Hikayenin belli kısımlarında spoiler verdim bu her şey olabilir lütfen Her şeyi dikkatli okuyun 🙂
Bir kelebeğin kanat çırpışın kilometrelerce ötede bir kasırga yaratabilir.✨
Uzak ülkelerin birinde yaşayan minik kelebek , o gün uzun süre uğraştığı kozasını , kendi elleri ile yırttı. Kozasına bakarken, kendi emeklerini bir hiç uğruna yakıp yıktığını düşünüyordu. Halbuki onun için çok uğraşmıştı. Saatlerce onun için Koza örmüş, kendi elleriyle yıktığı şey ona aylarca kucak açtırmıştı.
Yine de doğanın kanunuydu. Bırakmak zorundaydı kozasını. Ağladı arkasından sessizce. Kozasının , güzelliğinin sebebi;olağan üstü kanatların vesilesi olduğunu daha öğrenmemişti. Birazcık, birazcık zaman kalmıştı öğrenmesine. Yavaşça açtı beyaz kanatlarını. İlk önce hazırladı kendini, daha sonra kendini boşluğa attı.
Özgürlüğü simgeleyen beyaz Kanatlarını, kilometrelerce ötede yaşanan kasırgaların sebebi olduğunu bilmeden, doyasıya çırptı. Yoongi kelebeğin kanat çırpışlarını asla görmedi. Beyaz kanatların savruluşuna asla dikkat etmedi.
Jimin ise o kelebekleri Yoonginin bileklerine kondurdu
....................................
Güneşten gelen sabah ışınları , camdan kırılıyor ; odaya dolan güneşin sarı tohumları , krem rengi oda ile buluşuyordu.
Toz tanelerinin cama yapışıp, belli olduğu o camın önünde , bir beden yatıyordu.
Yeşil saçları biraz dağınık, yüzünde uzun zamandır görülmeyen belli belirsiz bir tebessüm, bedenine yapışmış siyah tişörtü ile pek de derin olmayan bir uykunun içerisindeydi.Güneş ışınları onu rahatsız ederken yüzünü örtmeye çalışmış, onun yakıcı etkisinden kurtulmayı başaramamıştı. Güneşle olan savaşı biraz daha devam ettikten sonra bedenini zorla kaldırdı yeşil saçlı. Kolunun üstünde uyuduğu için kolu uyuşmuştu. Buna rağmen kolunu zorla kaldırdı Ve öğleye doğru gösteren saatine baktı.
Bir kaç dakika koltuğun üstünde , kendini ayıltmak için etrafı incelemeye başladı. Gerçi tek bir noktaya odaklanmış bakıyordu, bu tam olarak bir uyanma denemezdi ama deniyordu.
Ayaklarını koltuktan sarkıttı Ve gardırobun önüne gitti. Siyahlarla dolu kıyafet cennetinden(!) bir parça kıyafet seçti ve hazırlanmaya başladı.
Sanki bugün son günü değilmiş gibi güzelce giyinmiş, uzun zamandır yaptığı alışkanlığını bozarak aynaya bakmıştı. Parmaklarını arkadaşının "yosun" diye adlandırdığı saçlarından geçirmiş onları tek tek düzeltmişti. Yanında Hoseok olsa, onun bu haline kızacağını düşündü. Saçlarını taramasını söyler, hep aynı boktan beyaz Ve siyah tişörtümü giydiğimden yakınırdı.
Ya da belki yakınma numarası yapardı
Saçının rengini değiştirmeye karar verdi. Hangi rengi yapmalıydı?
Kahverengiliklerine geri mi dönmeliydi. Ya da belki teninin içindeki hissettiği , damarlarından geçen kanın rengini yapabilirdi.
Gerçi bugün öleceği için saçlarının ne renk olacağı önemli değildi. Şu lanet dünyadan defolup gitse ona yeterdi.Yoongi Her şeyi yavaş yavaş yapardı. Yavaş yavaş düşünür, yavaş yavaş harekete geçerdi. Aceleye gerek yoktu. Dünyadaki en aptal insanların ani verdiği kararlar yüzünden başına gelen şeylerden yakınan, bir de hatasını başkasına atan insanlar olduğunu düşünürdü. Bu yüzden, teninde hala taç yapraklarının izlerini taşıdığı sarı saçlıyı hatırlaması da geç olmuştu.
Sarı saçlı genci düşündü. Esmer tenine tel tel düşen sarı saçları enfesti. Çocuk kimin görse etkileneceği bir tipti. Belki ölmeden önce Jimin denilen kavruk tenliye de sahip olabilirdi. Bunu aklının bir köşesine yazdı. Hem karar da vermişti artık, Sarı yapacaktı saçlarını.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Painting shop/ yoonmin
FanfictionBen min yoongi. Ve bu benim son günüm... Kalbinde hissettiği bir çiçek kokmaya başlamıştı. Papatya gibi kokuyordu. Yoksa, yoksa Jimin onun kalbine çiçek mi ekmişti? Lakin bu çiçek kokuyordu, tıpkı papatya gibi. Ama papatyalar kopartılınca kokardı de...