İyi okumalar dilerim.
Not: İlk kısımdaki eğik paragraflar geçmişten bahsediyor. Kafanız karışmasın.
+ + +
Fazla işlek olmayan bir caddenin köşesine açılmış bar, sokağın kesişim noktasına olmasına rağmen dikkat çekmiyordu. Bakımlı olmayan kapısının her hareket edişinde gıcırdaması ve tozlanmış camların arkasına sığınmış insanların usul sessizlikleriyle kıyıda köşeye kalmaya mahkum edilmişti.
Takım elbisesinin getirdiği bunaltıya rağmen üzerinden çıkarmaksızın doğrudan bu bara gelmiş genç adam ise bulunduğu mekanın ne kadar berbat bir halde olduğunu düşünmüyordu. Sebastian oturduğu bar sandalyesinden sarkıttığı ayağını hafifçe silkelediğinde elinde tuttuğu viski dolu bardağı salladı. İçkinin kokusu burnunu doldururken hiçbir şeyin gerçekten umrunda olduğunu zannetmiyordu.
"Bunları bıraktığını zannediyordum!" diyerek üzerine fırlattı. Sebastian parmaklarına düşen pakete baktı, plastik poşet içerisindeki uyuşturucuyu izledi birkaç dakika boyunca. Oysaki Alysa'nın üzerine fırlattığı bu poşet ona ait değilken karşısındaki kadın dinlemeksizin esip gürlemeye devam ediyordu. "Her şey, bütün çabalar boşuna mıydı?"
Sebastian elini yüzüne götürdüğünde gözlerini kapattı. Yaşadıkları kavga ona ağır geliyordu çünkü işittiği sözler hafife alınacak türden değildi. Parmaklarıyla burun kemiğini tuttu ve yavaşça ovaladı. Barda duyulan kısık sesli müzik kulaklarına uğruyor fakat gerçek anlamda kendisini adama hissettiremiyordu.
"Alysa... bu-" Alysa onun suratına ceketi fırlattığında gözleri dolu dolu olmak üzereydi fakat kadın hala direniyor ve bağırmaya devam ediyordu. "Bana söz vermiştin Sebastian! Lanet olsun, bütün bu pislikleri arkanda bırakacağını söylemiştin!" son sözünden sonra kadın dudaklarının titremesine engel olamazken gözlerinden bir damla yaş süzüldü. Bu gözyaşlarının sebebi üzüntü müydü yoksa sinir miydi Sebastian kestiremiyordu. Gözleri suratına fırlatılan ve yere yuvarlanmış cekete kaydığında parmakları arasında hala plastik poşeti tuttuğunun farkında değildi. "Alysa, bu benim değil... ben.. bunları bıraktığımı söylemiştim-"
Derince bir nefesi içine çeken adam viskisinden aldığı koca yudumla bardağı önündeki tezgaha bıraktı. Barmen kadının kendisine yaklaşıp içkiyi tazelemesini sormasını bekliyordu. Genç kızın gözleri genç adamın üzerinde ilgiyle dolaşıyor, yorgun kırışıklıkların sarmaya başladığı mavi gözlerini incelerken hayranlığını gizleme ihtiyacı hissetmiyordu. Sebastian ise kadının kendisine bakmasından duyduğu rahatsızlığı göz ardı ediyor, bardağını ona uzatırken yüzüne bakma gereği bile hissetmiyordu. Barmen bir şey söylemeden bardağı doldurdu.
"O zaman bu şey de neyin nesi? Neden ceketinin cebinde uyuşturucu pakedi buluyorum Sebastian?" Alysa bir damla gözyaşın daha yanağından süzülmesine sinirlenircesine yanaklarını sertçe sildi. Artık Sebastian'a bakmayı reddediyordu. "Bu.. bunu açıklayamam Alysa fakat benim değil.. Sana yemin ederim ki, bu benim değil."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
burning desire • elizabeth olsen [AU]
FanfictionTanrıçavari kadın gülümsediğinde, bütün dünya gülümsemenin ışığıyla aydınlandı. Ve karşısındaki kadın gerçekten tanrıça olmasa bile güzelliği ile olabileceğini bir kez daha fark etti, öpücüklerini orkide kadar hassas olan ve güzel kokan tene bıra...