1.Bölüm-Sıradan

1K 19 10
                                    

“Hayatta her istediğimiz hemen olmaz. Kimi zaman isteğin gerçekleşsin diye dua etmekten, Allah’tan rahmet dilemekten yorulmaz, gocunmaz, bıkmaz… Kimi zamansa isteğin hemen gerçekleştiği an sevinçten havalara uçar, bir kuş misali kanat çırparsın. Ve böyle zamanlarda da sabır en üçlü silahtır.”

  Bugüne ait son satırımı yazdıktan sonra kalemimin kapağını kapatıp benim için âdeta bir dost olan kompozisyon defterimin arasına koyup defteri gizli çekmeceme yerleştirdim. Ah ! Neden kompozisyon defteri dediğinizi duyar gibiyim. Genelde benim yaşlarımdaki kızlar günlük tutar, dertlerini, sırlarını günlüğüne paylaşır ama ben bir edebiyat aşığı olarak kompozisyon yazar, beğendiğim şairlerin şiirlerini defterime yazar ve önemli sözleri defterime kaydederim. Bunları yaparken de kendimi olabileceğim kadar özgür olur, gökyüzündeki kanat çırpan tek kuş, denizin ortasında yüzen tek balık ben olurum âdeta. Küçüklüğümden beri kitap okumaya, yazı yazmaya bayılan biri olarak aslında hiç şaşırtıcı bir durum değil. Kitap demişken yatmadan önce okumam gereken kitabımı da okuduğumu göre kendimi uykunun kollarına bırakmamak için hiçbir neden yok mâlum yarın okul var.

SABAH

  Alarmı kurduğum için Arel’in her sabah beni uyandırma çabalarına gerek kalmadan kalktım. Elimi yüzümü yıkayıp, hemen ılık bir duş aldım. Saatin daha yediyi on geçe olduğunu görünce içim rahatlamadı değil doğrusu çünkü otoriter annemin kurallarına göre saat yedi buçukta herkes kahvaltı masasında olmalıymış. Kapımı afedersiniz ama hayvan gibi çalan Arel’e

 “Ben uyandım. Sorun yok. Aşağıya in bende birazdan geleceğim.” seslendim.

 Arel demişken kendimden bahsedeyim size biraz. Ben Arya Demir on sekiz  yaşındayım ve bu sene okuldaki son senem. Demir Holdingin sahibi Önder Demir ve ünlü mimar Asude Demir’in biricik kızlarıyım. Benden iki yaş büyük yakışıklı ama gıcık abim Ayaz ve benden iki yaş küçük o da yakışıklı ama kıskanç olan kardeşim Arel’le birlikte beş kişilik birbirine çok düşkün çekirdek aileyiz. Neyse şimdilik bunları geçelim. Annemin tabirine göre okuduğumuz okul gibi formaları da mükemmelmiş (!). Çünkü Işık Koleji’nde okumak ayrıcalıkmış. Krem renginde şort eteğim dizimin bir karış yukarısında ve üstümde de okulun armasının bulunduğu beyaz lakost, siyah ince çorabım ve  at kuyruğu yaptığım saçlarımla hiç de fena gözükmüyordum aslında hafif bir rimel de sürdüm mü işte tamamım. Saatime baktığımda oyalanmaktan kahvaltıya beş dakika geç kaldığımı fark etmemle dün geceden hazırladığım çantamı alıp koşturarak aşağıya inmem bir oldu. Herkese günaydın diyip masaya oturduğumda acaba ilk kim laf edecek diye düşünmemle sevgili abiciğim (!) Ayaz’dan geldi.

“Ooo Prenses Arya masamıza teşrif edebildi.” Hayır anlamıyorum çocuk benden geç uyanıyor ama benden erken masaya geliyor cidden ironik.

“Uğraşmayın prensesimle benim hem size ne dönün kahvaltınıza Ayaz Bey.” İşte kurtarıcım biricik babam.

“Tamam baba ya ben zaten yokum beni de zaten yanlışlıkla yapmışsınız siz devam edin öyle sağ olun ya.” Evet doğru tahmin bu da Arel ya da kıskanç Arel.

“Kesin zevzekliği ! Eğer biraz daha konuşmaya devam ederseniz hepiniz aç kalacaksınız.” Otoriter demiştim değil mi yanına bir de diktatörü de eklesenize okuyun şimdi evet kesinlikle Asude Demir’den başkası değil. Tabağımda kalan birkaç parça peyniri de yedikten sonra masadan kalktım.

“Ah tamam benim için tartışmayın ben okula gidiyorum Arel hazırsan çıkalım. Baba, evet Osman amca bizi okula bırakır. Biliyorum Arel ağzındaki bitmedi ama arabada bitirirsin. Tamam abi çıkışta almaya gelirsin. Anladım anne kendime dikkat edicem ve emin ol çok doydum. Şimdi gidebilir miyiz ?” 

Arkamda ağzı açık kalmış dört insan bırakıp kapıya doğru çıkarken seslenmeyi unutmadım

 “Kapatın ağızlarınızı sinek kaçıcak.”

 Beyaz konverslerimi giyip çantamı aldım ve arabaya bindim çok geçmeden yanıma Arel de geldi ve okula doğru yola çıktık. Anlayacağınız benim sıradan hayatımın bir sabah macerası böyle. Ben de isterdim hafiften macera yaşasak, beni kapımın önünden alan okula götüren bir sevgilim olsa. Olmayacak duaya amin denmez sonuçta. Gereksiz düşünceleri bir kenara bırakıp telefonumdan 5 Seconds Of Summer’dan Amnesia ‘yı dinlerken yolu izlemeye başladım.

SONSUZ MUTLULUKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin