-3-

495 27 5
                                    

*Düzenlendi.

Potansiyel bir aptal olan benim zaten kendi kendime de yeterince rezil olabilidiğimi ve bunun icin uğraşmasına gerek olmadığını anlatmaya çalışabilirdim. Hatta ayaklarına kapanıp bunu yapmaması için yalvarabilirdim. Ancak beynim dudaklarıma konuşmam için emir veremedi -biz buna heyecandan tutulmak diyoruz- ve saf saf ona bakmakla yetindim. Karşımdaki mavi gözlü, havalı, alaycı gülümsemesini takınmış fazla yakışıklı çocuğu izledim ve mavi gozlerinin icinde kaç farklı tablo gizli olabileceğini düşündüm. Saçmaladığımın farkındayım. Ama şu an içinde bulunduğum durumda sağlıklı düşünmemi kimse bekleyemez ki ben zaten sağlıklı bir insan değilim. Karşımda ki çocuğun filmlerden çıkmış gibi olan cümlelerinin ve görünüşünün dikkatimi dağıtmasına izin vermemeye çalıştım. Muhtemelen her okuldaki zorbalardan biriydi ve yeni avını ararken karşısına çıkmıştım. "Ben ba-başkasına sorarım." Kekeleme ahmak. O sadece çok film izleyen bir zavallı. Sözcüklerim üzerine dudaklarından dökülen o minik kahkahaya şahit oldum ve kalbimin bu kahkahayla parçalana bileceğini düşündüm."Sakin ol Nefes... sadece her liseye yeni başlamış öğrenci gibi seninde lisedeki o kötü çocuğu arayıp aramadığını öğrenmeye çalışıyordum..." dedi ve yaklaşıp alayla fısıldadı. " ve sana bir sır vereyim. O çocuk sadece bir efsane.."  bana yakınlığından dolayı afalladığımda kıvırcık saçlı olan bunu yanlış yorumlayıp "kızın hayallerini yıktın Gece. Senin o çocuk olduğunu sanmıştı." Dedi gülerek. "A-aslında sadece çok film i-izleyen bir gerzek olduğunu düşünmüştüm..'' dedim. Bu cümleyi kurana kadar çok uğraştım o yüzden şimdi bu cümleden pişman olmayacağım... Gece şaşkınlıkla kaşlarını kaldırdı ama gözlerindeki o çocuksu parıltı ve yamuk gülüşündeki alaycılık sinirlenmediğinin kanıtıydı. Yani umarım öyleydi... Benim gözlerimde o parıltının hiçbir zaman varolmadığını düşündüm. Ben hep donuk bakışlı yalan gülücüklere sahip kız olmuştum. Gece'nin " Film izlemeyi severim tabi ama o aşk hikayeleri tarzım değil. Gerzek kısmını da duymamış gibi davranacağım." Demesiyle düşüncelerimden sıyrıldım ve 32 diş sırıtan suratına baktım. Elimde olmadan onun bu sevimli haline tebessüm ederken buldum kendimi. Her yerindeki dövmeler ve kulağındaki tünel dedikleri o koca deliğe rağmen nasıl bu kadar sevimli görünebilirdi ki gözüme... tehlikeli gözükmesi gerekmez mi, yanılıyor muyum?

Gece ince uzun parmaklarını gözümün önünde hareket ettirip bana " hey? orda mısın??" diyene kadar onu izleyip aptal aptal gülümsediğimin farkında değildim. Kesinlikle bir embesil olduğunu düşünüyor. "E-evet buradayım.." dedim. Tebessüm edip "Pekala o zaman sınıfına götüreyim diyeceğim ama..." derken arkadaşları bizi dinlemeyi bırakıp kendi aralarında konuşmaya başlamışlardı bile. Bir aptal olabilirim ama ben bile aynı ortamda bulunduğum insanlara kendimi tanıtacak kadar aklı başındaydım. Beni küçümsediklerini farkındayım ama isimlerini bilebilseydim eğer kendimi daha az ezik hissedebilirdim. Belki de amaçları ezik olduğunu hatırlatmaktır zeki şey (!). "...yani o yüzden sen direk soldaki merdivenlerden yukarı çıkarsan sınıfını karşında görebilirsin." Dedi Gece. " N-ne aynı sınıfta değil miydik?" dedim yarısını kaçırdığım cümlesini anlamaya çalışarak.. " Nefes?! Sen beni dinlemiyor musun? Az önce sana seninle dalga geçtiğimi anlatmadım mı ben?! Biz aynı sınıfta değiliz ben senin bir üst sınıfındayım... O yüzden sınıfına tek başına gitsen diyorum... Benim şimdi başlayacak bir yüzme antrenmanım var, seninle uğraşabileceğimi sanmıyorum..." dedi ve arkadaşlarının konuşmasına katıldı. Bu grubun en iyi niyetlisi de bu kadar oluyordu demek. İlk günden iletişim kurmamam gereken grubu tespit ettiğim için kendimi tebrik edip. İletişim kurmamam gereken grupla iletişim kurduğum için de kendime küfrettim. Dengesiz olmakla beni suçlayamazsınız size en başında ne kadar geri zekâlı olduğumu söylemiştim. Sakince ve dikkat çekmemeye çalışarak sol tarafımdaki merdivenlere ilerledim. Çıktığımda karşımdaki sınıfı görünce tuttuğum nefesimi dışarı verdim. Sonunda daha fazla rezil olmadan sınıfa girdim ve arkadaki boş sırayı gözüme kestirip cam kenarındaki tarafa yerleştim. Kulaklıklarımı takıp şarkılarım arasında gezindim. Şarkı isimlerini okumayı beceremeyip Guns n roses albümlerinden birini açtım ve kafamı sıraya gömdüm. Kolumun hafifçe dürtülmesiyle kafamı kaldırdığımda üçüncü şarkıya geçmiştim. Koyu hardal sarısı saçları ve sarıya kaçan ela gözleri ile bana bir şeyler söyleyen kıza baktım. İnce şekilli dudakları hareket ediyordu ama ben müzik sesi dışında hiçbir şey duyamıyordum. Kulağını çıkar ileri zeka(!). Ah tabi kulaklık. Kulaklığımı kulağımdan çekip kıza döndüm. "A-affedersin... Duyamadım da t-tekrar eder misin?" dedim kulaklığımı göstererek ."Tabi ya kulaklık... Üzgünüm benim hatam. Ben Ceren. Demiştim ki merhaba ve yanına oturabilir miyim?" önüme düşen inatçı saç tutamını iterek cevap verdim. "B-ben Nefes. M-merhaba ve evet tabi o-otur lütfen." Kekemeleyip  aptalca davrandım ancak o yüzünü buruşturup benden uzaklaşmak yerine yanıma oturup bana bir gülümseme gönderdi.


DİSLEKSİ OLMAKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin