yedi: kaldığı yerden

4.2K 386 38
                                    

Min Yoongi, yaklaşık bir saatini gardrobun tepesindeki kedisine yalvararak geçirirken, pek sık anmadığı tanrısını hatırlamışçasına yardım dileniyordu. Her sabah aynı şey yaşanıyordu. Artık büroda işlerine devam etmesi gerektiğinden, Jungkook onun evden çıkacağı sıralarda ona küsüyor ve o eve gelince de konuşmamaya devam ediyordu. Fazlasıyla cılız olan vücudu hala gardrobun üzerindeki boşluğa sığdığından, oradan inmiyor ve sahibini böyle cezalandırıyordu.

"Jungkook, hadi in oradan bebeğim."

Yedi yaşındaki sevimli kedi başını hayır anlamında bir o yana bir bu yana sallarken büzdüğü dudaklarıyla ve sessizce mırıldanmıştı.

"İnersem gideceksin sahip, olmaz."

Jeon Jungkook tamamen ilgi manyağı küçük bir kedicikti ve sert mizacıyla tanınan Min Yoongi'ye bile kendi isteklerini yaptırabiliyordu. Daha yedi yaşında olduğu için hala düzgün konuşamıyor ve peltekçe bazı kelimeleri yanlış telaffuz ediyordu. Yoongi ona hak veriyordu aslında. Kendisinin fazlasıyla arkadaşı ve sahip olduğu bir işi vardı fakat küçük Jungkook'un sahip olduğu tek şey kendisiydi ve bu yüzden ondan ayrılmak istemiyordu. Gene de zorunda olduğunun bilinciyle, işe de gitmesi gerekiyordu.

Jungkook'tan önce işine bir kere bile geç gitmeyen Min Yoongi, o geldikten sonra bir süreliğine çalışmalarına evde devam etmiş ve daha sonra sürekli geç gitmeye başlamıştı. Bu durumun yanında çalışanların da işine geldiğinin farkındaydı zira kendisi gerçekten mükemmeliyetçi ve idealist bir insandı. O yüzden işlerine karışan birisinin olmamasından diğerlerinin memnun olduğunu düşünüyordu. Saatine baktığında, 15 dakika geç kaldığını fark etmesiyle Jungkook'un kabul edeceğini düşündüğü bir teklif sunmuştu ortaya çünkü artık Namjoon'un yanına gitmekle de kandıramıyordu onu.

"Benimle gelmek ister misin küçüğüm?"

Jungkook duyduğu şey ile yuvarlak gözlerini kocaman açmış ve sivri dişlerini göstererek sırıtmıştı. Yoongi onun bu şirin tavrına gülse de kollarını atlaması için açmış ve ellerini 'gel' dercesine açıp kapamıştı.

"Söz mü?"

Jungkook sevimlice sorup kulağını kaşırken, Yoongi merhamet dileniyordu çünkü karşısındaki şirin yaratık Yoongi'nin sinirlenmesi gereken bir olayda bile büyüğünün kalbini pamuk şekere çevirebiliyordu.

"Söz, hadi gel kucağıma seni giydirelim."

Jungkook başını masumca sallayarak gardoptan aşağı doğru atladığında, büyüğünün kucağına daha çok gömülmüş ve onun yanaklarını öpmeye başlamıştı. Sivri dişlerini göstererek gülümserken, eliyle kendisine beşlik çakmış ve sahibinin kucağından inerek pıtı pıtı koşarak kıyafetlerinin bulunduğu bir odaya gitmişti.

Sahibi işe gideceği zaman normal kıyafetlerinden farklı şeyler giyiyordu. Jungkook da bu yüzden elindeki pembe tuluma baktığında, üzgünlükle iç geçirmişti. Arkasından sahibinin geldiğini fark ettiğinde, ona doğru dönüp kıyafet seçmesini istemiş ve yatağa tırmanıp ayaklarını sallayarak beklemeye koyulmuştu. Yedi yaşında olmasına rağmen boyu fazlasıyla kısa ve kendisi küçücüktü. Onu görenler sürekli bebek olduğunu söylüyor ve onun sinirlerini bozuyorlardı çünkü Jungkook tamı tamına yedi yaşındaydı. Artık büyük bir adam bile sayılırdı çünkü sahibi ona böyle diyordu. Ayrıca kendisi kedi değildi, sahibi ona minik kaplan diyorsa Jungkook kaplan olmalıydı çünkü sahibi ona yalan söylemezdi ve Jungkook her zaman sahibine inanırdı.

Min Yoongi, küçüğünün iç geçirdiği tuluma bakıp kahkaha attığında, ona ne giymek istediğini sormuş ve aldığı cevapla şaşkınlıkla gözlerini büyültmüştü. Minik kedisi de kendisi gibi giyinmek istiyordu. Yoongi, Namjoon'un Jungkook'a aldığı takımı ararken içinden sırıtmadan edemiyordu çünkü küçücük bir beden ve takım düşüncesi gerçekten de komik gelmişti kendisine. Jungkook'a genellikle tulumlar giydirip onun evde arada düşerek koşmasını izlemek daha cezbediciydi fakat istediğini yaptıran kedisine karşı gelemeyeceğini biliyordu.

"İşte burada, gel bakalım."

Min Yoongi özenle küçüğünün kıyafetlerini değiştirdiğinde onun bu görüntüsünün fotoğrafını çekmiş ve Namjoon abisine teşekkür ettiklerini belirten bir mesaj atmıştı. Kedi çocukların sonraki ay piyasada tanıtılacağının duyurusu yapıldığı için artık insanların Jungkook'a daha garip bakmayacağının bilincinde olmak onu rahatlatmıştı çünkü kucağındaki bebeğe uzaylı gibi bakılması pek de hoşuna giden bir durum değildi.

İçinde evrakların bulunduğu çantayı omzuna takıp küçüğünü kucağına aldığında, Jungkook'a tutması için evin ve arabanın anahtarlarını vermiş ve koşarak evden çıkmıştı. Geç kalmaktan pek hoşlanmadığı için normal günlerde hızlı sürse de bugün yavaş sürmek zorundaydı çünkü Jungkook onun için her şeyden önemliydi.

Arabanın yanına geldiklerinde, onu özenle çocuk koltuğuna oturtup kemerini bağlamış ve alnından öptükten hemen sonra saçlarını düzeltmişti. Kendisinin bu değişimine alışmak hala onun için zor geliyordu çünkü içinde bu kadar sevginin barındığının farkında bile değildi önceleri. Ön koltuğa geçip aynasını ayarladığında, miniğiyle göz göze gelmiş ve gözlerini kırpıp sevimlice sırıtıp onun seveceğini bildiği çocuk şarkılarını açmış ve garajdan çıkmıştı.

Jungkook'un yarım saat boyunca kahkahalarını ve anlattığı şeyleri dinlerken kendisinin de gülümsediğini ancak arabadan inerken fark etmişti. Evden çıkarken yaptığı gibi önce çantasını omzuna takarak küçüğünü kucağına almış ve arabasını kitledikten sonra anahtarları çantasının ön gözüne koymuştu. İçeri girdiğinde, diğer herkesin ona selam vermesine takılmıştı küçük Jungkook'un gözleri. Ona sürekli gülen sahibinin hislerini buraya girdiğinden beri değişmişti. İnsanların ondan biraz korktuğunu fark etmesiyle şaşkınlığı daha da büyürken, sahibinin de bunun aksini yapmaması daha da garipti çünkü Jungkook onu sürekli kendisine gülümserken gördüğü için bu halleri biraz alışılmadıktı.

Min Yoongi garip bakışlara aldırmadan direkt kendi odasına geçtiğinde, Jungkook'u masaya oturtmuş ve kendisi de masasına oturarak dosyaları okumaya koyulmuştu. Zenginlerin özel mimarlığını yaptığı için istekleri gözden geçiriyor ve göz devirmeden edemiyordu. Kendisi de lüksü seven birisiydi fakat bazı insanların istekleri gerçekten de saçma denebilecek kadar gereksizdi. Tekrar göz devirip sekreterini çağırdığında, Jungkook onun sinirini hissederek kucağına gelmiş ve yanaklarını sıktırmaya başlamıştı.

İki saniye geçmeden kapının tıklatılmasıyla Yoongi, Jungkook'un ellerini yanaklarından çekerek başkasının yanında böyle hareketler yapmaması konusunda uyarmış ve genç kadını içeriye almıştı. Sahibinin ifadesinin hızlıca değişmesinden korkan Jungkook, kucağında birleştirdiği elleriyle masumca oynamaya başlamıştı. Kendisine göz kırpan kadına gülümseyerek aynı şeyi yapmaya çalıştığında, minik bir kıkırtı duymuş ve ona sivri dişlerini göstererek gülümsemişti. En azından dünyada iyi insanlar da vardı.

Genç kadın ise patronunun sinirli bakışlarını yakaladığında, anında düzelerek özür dilemiş ve elindeki haftalık raporları teslim etmişti.

Jungkook sahibinin sert bakışlarından korktuğu için, genç kadın odadan çıkınca büyüğünün kucağından inmiş ve masasının önündeki sandalyelerden birisine oturarak ona küsmüştü. Üzgün hissediyordu çünkü hislerinden sinirini anlayabiliyordu her zaman o sinirlendiğinde yaptığı gibi sadece yüzünü sevmiş ve ilk defa ondan azar işitmişti ve buna alışık değildi. Büyüğünün de kendisinin farkında olduğunu sanmıyordu çünkü elindeki kağıtlarla ilgilenmekten kendisinin burada olduğunu unutmuş gibiydi. Bu yüzden, yavaşça sandalyeden inmiş ve küçük adımlarla kapıya ulaşmıştı. Sahibinin hala ona bakmaması ve azarladıktan sonra özür dilememesi gözlerinin dolmasına sebep olurken kapı koluna uzanarak onun bakmadığından emin olmuş, kapıyı sessizce açmış ve dışarı çıkmıştı.

Kuyruğunu alıp gideceği başka bir yeri olmadığı için bulunduğu yerden çıkmayı düşünmemişti bile. Hem dışarıda büyük köpekler vardı ve Jungkook'u yiyebilirlerdi. Sahibi onun gittiğini fark etmeden minik ama kırılmış kalbiyle etrafı dolaşacak ve onun odasına geri dönecekti sadece.

🐰

Bir yıldır bölüm yazmıyordum, sonra bir kedimiz daha oldu. Kendisi Jungkook'un karakterini oluşturacak. Sevgi arsızı, ilgi manyağı bir şey olacak...
Ve oylar çok düşük olmazsa yarın bir sonraki bölümü yazacağım...

purrfect  »yoonkookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin