, yavaştan kalkalım mı kendimi çok yorgun hissediyorum." dedim
"Olur tatlım zaten bizde çok yorulduk, değil mi Mel ?" Dedi Alvina.
"Evet evet hadi gidelim." dedi Mel.
Bizde kalktık hesabı ödedik ve kulüpten çıktık. Arabayı biraz uzağa park etmiştik bu yüzden yürümemiz gerekecekti ve ayaklarımızdaki topuklularla bu biraz ağrılı oluyordu, genelde spor ayakkabı giymeye alışkın olduğumuz için.
Dışarıda çok fazla kişi yoktu tek tük insanlar ve bir tane çift vardı birbirlerine sarılmış oturuyorlardı. Ben onlara bakarken bi anda Melanie durdu ve "geliyorlar" dedi. Bu kelime tüylerimizi diken diken etmek için yeterde artardı bile. Dönüp Melanie'ye baktım.
"Ne kadar sürede burada olurlar ? Kaç kişiler ? Savaşabilir miyiz ?" Dedim
"Savaşmak yok Emma kuralları hatırla." dedi Alvina
" Tanrı aşkına Alv böyle bir anda bile kurallardan nasıl bahsedebiliyorsun ?!" Dedim. Melanie bizi susturmak için işaret parmağını dudağına götürdü ve o anda karşımıza 4 tane Shikari çıktı.
Ellerinde kazıklar,halatlar,silahlar vardı kısacası bir avcıda bulunması gereken her şey vardı.
"Havadaki elektriği hissediyor musunuz ? Buradalar. Hem de en güçlüleri burada." Dedi kısa boylu olan. "Anlaşılan bugünkü avımız bize rütbe kazandıracak ne dersin Thierry?"dedi şişman olan kısa olana ve diğerleride onayladılar.
İstemsiz olarak hırladım ve savunma pozisyonuna geçtim, aynısını Melanie'de yaptı. Alvina sadece dudaklarını oynatsa yeterdi.
Bize çok yaklaşmışlardı. Yanlarından hiçbir şey olmamış gibi geçmeyi diliyordum. Aradıklarının biz olmamasını diliyordum. Onlarda bizden bahsetmiyor gibi yanımızdan geçtiler tam derin bir oh çekmiştim ki sırtımda eğitimlerimden hatırladığım bir acı hissettim. Sanki birisi kızgın yağı başımdan aşağıya dökmüş, kızgın demiri batırıyormuş gibi hissetmiştim ve ne olduğunu anladım. Shikarilerde kurtboğan vardı. Melanie'ye dönüp baktım ve köpek dişlerini dışarıya çıkardığını gördüm. Alvina ise büyülü kelimeler fısıldıyordu "weort qestuewest mepherium" ne olduğunu anlamadım ama Shikarilerin gözbebekleri kırmızıya döndü. Bende sinirden ve acıdan titremeye başlamıştım artık kendime hakim olamayacağımı hissettim ve o anda dört ayağımın üstündeydim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gece'nin Çocukları (Askıda)
Lupi mannariÜç arkadaş , üçü de birbiri için çok değerli. Bu üç arkadaşın dostluğu , maceraları , aşkları ve savaşları .. Arkadaşlar bu ilk hikayem hatalarımı hoşgörün ve bana destek çıkın.İyi kötü bütün yorumlarınızı bekliyorum. İlk başta hemen hikayeye girme...