4.Bölüm-"O"

135 9 1
                                    

Merhaba arkadaşlar :) Yaklaşık bir haftadır bölüm yayınlayamıyorum. Evde bir telaş var, yeni mobilyalarımız geldi odalarımıza onlarla uğraşırken bilgisayarın başına oturamadım doğru düzgün ve düğünler Arnavutlarda bitmez diyorum gene düğünümüz vardı yorucu bir hafta geçirdim kusura bakmayanız. Sizleri çok öpüyorum :) İyi okumalar diliyorum :) Multimedyada bizim “4 Kafadar” ya da siz ne demek isterseniz onlara :) Video kısmımızda da Lana Del Rey'den Dark Paradise..bölümle de dinleyebilirsiniz, tercih sizin :) 

 

Son yarım saattir çözemediğim soru üzerinde fikirler yürütüyorum. Nasıl fikirler derseniz ‘Soruyu hazırlayan kişi neden bu kadar zor yapmak zorundaydı ?’ gibi gibi… Ben böyle düşüne dururken beni fikirlerimden ayıran şey annemin odaya girmesi oldu.

“Aryacım, kızım. Hadi yemek hazır sofraya gel.”

“Peki, annecim ama şu soruyu bir çözsem kafam patladı resmen o kadar zor ki..”

“Güzel kızım biliyorum istediğin bölümü kazanmak için çok çalışıyorsun, emek harcıyorsun seni bu konuda takdir ediyorum ve seninle gurur duyuyorum ama bazen kendine de hiç dikkat etmiyorsun. Arkadaşlarım YGS-LYS’ye hazırlanan çocukları için çok stresten çok kilo alıyor derken bense senin bu iştahsızlığına üzülüyorum. Bir gün bir yerlerde düşüp bayılacaksın diye o kadar çok korkuyorum ki..”

“Annem benim, kraliçem.. Üzülme sen hem abim de böyle değil miydi ? Hatta bir ara kasları da yok olacak diye daha çok yemeğe başlamıştı. Sen merak etme, hele ben bir diş hekimliğini kazanayım da ondan sonra birazcık kilo alırım.”

“Bak hâlâla birazcık diyor. Ay, ne yapacağım ben bu kızla. Abisi kaslarına bir şey olacak diye korkar, düzenli yemek yer, kardeşi fırlama bir velet..Allah’ım neydi günahım ?”

“Tamam annecim sen yeterki kızma. O zaman hadi birlikte aşağıya inelim demi.”

“Düş önüme küçük hanım böyle yola gelirsiniz işte.” Annem diye demiyorum çok zeki kadındır. Ee boşuna üniversiteyi birincilikle bitirmemiş. Aşağıya indiğimizde masanın en başında babam, sağında abim, abimin yanında Arel oturuyordu ben de abimin karşısında geçtim ve annem de masanın öbür ucundaki başa. Sessiz sedasız yemeklerimizi yemeğe başladık. Sessizliğimizi ilk bozan kişi babam oldu.

“Eee..Ayaz, Arya ve Arel söyleyin bakalım gününüz nasıl geçti ?”

“Hep aynı baba, nasıl olmasını bekliyorsun ki..” Tabi bunu üçümüz hep bir ağızdan dedik..Ama bugün okulun popülerr çocuğu Burkay’la olan olayımı anlatmamı beklemiyorsunuz değil mi ? Ben de öyle tahmin etmiştim. Herkes yemeğini yemeğe devam etti ama benim hiç iştahım yoktu, aslında annem haklı hiçbir şey yiyesim gelmiyor ama yemek zorundayım zaten vücut direncim zayıf..

“Önder ve çocuklar, bugün beni Elçin aradı ve en yakın zamanda New York’taki işlerini düzene sokup bir iki haftalığına bizimle kalmaya gelecekmiş.”

“Yehuu ! Teyzem benim ne de çok özledim onu.” Arel küçüklükten beri Elçin teyzeme bayılırdı demek ki büyüdükçe de durum değişmemiş. Bizim teyzemle aramızdaki ilişki sıkı fıkı değildi ama Arel teyzeme anneme anlatmadığı şeyleri bile anlatırdı.

Yemeğini bitiren salona doğru ilerleyip kendini kanepeye attı.  Ben de onların arasında katılmayı düşünüyordum ki

“Arya’cım kızım, bugün keyif kahvemi sen yapabilir misin babacım ? Kızımın ellerinden kahvemi içmeleyeli uzun bir süre olmuş da.”

SONSUZ MUTLULUKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin