gözleri şokla açılan genç çocuk, hemen öylece uzanan bedenin yanına koştuğunda boğazında oturan yumru canını acıtmaya başlamıştı.
"N-nana!" diye seslenip sarstı ama herhangi bir hareket yoktu. içeriden gelen görevlilerden biri ambulans çağırırken diğerleri de durmuş şok içerisinde izliyorlardı.
Jeno bağırarak ağlıyor, biricik Nana'sına uyanması için sesleniyordu. ancak bakmaya doyamadığı kahverengi gözler göz kapakları ve kirpikleriyle örtülmüş, açılmıyordu.
—
odaya giren doktor birkaç dakika sonra dışarı çıkmış, stresten vesaire bayılmış olabileceğini, önemli bir şey olmadığını söyleyip oradan ayrılmıştı.
Jeno rahat bir nefes alıp kapısı aralık kalan odaya girdi ve yatakta uzanan bedene baktı. bağladıkları serumun da etkisiyle mayışmış bir şekilde öylece uzanıyordu. yüzü çökmüş, teni her zamankinden daha beyazdı.
"iyi misin?" diye mırıldandı yavaşça. ses gelmemişti, başını sallamayı tercih etmişti çocuk.
Jeno ilerleyip hemen yanındaki koyu kahverengi, deri koltuğa oturdu. kemikli parmakları kendi parmaklarıyla sararken titrek bir nefes verdi. saatler önce hissettiği öfkeden eder yok gibiydi o an, korkuyordu sadece.
"beni çok korkuttun Nana, bir daha öylece bayılma sakın."
yatakta uzanan bitkin beden, belli belirsiz gülümsedi. sessizlik çöktü içeriye, ve çıkış saatleri gelene kadar da devam etti.
—
Jaemin'in ani baygınlığının üzerinden henüz dört gün kadar geçmişti. Jeno evde otururken aniden kapı çalmış ve sevdiği çoçuk, hayran olduğu kokusuyla beraber içeri dalmıştı.
kapıyı kapatırken bahçe kapısında duran araç gencin gözüne çarpmış ancak bir anlam veremeyip görmezden gelmişti.salona girdiğinde, bu sefer Jae'nin sırtındaki dolu çantaya çarpmıştı gözleri ama konuşamadan o söze girmişti bile.
"gidiyorum."
Jeno aniden duyduğu şeyin ağırlığıyla donup kalmış, ardından gülümseyip gözlerini kırpıştırmıştı.
"n-ne?"
"duydun işte, gidiyorum."
dev bir kahkaha siyah saçlı çocuğun dudakları arasından süzülürken Jaemin ifadesiz bir şekilde izlemişti.
"şaka falan mı yapıyorsun?"
cevap gelmedi. birkaç gün önce hissettiği öfke derinlerde bir yerde tekrar baş gösterirken Jeno sakince başını salladı, dolan gözlerini zemine dikti ve usulca mırıldandı:
"siktir git. ve bir daha sakın karşıma çıkma Na Jaemin."
——————
birkaç duyuru yapacağım :<
ilk olarak, 'bölüm 40' final arkadaşlar 😪
ikinci olarak, bundan sonraki bölümlerde texting yok, hepsi böyle 'story' olacak yani
üçüncüsü ise özür dilemek istediğim bir konu. finali belirleyip üç kısıma ayırdığım için bölümler kısa olacak.
ama yapacak bir şey yok, olacaklara odaklanalım biz
beğenmeyen okumaz zaten :d