-ARKADAŞLAR YORUMLARINIZI ESİRGEMEYİN! HA.. BU ARA DA OLAY 2. BÖLÜMDEN SONRA KOPUYOR
1. BÖLÜM
Apartmanın kapısını açtı ve çıktı manav evlerinden bayağı ilerideydi yürümesine devam etti yine burnunda o şeftali kokusuyla. Dalgın ve hayattan bezmiş adımlarını atarken manava geldiğini fark etti, içeriye girdi ve şöyle bir etrafına bakındı şeftalileri görür görmez manava onlardan bir kilo vermesini istedi.
Kafasını kaldırdığında prensi karşısındaydı ;
- Merhaba ben yeni karşı komşunuzum.Adım Koray. Sizi daha önce de görmüştüm. Ama konuşma fırsatım olmadı kusura bakmayın. :)
- Aa..a..a Ahh sorun değil gerçekten.
- Adınızı söylemeyeceksiniz sanırım ? dedi Koray çapkın gülümseyişiyle
- Ah üzgünüm bir an için unuttum. İsmim Derin dedi.
- Koray memnun oldum diyerek elini Derin’e doğru uzattı.
Derin sadece ellerine bakıyordu Koray’ın uzun bakımlı elleri temiz parlak tırnakları. Ve uzun süredir tutmayı istediği eller tam karşısında Koray tutması için ona uzatmıştı. İrkilerek kendine geldi gülümseyerek elini tuttu işte tam o anda kalbine doğru sıcacık çikolata gibi tatlı tatlı bir şeyin aktığını hissetti. Koray ise Derinin gülümsemesini gördüğü an tuhaf bir şekilde mutlu olmuştu.
Tokalaştıktan sonra Koray; - Artık gitmem gerek. Geç oldu tanıştığıma tekrar memnun oldum diyerek arkasını döndü. Derin ise elindeki poşete baktı sadece, şeftali almıştı. Demek ki o da seviyordu şeftaliyi. Manav uzun süredir ikisinin sohbetinin bitmesini bekliyordu. Aralarında girmek istememişti. Nedense manav da sanki aralarında bir şeyin olduğunu hissetmiş bir ifadeyle Derin’e döndü manalı manalı gülümseyerek şeftalileri uzattı;- buyurun hanımefendi dedi. Derin şeftalileri alıp parayı verdikten sonra manavdan çıktı ve markete doğru ilerledi. Koray’dı demek ki ismi. Beyninde Koray’ın adını heceleyerek yürüdü. Acaba o da Derin’in adını heceliyor muydu ? Markete girdi hızlıca alışverişini yapıp kendisini dışarıya attı. Koray’ın ellerini tutmuştu. Sanki elleri hâlâ ellerindeymiş gibi hissediyordu. Ah ne büyük mutluluktu ama. Bulutların üstünde yürümek. Evet..evet çok yakındı güneşli günler. Artık yağmur yağmayacaktı. Derinlerde saklanmayacaktı bu kız, adı gibi. Evine doğru yürürken, hızlı bir şekilde gelen arabanın duramayıp kediye çarptığını gördüğü anda atmıştı çığlığını. İlk kez bu kadar sesliydi. Korkmuştu. Kendi sesinden korkmuştu..Yerde yatan kediyi görünce duraksadı
Karşıdan Koray’ın hızlı ve bitkin adımlarla kediye doğru koştuğunu görünce. uzunca süre onları izledi Koray’ın gözleri dolmuştu ama ağlamadı. O anda anladı kedinin onun kedisi olduğunu şimdi canı daha çok yanıyordu hem kedi için hem de Koray’ın canı yandığı için. Hiç istemezdi onun canının yanmasını. Onun canı yandıkça kat be kat kendisinin de canı yanıyordu. Ne yapsaydı şimdi yanına mı gitse yoksa uzaktan mı izleseydi. Yanına gidecek cesaret bulmadı... Uzaktan izledi Koray yerden kalkıp eve gidene kadar izledi. Gözlerinde ki şefkati izledi. Bıraksalardı ölene kadar onu izleyebilirdi. Onu izlerken sanki Cennetteymiş gibi hissediyordu. Evet, evet aynen öyle Cennetteymiş hissi veriyordu yüzü. Sanki onu görünce yollar pamuk şeker gibi oluyordu. Sağlam basamıyordu yere, uçup yanına gitmek istiyordu. Yanına gidip her şeyi öğrenmek istiyordu en sevdiği yemekten en çok hoşlandığı giysisi, ayakkabısı, her şey ama her şeyini. Hatta unutmamak için not bile alabilirdi. Gerçi nasıl unutur onun dediklerini manavda ki konuşmalarını bile unutmamak için zihninde tekrar, tekrar canlandırıyordu. Canlandırdıkça yine o taze şeftali kokusu burnunun ucunda beliriyordu. Hayat keşke hayallerimde ki kadar masum olsa dedi, arkasından bakarken.. Koray evine vardığında ise köşedeki tekli koltuğa oturup acısını unutmaya çalışırken Derin geldi birden bire aklına , yanında olmasını isterdi. Ah bir bilseydi o da bunu ne çok istiyordu, bilemezdi nereden bilecekti ki ? Daha 1 haftadır ismen tanıdığı sadece 1 kere gördüğü bir kızdı sadece. Ama nasıl olurda bir kere konuştuğu bir kız onun üzerinde bu kadar etki bırakabildi. Koray zengin bir çocuktu aynı zamanda da çalışkan. Ama her gününü başka bir kızla geçirmeyi de ihmal etmezdi. Çok çapkın birisi olmasına rağmen bir ay kadar uzun bir süredir hiçbir kızla görüşmemiş gece dışarıya bile çıkmamıştı. Kızlar onun zayıf noktası olmasına rağmen Derin çok farklıydı. Bir kıza kolay kolay bağlanmazdı. Hatta şimdiye kadar 1 haftadan uzun süre bir kızla çıkmamıştı bile..Koray en azından hiçbir kızı eve geldiğinde düşünmezdi aklına bile gelmezdi ama onu düşünüyordu. Hatta bir yerlerde tekrar karşısına çıkmasını bile istiyor denebilirdi. Derinin de ona karşı hisleri olduğunu bilseydi belki eskisi gibi atik davranabilirdi. Ya da davranamazdı çünkü Derin’in karşısında eskiden olmayan bir şey oluyordu. Kalbi olağan dışında fazla çarpıyordu ve birde nefes alışında bir sıkıntı meydana geliyordu bunlara bir isim vermek zor tabi. Belki de üşütmüştür bir doktora görünmesi gerekiyordur.. Ama terzi kendi söküğünü nasıl diksin ? Demiştim ya Koray zeki bir çocuk o aslında bir doktor.. Kalp atışlarının hızlanmasının, nefes darlığı çekmesinin ve midesinde kelebekler uçuşmasının ne anlama geldiğini anlamayan bir doktor. Koray sana güzel bir haberim var şeftali kokusu çok yakında..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BEYAZ HÜZÜN
RomanceMavi gözlerini üstüme dikmiş çapkın gülümseyişiyle birlikte bana bakıyordu... Ellerimi tutmuştu, kalbini hissettim. Beyaz bir sabahın hüzünle biteceğini kim bilebilirdi ki ? Derin deniz mavisi ne zaman mutlu olacağız ?