Yağmur bardaktan boşalırcasına yağmaya başladı. Parmaklarım ıslanan toprağın içine batıyolardı. Bir dakika bile geçmemişti ama sırılsıklam olmuştum. Koşmaya başladım etrafımda bir sürü ağaç ve yeşillik vardı. Bi an durdum ve etrafıma baktım. Bir ormandaydım. Buraya nasıl gelmiştim? Koşmaya devam ettim yağmurdan korunucağım bir yer bulmam gerekiyordu. Karanlıkta bir ormanın içimde yapayanlızdım bunun beni korkutması gerekiyordu ama asıl hissettiğim şey özgürlüktü. Bilinmeze doğru koşuyordum. Rüzgar yüzümü yalayıp geçiyordu. Vücuduma adrenalin pompalanıyordu. Bir süre koştuktan sonra durdum. Nefes nefese kalmıştım. Yağmurdan neden kaçtığımı bilmiyordum sonuçta sırılsıklam olmuştum. Hastalanıcaksamda virüsü çoktan kapmışımdır. Acaba kaçtığım şey yağmurdan başka bir şey miydi?
Kendimi çamurun içine bıraktım. Gözlerimi kapadım. Yüzüme göğe çevirdim. Yağmur damlaları yüzümden arkaya doğru akıyordu. Yağmurun altında oturmayı hep çok sevmişimdir.
Bazı insanlar yağmuru hisseder, bazıları ise yanlızca ıslanır.
Derin bir nefes alıp gözlerimi açtım. Ayağa kalktım. Sonusuza dek burda kalmak isterdim ama bu soğukta bu halde burda kalırsam ertesi günü göremezdim. O an havanın ne kadar soğuk olduğunu farkettim ıslaktım ve üzerimde sadece siyah bir elbise vardı. Kollarımı kendime sardım ve ormanın derinliklerine doğru yürüdüm. Titremeye başladım. Dişlerim o kadar hızlı birbirine çarpıyordu ki birkaç tanesi kırılsa şaşırmazdım. En sonunda bir mağara buldum ve içeride ışık vardı. İçerde birileri olmalıydı. Kurtulmuş olmanın sevinciyle mağaraya koştum ve içeri girdim. İçerisi sıcacıktı. Büyük bir ateş yakılmıştı. Rahatladım. Aleve daha çok yaklaştım. Ellerimi üzerine tuttum.
O sırada bir ses duydum. Bir ağlama sesi. Ufak bir kızın ağlama sesi. Kafam hızlıca sesin olduğu tarafa döndü. Ufak bir kız, ufak bir boşluğun arasına sırtı bana dönük bir şekilde yere oturmuş ağlıyordu.
"Merhaba" diye seslendim.
Kız ağlamayı kesti. Kendini ufak boşluğa doğru iyice itti.
"Orada olduğunu biliyorum sakın korkma!"
"Kormuyorum" dedi küçük kız.
"Çık o zaman"
"Ya sen korkarsan"
Gülümsedim. Küçük bir kızdan neden korkayım ki.
Kıza doğru yürüdüm. Omzuna dokundum. Kız yavaşça arkasını döndü.
Hala yağmur yağıyordu sanırım, hala sesi geliyordu ama etraf kararmadan önce duyduğum tek şey çığlığımdı.
#---#
Çığlık atarak öne doğru fırladım. Nefes nefeseydim. Anlımda ter damlacıkları belirmişti. Deli gibi etrafıma bakındım.
Hatıralar....dipsiz bir kuyunun karanlığından yüzeye çıkan kabarcıklar gibi yavaşça canlandı.
Daniel, Orman, Küçük kız....
Derin derin nefes aldım. Sakinleşmeye çalıştım. Hepsi sadece bir rüyaydı. Sadece kötü bir rüya. Belki ki de hepsi değil.
Ah, Daniel... Ne yapmıştım ben en önemlisi nasıl yapmıştım?
Düşünceler beyinimde dört dönerken, odama giren güneş ışığına baktım aklıma yapmış olamam gereken bir şey geldi.
İş Yemeği.
Kendini yatağa geri fırlattım. Unutmuştum kahretsin. Buraya nasıl geldiğimi bile hatırlamıyorum. Tek hatırladığım koştuğum.
Yataktan kalkıp bacaklarımı banyoya sürükledim. Aynaya baktım. Sefil haldeydim. Siyah elbiseyi tek bir haraketle üstümden çıkardım, bir köşeye fırlattım. Bir daha asla giyemezdim. Aynaya tekrar baktım. İç çamaşırlarıma dokundum. Onları da çıkardım. O güne ait hiçbir şey istemiyordum. Elibisenin üstüne attım. Hepsi çöpe gidecekti.
Kendimi banyoya attım. Soğuk suyu sonuna kadar açtım. Bedenim soğuk sudan titrerken alnıma duvara yasladım ve uzun zamandır içimde tuttuğum göz yaşlarımın akmasına izin verdim.
Banyodan çıktıktıktan sonra üzerime bornozumu geçirip bilgisayarımı açtım. İlk email lerimi kontrol ettim, iş yerinden bir mesaj gelmemişti rahatladım zaten zorunlu bir şey değildi kesin bir kaç kişinin daha işi çıkıp gidememiştir.
Sonro Google'a girdim ve arama yerin en çok korktuğum şeyi yazdım.
-Moon Bar, ölü beden-
Titreyen parmaklarım ara butonuna bastı. Çıkan ilk şeyde "Moon'daki dehşet olay" yazıyordu. Yüklenme tarihi dündü.
Parmaklarımın arasına bir damla düştü. Ellerimi yüzüme götürdüm, ağlıyordum. Sayfaya tıklamam gerekiyordu ama donmuştum parmaklarım bana itaat etmiyordu. Nasıl olduğundan emin değilim ama sayfa açıldı.
Moon'daki Dehşet Olay
Dün akşam sıralarında Moon Bar'ının kadınlar tuvaletinde kanlı bir erkek beden bulundu.
Şu an yaşıyor ama çok ağır yaralanmış şu an komada yaşayıp yaşayamayacağı belli değil, yaşasada büyük ihtimalle sakat kalıcağını söylüyor doktorlar . Bu dehşet olay hepimizi şok etti.
Polis bunu kim yatptığından çok nasıl yapıldığını araştırıyo çünkü garip olan bunu yapabilecek kadar güçlü biri olamaz. Kurban duvara doğru itilmiş ama tek hasar gören kendisi değil itildiği duvarda çatlak bırakmış.
Bar sahibi çatlağın daha önce orada olmadığını onayladı. Kurban göğsünden arkaya itilmiş yani saldırganı görmüş. Polis saldırganı yakalmak için kurbanın uyanmasını beklemek zorundalar çünkü şuan saldırgandan hiç bir iz yok.
Gözyaşlarım durmak bilmiyordu. Onları umursamamyı karar verdim . Ölü adımlarla odama döndüm. Dolabımı açtım, bileklerimin üstünde bitan biraz bol yırtık bir pantalon giydim. Üzerime göbeğimi açık bırakan siyah bir kazak giydim, uzun kollarını dirseğime kadar kıvırdım. Saçlarımı taramadan bir topuz yaptım. Mutfaktan bir poşet kapıp elbisemle iç çamaşırlamı içine attım. Çantamı alıp kapıya doğru yürüdüm. Kapının önünde dün giydiğim topuklu ayakkabılarımı buldum. Tekinin topuğu kırılmıştı ama önemli değildi zaten. Ayakkabılarıda poşetin içine attım.
Binadan çıktım. Karşıma çıkan ilk çöpe poşeti attım. Hızlı adımlarla Moon barın ters yönüne yürümeye başladım, hala ağlıyorumuyum emin değildim ama öğrenmeye korkuyordum.
Nereye gittiğimi bilmiyordum, tek bildiğim şey şu iki gündü çok fazla bilmiyorum diyordum. Buraya her şeyi düzeltmek için gelmiştim ama her şey daha kötüye gidiyordum.
Daniel olayını bir kenara bırakmalıydım benim hatam değildi bilerek yapmamıştım eğer şimdi gidip kendimi ifşa edersem kimse bana inanmazdı hayatımı daha da boka batırmaya ihtiyacım yoktu.
Ama dedi iç sesim, sen onun hayatını bokun içine monteledin.
Sakin ol Destiny yapabileceğin hiç bir şey yok. Bu olayı bir kenara bırakmalıydım, ne olduğunu nasıl olduğunu...
Buraya hikayem için geldim ve pek güzel bir başlangıçı olmamıştı ama hikaye yazmanın en iyi yanı bu beğenmediğin bir bölüm olursa onu yırtıp atabilirsin ve yenisini yazarsın bende öyle yapıcağım.
Yeni bir sayfa. Bu sefer daha iyi olucak. İlk önce kendime arkadaş bulmalıyım. New York tek başına yaşıyabileceğim bir yer değil ama kızlarla işim bitmişti, arkadan bıçaklayan dedikodu çuvallarına ihtiyacım yoktu.
Yürümeye devam ederken mağzaların bulunduğu bir sokağa saptım. Harika mağzaların önünden geçerken canım hiçbirine girmek istemiyordu. Sokağım sonuna vardığımda diğer mağzalardan farklı bir ufak mağaza gördüm. Üzerinde "JEN'DEN FAL VE RÜYA TABİRLERİ" yazıyordu. Aklıma bu sabah gördüğüm rüya geldi. Fal baktıran veya inanan biri değilim ama bir şey beni buraya çekiyordu. En sonunda neden olmasın dedim. Hayatımda farklı şeylere ihtiyaç vardı ve dükkana girdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hikayelerin Şehri
Fantasi"Kendimi New York'a bıraktım beni istediği yere götürücekti her zaman yaptığı gibi. Bu Diana Destiny Summer'ın hikayesi ve işte bu da bitişi"