3. ÇIĞLIKLAR

27 2 1
                                    

Arkadaşlar uzun süredir yazamıyorum, üzgünüm. Ama dedem yoğun bakımda ve her gün anneannemin yanına gidiyoruz. Yazmaya fırsatım olmadı. Benim için dua edin lütfen. Vote vermeyi ve yorum bırakmayı unutmayın. Bundan sonra bölümler daha çabuk gelecek.

💎💎💎💎💎💎💎💎💎💎💎💎💎💎

3. BÖLÜM

Arya SAKLI

Gözlerimi açmaya çalışmadan önce duyduğum ses bir o kadar tanıdık, bir o kadar da tanıdık değildi.

"Arya." İnce ve naif sesi duyduğumda içimde heyecan belirtisi yoktu. Daha çok nefret ve tiksinti vardı.

"Hemşire! O uyanıyor." diye bağırdığında koridordan gelen bir kaç çift ayak sesi duydum.

Ve sonunda gözlerimi tamamen açabilmiştim. İşte kanlı, canlı karşımda duruyor. Dedem. Fotoğraflardakinden daha yaşlı ama buna rağmen çok dinç duruyordu. Ama bu işte bir terslik vardı. Dedem ben doğmadan ölmüştü. Annemlerin anlattıkları yüzünden ondan nefret ediyordum. Annem bana hamileyken ona işkence etmiş. Annemin ailelerine uygun olmadığını düşünmüş. Evliliklerine karşı çıkmış, her seferinde annemi ve ailesini aşağılayıcı, alçakça sözler söylemiş. Ben annemin karnında henüz bir fetüsken annemi merdivenlerden itmiş. Gerçi anneme bunun bir kaza olduğunu söylemiş ama annem onun gözlerindeki hainliği gördüğünü söyler hep. Odaklandığım tek şey ölen dedemin mavi gözleriydi. Ölen diyorum çünkü inanmak istemiyorum. Ne kadar kötü bir insan olsa da babam bizi yılda bir kez dedemin mezarına dua etmek için götürürdü.

"Arya hanım, iyi misiniz?" diyen ufak çaplarda duran ve yaka kartında Nalan yazan doktorun sorusunu es geçerek dedemin suratına bakmaya devam ettim.

"Bana ne oldu?" diye ifadesiz bir sesle sordum.

"Bir bayılma geçirdiniz. Bu sıcaklar..." Dedi ve ufak bir kahkaha attı doktor.

"Beni buraya kim getirdi?" diye zarif doktora dönüp sordum. Uyandığımdan beri ilk defa dedemin yüzünden gözlerimi ayırıp doktoru iyice incelemiştim. Ufak tefekti ama güzel bir bayandı. Ayrıca giyinmeyi de biliyordu. Kırmızı bir kaprinin üzerine siyah bir lacoste giymişti.

"Dedeniz Tarık bey getirdi."

"Ah." Ben Uras'ın olabileceğini düşünmüştüm. Sonuçta beni tanımadığı birine emanet edemezdi. Değil mi?

"Sana bu hakkı kim verdi? Hem sen kim oluyorsun da yıllardır yokken bir anda karşıma çıkıyorsun?" diye bir hışımla sordum ve doğruldum.

Doktor her gün böyle şeyler olmasına alışıkmış gibi "Sanırım bu özel bir mesele. Eğer iyiyseniz çıkışınızı yapabilirsiniz Arya hanım. dedi bana gülümseyerek ve Tarık beye dönerek "İyi günler beyefendi." dedi.

Ben kadına teşekkür ederken, Tarık bey başıyla selamladı.

Bir hışımla odadan çıkmak için hareketlendim. Çantamı, kırmızı deriden yapılma koltuktan almak için uzanmamla, koluma birinin yapışması bir oldu.

"Beni görmezden mi geleceksin?" diye alaylı bir ses duydum aynı saniyelerde.

Kolumu çektim ve bağırdım. "Sen kimsin de seni tanıyacakmışım?"

"Dedenim."

"Ah, cidden mi? Tanıştığıma memnun oldum." dedim alayla ve kapıya doğru yürüdüm. Bir kaç saniye durdum ve düşündüm. Bu kadar mı yani? Yıllarca aileme eziyet çektiren bu adamı görmezden gelerek, gidecek miydim buradan? Ailemin cenazesine bile gelmemiş bu vicansız adama çok daha ağırları gerekiyordu. Ama söyleyeceği cümlelerden daha ağırı yoktu sanırım. Ben hiçbir zaman dede, büyükanne ne demek bilmedim. Annemin babası ben doğduğumda Almanya'daydı ve daha onu göremeden trafik kazasında vefat etti. Babamın annesi, babamın küçük kardeşi Selim amcamı doğururken vefat etmişti. Bir tek anneannem vardı. Onu da sıklıkla görmezdim zaten. Şimdi bu adam hayatıma öylece giremezdi. Ve biliyordum onu görmezden gelmek ona değil bana işkenceydi.

Parıldayan KaranlıkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin