Bedenim günün ve gelip geçecek günlerin acısını çekiyor ve hala çekecekti.
Bir darbe alırdın bedenine...
En fazla morarır veya kırılırdı.
Ve daha sonra yaraların kabuk bağlamaya baslardı.Bazen o kabuk açılır yaralarımız eski haline dönerdi.Ama öyle yada böyle bir gün geçerdi.
Peki ya ruhumuza aldığımız veya alacağımız darbeler.
Bir insanın bedenine sahip olabilirsiniz ama ruhuna asla.
Ruha alınan darbeleri siz verirsiniz ama isterseniz geri alır en güzel gülümsemelere neden olursunuz.
Günün yorgunluğunun üstüne birde üşümüş beynim uyku diye isyan ediyordu. Otobüsün en arkasında cam kenarına oturmuş kulağımda kulaklıklar neyi dinlediğimi bilmeden öylece camdan her zaman ki yolu izliyordum. İçimde ise garip bir his vardı. Nedensizce.
Otobüsümüzün şoförü -adının ne olduğunu bilmediğim- alışılmışın dışında bir yerde durdu. Evet yolumuz üzerindeydi ama daha önce burda hiç durmamıştı.
Evet okullar yeni açılmıştı ve bu civarda tek bir lise vardı. Ama adını bilmiyordum. Sanırım liseye yeni başlayan biriydi. Otobüsümüzün kapısı açıldı ve içeri siyah kapüşonlu kısa boylu kız olduğunu düşündüğüm biri girdi.
Siyah kapüsonu kumral saçlarını gösteriyordu sadece. Çok zayıf ve çelimsiz biriydi. Bu kız kimdi neydi bilmiyordum ama nedensizce bu kız otobüse bindiğinden bu yana garip fısıldaşmalar başladı. İşte bu ilgimi çekmişti. Ne vardı ki bu kızda.
Otobüste öylece dikiliyor ne yapacağını bilmez bir şekilde duruyordu. Ama etrafına hiç bir şekilde bakmıyordu. Bir çok boş koltuk vardı. Neden oturmuyordu ki?
Birden kafasını hafifçe bana doğru çevirdi. O sırada soğumaktan kızarmış olan dolgun dudaklarını ve minicik burnunu gördüm. Eli kapüsonunun şapkasına gitti. Ve birden kafasından çıkardı.
Ve o an...
Kalbimi ilk defa bu kadar canlı hissettim.
Yeşil yakut gözler...
Uzun kirpiklerinin çevrelediği gözleri öylece yerde geziniyordu. Bebeksi yüzünde en ufak bir leke yoktu. Kalın ve yüzüne şekil veren harika kaşları vardı.
O...
O gerçekten çok güzeldi...
Vücudumun ısısının arttığını hissediyordum. Kalbimin sesi kulaklarımda hoparlör verilmiş gib atıyordu. Acaba başkaları da duyuyormuydu kalbimin sesini. Nefesim hızlanmış yerimde put gibi kesilmiştim. Gözlerimi ondan alamıyordum.
Karşımda öylece gözleri yerde duruyordu. Ne yapacağını bilemez bir halı vardı. Bir anda gözleri yükseldi. Sanırım kendisine aval aval bakanın kim olduğunu görmek istiyordu. Gözleri yükseldi. Yanimda ki boş koltuklara baktı ve en son gözleri bende durdu.
O an...
Vücudu taş gibi kesildi.
Gözleri bende sabit kaldı.
Ağzı hafif aralanmış titreyerek bana bakıyordu. Gözleri çoktan dolmuş bir damla gözlerinden firar etmişti. Bir adım geri gitti. Şok olmuş bir haldeydi.
Gözlerini benden ayırmıyor geri geri gidiyordu. Gözyaşları sicim gibi akmaya devam ediyordu. Ağzından bir hıçkırık kaçtı.
Ve birden çığlık attı.
Koşmaya başladı ama otobüsün kapısına çarpmıştı. Elleriyle hızla kapıya vurmaya başladı. Çığlık atıyor bir yandan bağırıyordu.
"Aç kapıyı! Kapıyı aç! "
Ne olduğunu anlamamıştım. Şok olmuş bir şekilde ona bakıyordum. Herkes ayağa fırlamış soförümüz otobüsü durdurmuştu. Bağırmaya ve çığlık atmaya devam ediyordu.
"Lütfen! Ne olur açın kapıyı! Yardım edin! "
Elleri kapıya sert bir şekilde vuruyordu. Aynı anda tekme de atıyordu. Ellerinden artık kan akmaya başlıyor kapıda kanlı izler bırakıyordu. Şu an acısını umursamayacak durumdaydı.
Gözleri tekrar beni buldu.
Ve aynı anda daha yüksek bir çığlık attı.
"Kapıyı aç! Ne olur açın! "
Herkes şok olmuş bir şekilde ona bakıyordu. Canı yanıyordu.
Şiddetli bir şekilde ağlamaya devam ederek dizlerinin üzerine çöktü. Kapıya vurmaya ve bağırmaya devam ediyordu.
" Ne olur açın kapıyı! Lütfen! Yardım edin! "
Bir kaç kız yanına çöktü ve sakin olması gerektiğini ve ne olduğunu söylemeye başladı.
O ise ağlamaya devam ediyordu.
Hala öylece koltukta oturmuş şaşkınca ona bakıyordum. Ağlamaya çığlık atmaya devam ediyordu. Herkes bu ani tepkiyi beklemiyor ne yapacağını bilmez bir şekilde ona bakıyorlardı.Ne yapacağımı bilmez bir şekilde yavaşça ayağa kalktım.
Ben ayağa kalkar kalkmaz anında gözleri bana döndü. Nefesini tuttu. Korkmaya başladı ve çenesi titremeye başladı. Bana ömür gibi gelen bu sürede yavaşça oturduğu yerden geri geri gitmeye başladı. Sırtı koltukların arkasına çarpınca gözleri tekrar beni buldu. Ne tepki vereceğimi bilemiyordum. Yavaşça bir adım attım.
Ve birden kulakları sağır edicek bir çığlık attı.
Çığlık atmaya devam ederken ellerini yüzüne ve vücuduna sarmış bağırarak sayıklamaya devam ediyordu.
" Hayır! Hayır! Yaklaşma! Lütfen! Lütfen dokunma bana! Yaklaşma! "
Herkesin birden gözleri beni buldu. Şaşkın ve bir o kadar da şüphelice bana bakmaya devam ediyorlardı. Şok olmuş herkesin bana bakışlarına aldırmadan ben sadece ona bakıyordum. Ama o ise kafasını ellerine gömmüş sayıklamaya devam ediyordu.
Bakışlarımın ardından şoförümüzün sesini duydum.
"Oğlum senin bu kızla bir ilgin var mı? "
Bakışlarımı ondan şoförümüze çevirdim.
"Hayır, onu tanımıyorum. "
Biliyorum bölüm yine çok kısaydı. Ama içimde bir yazma isteği yok ve kitabı kaldırmayı yani başlamadan bitirmeyi düşünüyorum.
Fikirlerinizi paylaşın lütfen. ♥♥♥
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SESSİZ ÇIĞLIK
ChickLitSözün bittiği kelimelerin kifayesiz olduğu yer... Şu an bulunduğum durum bunu açıklıyor. Titreyen parmaklarım daha da titrerken sol gözümden kanlı bir yaş akıyor. Bu... Bu... bu olamazdı... Hayır! Tam karşımda sevdiğim KADIN çırpınıyor. Evet o...