-Kyung Soo-
Kyung Soo evden çıkmış olsa bile aklında Chanyeol vardı. Çünkü bu durumda onun için endişelenmemek elinde değildi. Sonuç olarak birbirlerini uzun zamandır tanıyorlardı ve Chanyeol'un üzülmesi demek, Kyung Soo'nun da üzülmesi demekti.
Aklına konuştukları geldi. Jongin'den bahsettiğinde kalbi acımıştı sanki. Haklıydı aslında. Ayrıldıklarında o etkiyi üzerinden bir türlü atamamıştı. Günlerce ağlamıştı ve bunun tek sorumlusu, Jongin'di.
Yolda giderken kafasını dağıtmak için bir kafeye girmeye karar verdi. Hemen ileride bir kafe vardı. Kaldırımda dururken kafenin içine baktı ve hayatı boyunca görmek istemeyeceği o görüntüyle karşı karşıya kaldı.
Jongin.
Biriyle oturmuş, bir şeyler yudumluyordu. Karşısındaki kişinin adeta gözlerinin içine bakıyordu ve sürekli gülüyordu. Durmadan gülüyordu. Kyung Soo'nun canı daha çok yandı. Jongin bir anlığına kafasını çevirince Kyung Soo'yu gördü ve gülümsemesi hızla soldu. Eski sevgilisinin gözlerinin içine baktı. Yaşadıkları gelmişti aklına. Kyung Soo gözlerinde biriken yaşları yanaklarından düşürmemek için büyük bir çaba sarfediyordu. Üzüntüyle başını iki yana salladı ve arkasını dönüp hızlı adımlarla yürümeye başladı. Dayanamamıştı. Ağlıyordu. Her adımında daha da şiddetleniyordu ağlaması. Tam o anda biri kolundan tutup Kyung Soo'yu kendine çevirdi ve bu kişi, Jongin'di.
''Kyung Soo-''
''Tek kelime etme, Jongin.''
''Sadece arkadaşım. Yanlış bir şey anlamanı istemiyorum.'' derken yüzünde çaresiz bir ifade vardı.
''Sadece arkadaşın, öyle mi? Ona bakarken gözlerinin nasıl parladığını gördüm, Jongin. Bana yalan söyleme. Ben artık eski Kyung Soo değilim. Senin bildiğin o saf, sana daima inanan o çocuk değilim artık. Her şeyi çok iyi görüyorum. Şimdi bırak kolumu.'' dedi Kyung Soo, kolunu Jongin'den kurtarmaya çalışıyordu.
''Sandığın gibi değil, doğru söylüyorum. Yemin ederim, sadece arkadaşım.''
''Beni onun için terk ettin demek ki. İlişkimizi onun için bitirdin. Bana bakarken gözlerinin içi parlamadığı için miydi bunların hepsi? Benim yanımdayken seni daha çok sevemediğim için mi yoksa? Ya da onun verdiği sevgiyi-''
''Kyung Soo yeter!'' Jongin'in bağırması üzerine Kyung Soo tekrar göz yaşlarına boğuldu ve Jongin ne zaman onu böyle ağlarken görse içi acıyordu. Dayanamıyordu ağlamasına. Şu anda olduğu gibi...
''Ağlamam hoşuna gidiyor, değil mi? Böyle acı çektiğimi görmek, seni unutamadığımı bilmen hoşuna gidiyor.'' dedi Kyung Soo göz yaşlarının arasından.
''Hayır.'' Jongin Kyung Soo'ya bakamıyordu. Onun saydığı nedenler yüzünden bitirmemişti ilişkilerini. Başka nedenler vardı ama Jongin bunu söyleyemiyordu.
''Bana bunları neden yaşatıyorsun o zaman, Jongin?'' diye sordu Kyung Soo, sesini biraz yükseltmişti. Bunun üzerine Jongin Kyung Soo'nun gözlerinin içine baktı.
''Bilmediğin şeyler var, Kyung Soo. Her şeyi bildiğini sanıyorsun ama bildiğin hiçbir şey yok.''
''Anlat o halde. Anlat ki bileyim. Ne sorunun varsa beraber çözüm bulalım.'' Kyung Soo elinin tersiyle gözlerinden akan yaşları sildi. Jongin Kyung Soo'ya baktı. Ne söylemeliydi? Kyung Soo bunu kaldırabilir miydi? Eğer söylerse daha fazla üzülecekti ve o bunu asla istemezdi.
''Seni üzmek bu hayatta istediğim en son şey, Kyung Soo.''
''Söylesen de söylemesen de üzüleceğim, Jongin.''