durup dururken büyük bir mutlulukla ''hadi çay koyalım'' diyorum, gökyüzünü işaret ediyorum, bir şeyler anlatıyorum. ardından her şeye bir kasvet çöküyor, tarif edemiyorum. bu adres tarif etmeye benzemiyor. kalbimi nasıl tarif edebilirim ki? açtığım halde yolu bulamayanlar, göremeyenlar var. böylesine bir umutsuzluk çöküyor, öyle bir kasvet işte. durup dururken düşünüyorum. ''şu yokuş oraya çıkar. o yokuş buraya çıkar. eğer o yokuştan aşağı dümdüz gidersem sahil.'' kafamdan hesapladığım şeyleri uygulamak için sokağa çıkıyorum büyük bir mutlulukla, yeniden. ama sahile varamazsam, pencerelerin önündeki çiçekleri kurumuş, solmuş şekilde bulursam, arabaların üstü bir daha kullanılmayacak şekilde örtülmüşse, ağaçlar yapraksız kalmışsa ve tüm bunlara rağmen güneş gökyüzünde gülümsüyorsa daha çok üzülüyorum. sebebi yok. tarifsiz. tarif edemiyorum. belki de oturup merdivenlere onun güzel yüzünü düşünmeliyim ve her kapıdan onun çıkmasını beklemeliyim diyorum. oturuyorum, o hiçbir kapıdan çıkmıyor. fotoğrafına anlatıyorum buraları. eve gidiyorum, fotoğrafına okuyorum kitapları. o bilmese de fotoğrafı biliyor. kırgınlığı dibine kadar hissediyorum sonra. tarifi hiç yok. hiç dokunmadığım bir insana dokunmayı, hiç öpemediğim bir insanı öpmeyi deli gibi özlüyorum. bu çok sıradışı.iyi taraflarını da kötü taraflarını da bu yerine hiçbir şeyi, hiçbir hissiyatı koyamayacağım duygularla seviyorum. bunları da fotoğrafı anlıyor. ama nasıl anladığı hakkında da bir tarifim yok.
bugün dışarıda birden çok sokak keşfettim ama o yanımda olmadan adım atamam. yoksa bu evler, bu duvarlar üzerime çöker.
bilirsin bazı gün batımları,
çıkmaz sokak gibidir
bu yüzden seni günün doğacağı andan öpeceğim.
![](https://img.wattpad.com/cover/174405293-288-k814908.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
konuşmalar ve susmalar
Randomkeşke daha çok konuşabilseydim. (bu kitabı edebi bir değeri olsun diye yazmıyorum, hatta kitap bile sayılmaz. sadece bu sefer dertleşeceğim sizlerle. şiir yok. hiçbir şey yok. kural bile yok. hadi, dertleşelim ölmeden önce.) 100219'