~
16 Haziran 2005
"Benimle dalga geçmeyi bırak,Aria !"
"Üzgünüm,Jack."
"Gerçekten öyle mi görünüyor ?"
"Bana kızacak mısın ?"
"Hayır."
"Evet,yakından bakınca çakma sarışın gibi görünüyorsun..."
Ben kahkaha atarken,kafamı Jack'in omzuna yasladım. Jack'te sonunda ciddiyeti bıraktı ve güldü.
"Senin saçlarını seviyorum. Rengi hoşuma gidiyor."
"Teşekkür ederim,çok tatlısın."
Dedim ve ona yaklaşıp yanağına küçük bir öpücük kondurdum. Utandığını belli etmek istemiyordu ama kızaran yanakları onu çoktan ele vermişti.
~
21 Temmuz 2014
"Bende seni özledim,Gilinsky."
Dedim ve iç çektim. Telefonun diğer ucundanda aynı ses duyulunca kendi kendime sırıttım.
"Aria 2 yıldır Los Angeles'tasın. Lütfen gel artık."
"Bilmiyorum,Jack."
"Ne demek bilmiyorum ?"
"Sanırım önümüzdeki yaz gelebilirim."
"Yani 1 yıl sonra..."
"Jack-"
"Üzgünüm diyeceksin,değil mi ?"
"Gerçekten üzgünüm."
O sırada arkadan zil sesi duyuldu.
"Mhm,sanırım Johnson geldi. Seni sonra ararım Aria."
"Tamam,Gilinsky."
Telefonu kapattım ve arabanın yan koltuğuna attım. Gilinsky'e süpriz yapacaktım,şuan New York'ta onun evine doğru gidiyordum. Ona yalan söylemeyi hiç sevmiyorum ama eminim ki beni görünce çok sevinecek. Nedense 'Johnson' dediği zaman garip bir his oluştu içimde. Eğer Jack'in benim çocukluk aşkım olduğunu düşünüyorsanız,yanılıyorsunuz.
Onları görmeyeli 2 yıl oldu. Gilinsky ile hep konuştuk. Her gün,her gece... Asla ondan kopmadım. Peki ya 'Jack Johnson' huh,ayda bir mesaj atıyor. Asla aramaz,asla hayatımın nasıl olduğumu sormaz. Jack beni önemsemezdi. Ben 8 yaşındayken beni bir yere götürmüştü,ormanlık bir yerdi. Ona 'çakma sarışın' gibi göründüğünü söylemiştim ve bana kızmıştı. Ama sonra bana 'senin saçlarını seviyorum' demişti.
O zaman çok yakındık. Aramızda bir yaş vardı ama biz her zaman yakındık. Bazen Gilinsky'den bile yakın olurduk ama 15 yaşımda Los Angeles'a taşınmak zorunda kaldık ve işler değişti. Benim sarı civcivim artık beni aramaz oldu. Yanlış anlamayın onunla konuşmuyor değilim,dediğim gibi ara sıra mesaj atar. Aramız bozuk değil sadece biraz uzağız. Bunu mesafelere bağlamak istiyorum ama eğer mesafe ile ilgili olsaydı,Gilinsky'de beni aramazdı.
Yine de ona kızgın kalamam. Her zaman yanımdaydı,beni herkesten korurdu,her zaman beni güldürecek bir şeyler bulurdu. Gerçekten komikti,sanırım bu yüzden ünlü bir Viner'dı.
Arabamı park ettim ve telefonum ile çantamı alıp aşağı indim. Bagajdan bavulumu aldım ve arabayı kilitleyip,karşımda ki iki katlı eve doğru yürümeye başladım. Bahçeye girdiğim zaman burasının hala aynı olduğunu anladım. Anılar gözümün önünden hızla geçince,başımı iki yana salladım ve onları aklımdan çıkardım. Kapının önünde durdum ve bavulumu yere bıraktım. Yüz ifadeni merak ediyorum Gilinsky ! Kapıyı çaldım ve beklemeye başladım. Bir kaç saniye sonra ayak sesleri duyuldu ve kapı açıldı. Karşımda uzun boylu,esmer ve kesinlikle yakışıklı bir Gilinsky vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Unbreakable
FanfictionBulunduğumuz salonun kapısından içeri girdiğinde kalbimin hızla çarptığını hissettim. Elini saçlarının arasına daldırdı ve bize yaklaştı. Göz göze gelmemek için verdiğim savaş görülmeye değerdi. Oturduğumuz koltuğun tam önünde durdu. Kafamı ona doğr...