Kıpırdamadan yatmaya devam ettim ama Jack beni kucakladı ve odama götürdü. Dün gece ki gibi yatağa bıraktı ve odadan çıktı. Jack odadan çıkınca yataktan kalktım ve banyoya girip,kapıyı kapattım. Neden yapmıştı ki bunu ? Neden beni öptü ? Tanrım ! Ne oluyor ?
Elimi yüzümü yıkadım ve makyajımı yeniden yaptım. Ardından odama geri döndüm ve dolabımdan siyah bir tayt ve bol beyaz bir t-shirt alıp üstüme geçirdim. Siyah Vans'lerimi giydim ve yatağın üstünde duran telefonumu alıp,odadan çıktım. Televizyonun sesi dışında başka bir şey duyulmuyordu. Sanırım televizyon izliyordu,oturma odasına gittim. Beni öptüğünde uyanık olduğumu söylemeyecektim,bilmediğimi zannetmesi daha iyiydi. Salona girdiğimde koltukta uyuyan bir Jack Johnson ile karşılaştım. Onu uyandırmak istemiyordum,o yüzden masanın üzerinde duran arabamın anahtarlarını aldım. Ardından sessizce evden çıktım.
Hızlı adımlar ile arabama bindim ve Johnson ile her zaman takıldığımız parka gittim. Arabayla gittiğim için 10 dakika kadar sürmüştü. Arabamı park edip,kilitledikten sonra parka doğru yürüdüm ve bir banka oturdum. Düşünmem gerekiyordu,kesinlikle düşünmem gerekiyordu.
~
13 Eylül 2012
"Burayı seviyorum."
"Evet,sessiz ve sakin bir park."
"Gilinsky,buraya gelmeyerek fazla şey kaçırıyor."
"Kesinlikle."
Jack kolunu omzuna attı ve beni kendine çekti.
"Ne yapıyorsun ?"
"Saçlarının kokusunu seviyorum."
Burnunu saçlarıma dayadı ve konuşmaya devam etti.
"Çilek gibi kokuyor."
"Ben de senin kokunu seviyorum."
Kıkırdadı.
"Nasıl kokuyorum ?"
"Yeni aldığın parfüm sayesinde daha erkeksi diyelim."
"Yeni parfüm almadım,bu Jack'in parfümü."
"Kesinlikle bu parfümü ondan almam gerek."
"Gerçekten güzel mi korkuyor ?"
"Evet,hoşuma gitti."
"O zaman..."
Dedi ve beni kendini daha çok bastırıp,konuşmaya devam etti.
"Beni istediğin kadar koklayabilirsin."
Bu sefer ikimizde gülmeye başladık.
~
Ugh,bu parkta çok fazla anımız vardı. Unutmak istemediğim,bütün mükemmel anılarım burada Gilinsky ve Johnson ile geçmişti. Beni bu düşüncelerden kurtaran tanıdık bir ses oldu.
"Aria ? Geri mi döndün ?"
Kafamı sesin geldiği yöne çevirdim.
"Zack ?"
"İnanamıyorum ! Gerçekten dönmüşsün."
"Evet."
Yanıma oturdu ve gözlerimin içine baktı.
"Seni görmeyeli uzun zaman oldu."
"Evet."
"Kötü bir şekilde veda etmiştim."

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Unbreakable
Fiksi PenggemarBulunduğumuz salonun kapısından içeri girdiğinde kalbimin hızla çarptığını hissettim. Elini saçlarının arasına daldırdı ve bize yaklaştı. Göz göze gelmemek için verdiğim savaş görülmeye değerdi. Oturduğumuz koltuğun tam önünde durdu. Kafamı ona doğr...