Dua Lipa- Thinking 'bout you
İyi okumalar.
*
Okul zilinin çalış sesini duyunca özgürlüğe kavuşan mahkumlar gibi öğrenciler demir kapının dışına doğru akın ediyorlardı.
Mahkum diyorum çünkü gerçekten okul hapishane gibi bir yerdi.
Ağaçlarda kuş yuvaları vardı.
Kuş yuvalarının içinde de kameralar.
Gördünüz mü? Masum değilmiş.
'Lisa'nın böyle bir derdi yok' diye geçirdi içinden jennie.
Gerçekten de yoktu.
Ama şimdilik.Jennie de herkes gibi okuldan çıktı ve adımlarını kütüphane tarafına doğru yönlendirdi.
O da Lisa'ya bir kitap anlatmak istiyordu.
Hatta okurdu da.Haftaya Küçüğü okullarına nakil gelecekti. Onu dört gözle bekliyordu. Şansına bugün günlerden cumaydı. Hafta sonunu yine onunla geçirecekti. Planlarının arasında birazdan alacağı kitabı anlatmak vardı.
Kütüphane'nin önüne gelip duraksadı sandığından daha kalabalık ve sessizdi.
İçeri giremedi.
Hep olduğu gibi yine kalabalıktan ve yabancılardan korktu. Hani filmlerde falan kütüphane sahnesi gelir, birisi ses çıkarınca herkes dönüp "şhh" der ya.
Bir anda ses çıkarmaktan ve
Herkesin ona bakması gibi bir klasiğin yaşanmasından korktu.
Böyle birşey belki de olmayacaktı ama jennie kafasında buna benzer şeyler kurup durdu.Birkaç dakika bekledi.
Ortamın sessizliğinden yararlanıp içeri girmeyi deneyecekti. Lisa orada öylece dikilen jennie'yi gördü. O da aynı şekilde kitap almaya gelmiş, ve büyüğü görmüştü.
Yanına gitmek için hareketlendi ama büyük olan daha önce davranmış,
İçinden milyon kere 'kimse yok.', 'kimse sana bakmıyor.' gibi şeyler söyleyerek içeri girmeyi başarmıştı.Burası fazla büyük değildi. Zaten fazla büyük olmadığından dolayı kalabalık görünmüştü ya gözüne. Büyük değildi ama ferahtı da. Duvarların rengi yer yer mavi yer yer beyazdı.
Sonra etraftaki herkeste tek tek gözünü gezdirdi. Kulaklıkta kitap okuyan bile vardı.
'Nasıl okuyor?' diye düşündü. Sonra başka birini gördü.
O da kitaptan sevdiği yerlerin altını çiziyordu.
Bir başkası ders çalışıyor, elindeki kağıda not çıkarıyordu. Herkese 2-3 saniye göz gezdirmişti.
Bu kadar insan inceleme işlemini yeterli bulup işine döndü.En sonunda Lisa'nın ona anlattığı kitaplara benzer kitaplar buldu.
Eline gelen bir kitabı çekip raftan ayırdı. Üzerini okudu;"Pamuk prenses ve yedi cüceler mi? Böyle uzun kitap adı mı olur?"
Diye düşünmeden edemedi.
Sesli düşündüğünü fark edince etrafına göz gezdirdi. Rahatsız olup o klasik sahne yaşanır zannetti.
Küçüğü orada rafların arasında durmuş sakince onu izliyordu.
Uzun olanın yanına gidip gitmemekte çok düşündü.
Ama gitmedi.
İyi ki de gitmemişti çünkü-Hey kendinizi bir onun yerine koyun.Jennie baktığında herkes işindeydi. Hatta Lalisa'yı bire görmemişti korkusundan.
Zaten kimse umursamamıştı.
Rahatlayıp derin bir nefes çekti.Geldiği yere yine gözünü gezdirdiği gibi masal kitaplarının yanında olduğunu da anlamıştı.
'Lisa'da bana masal kitabı anlattı.
Gerçek dışı şeyler başka nerede olur ki?'
diye geçirdi içinden.Sonra kendi kendine yine konuştu;
"Mantık aramayacağız o zaman."
Kendi ile konuşmalarını kimsenin duymadığını zannetmişti ama yanılmıştı.
Lisa bunları duymuş elini ağzına kapayıp sessiz sessiz gülmüştü.
Sonra onaylamazcasına kafasını iki yana sallamış, jennie'ye görünmemekte başarılı olarak hızla seçtiği kitabı alıp oradan ayrılmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
|| JenLisa // Øcean ||
FanficYanmış izmaritlerin üzerini tabladaki küllere gömdü. Küller ruhumuzun çektiği acılar mıydı? Belki de sevgimizdi? Emin değilim. Ama şundan eminim; İzmaritler bizdik.