Clara

50 14 0
                                    


- Nadya, bir dakika buraya yardıma gelebilir misin?
Biraz sonra buraya gelecek olan misafirler için hazırladığımız yiyecekleri taşırken mutlaka yardıma ihtiyacım olacaktı.
- Geldim efendim.
Benimle resmi konuşmasından dolayı yüzüm asılmıştı. Bu muameleye bebekliğimden beri katlanıyordum. Gittiğim okullarda da aile ilişkilerimde de herkes birbirine saygılı ve seviyeli yaklaşıyordu. Böyle ortamlarda hiçbir zaman aradığım "gerçek dostluğu" bulamamıştım. Bir tek dedem vardı bana yakın davranan. Bu yüzden bana "efendim, hanımım" diyenlere pek hazetmezdim. Yine de Nadya' ya kızamazdım. Usulunce gülümseyip cevap verdim.
- Servis tabaklarını içeriye taşımama yardım eder misin ?
Başıyla onaylayıp tabaklarla uğraşmaya başladı. Başlarda yani bu eve ilk geldiği zamanlarda olsa bana bu işi kendisi yapması gerektiğini falan söylerdi. Neyse ki geçen üç yılda gelişme vardı.
Sonunda hepsini bahçedeki masanın üstüne taşıdığımızda Nadya sandalyeleri taşımaya başladı. Bir tane annem, bir tane babam, bir tane dedem ve bir tane de benim için. Evet, gelen misafirler -annem ve babamın tavırları evde ağırladığımız pek tanımadığım soylu misafirleri aratmasada- benim ailemdi. Annem ve babam aynı evde, dedem ayrı bir evde ve son üç yıldır ben de ayrı bir evde yaşıyordum. Ama her yıl benim doğum günümde tüm aile üyeleri toplanıyorlar ve bana birer hediye veriyorlar. Annem ve babamla ilişkimiz bu kadar. Dedem ise yoğun çalıştığı için bunun dışında yılda iki üç kez gelebiliyor ama bu bile beni çok mutlu ediyor. Üzerimdekileri dünden seçmiştik. Beyaz ve şirin bir elbise ve hafif topuklu ayakkabılar. Saçımıda kılçık örgüsü yapmıştık. Kapının önünde beklemeye karar verip ayaaklandım. Çünkü en son görüşmemizde, yani geçen sene, kapıda karşılamamam konusunda sıkı bir azar yemiştim. Yarı yolda kapının çalmasıyla adımlarımı hızlandırdım. Kapıyı açınca karşılaştığım memnuniyetsiz yüzlerine karşı sıcak bir gülümseme yollamaya çalışmamla dedemin "İyiki doğdun günışığım."diyerek bana sarılması bir oldu. "İçeri buyurmaz mısınız?"dedim sevecen olmasını umduğun bir sesle. İlk önce annem çenesini daha da kaldırarak - sanki yapabilirmiş gibi- eve girdi. Bahçeye doğru yürümeye başladığımda beni takip ettiler. Herkes Nadyayla hazırladığımız sofrada yerini aldığında dedem ceketinin cebinden bir zarf çıkartıp gülümseyerek önüme koydu. Açmamı işaret edince ben de gülümseyerek açıp sesli bir şekilde okumaya başladım."Salutis yatılı Özel Eğitim Kurumuna kabul edildiğinizi duyurmaktan mutluluk duyarım. Sadece bizim özenle seçtiğimiz öğrencilerin katılabileceği kurumumuza kayıt işlemleriniz tamamlanmıştır. Eğitim danışmanı bugün kurumumuzun özel aracıyla öğrencimizi almaya gelecektir. Eğitim danışmanı üst sınıflardan deneyimli bir öğrenci olup hem öğrencimize okula kadar eşlik edecek hem de öğrencimize yabancılık çekmemesi için okulu tanıtacaktır. Gündüz sizi kutsasın..." giderek yüzüme yayılan gülümseme bunun dedemden ve Nadyadan ayrılacağım anlamına geldiğini anlamamla yüzümde dondu. Yavaşça önce dedeme sonra Nadyaya baktım. İkisininde onaylar bir ifadeyle bana baktığını görünce sevinçle çığlık atıp dedeme sarıldım. En prestijli okullardan birine kabul edilmiştim. Yeniden başlayabilirdim. Yeni arkadaşlar edinebilirdim. Dedem tepkime güldü. "Birazdan seni almaya gelirler. Ama merak etme. Valizlerini hazırlattım. Yanına almak istediğin bir şey var mı diye son bir kez kontrol et istersen. Koşarak yukarı çıkarken annemin "Koşma demiştim" diyen tehditkar sesini duysamda umrumda değildi. Buradan kurtuluyordum. Artık cici kız Clara yoktu. Odama çıkıp kendimi yatağa attım. Şuan yüzümdeki kocaman gülümsemeyle saatlerce yatabilirdim. Eğerki o tuhaf sesi duymasaydım. "Gündüz seni çağırıyor. Gel ve bize katıl. Yuvana dön." Ürpermiştim. Yatağın üstüne bana cesaret verircesine atlayıp miyavlamaya başlayan Alba'yı okşamaya başladım. Bir an önce buradan gitmeliydim.

GÖKYÜZÜNÜN KIZLARIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin