Eve geldiğimde üzerimde atamadığım bir yorgunluk vardı. Nedensizce her yerim ağrıyordu. Okulda yaşadıklarımdan dolayıydı belki de. Bu gün gerçekten uzun bir gün olmuştu.
Merdivenlerden odama doğru çıkarken saçlarımı arkaya attım. Çok sıcaktı. Fazla sıcak. Andrea'nın değiştirdiği hava durumu geldi gözlerimin önüne. Bu kadar güçlü olabileceğini düşünmemiştim. Çok dengesiz bir çocuktu ve dahası benim ailemin baş düşmanlarından biriydi. Kesinlikle uzak durmalıydım. Hem bugünkü kendini beğenmiş davranışlarıyla beni kendinden soğutmuştu. En azından öyle olması gerekiyordu lakin içimde hala o kötü çocuğu beğenen bir taraf vardı. Buna engel olamıyordum. Acaba bana büyü falan mı yapmıştı? Ben erkeklerden bu kadar kolay etkilenen biri değildim çünkü.
Odama girdiğimde çantamı yatağımın üzerine attığım gibi ben de yatağımın üzerine zıpladım. Bedenim yumuşak yatağı hissedince sersemledi ve yavaşça gözlerim kapandı. Çok uykum vardı ve oldukça yorgundum.
Gariptir ki evde kimsenin sesi çıkmıyordu. Babamlar büyük ihtimalle buradaki vampir sokaklarını denetliyorlardı. Ah, annemleri de Alex zorla alışverişe götürmüş olmalıydı. Sabahleyin bunun kavgasını yapıyorlardı çünkü.
Hizmetçiler bugün tatildeydi. Eh, cuma günü olduğu için onların hafta sonu tatilleri vardı. Annem böyle uygun görmüştü.
Sahi, bugün cumaydı ve yarın tatildi. Bunun heyecanıyla sırıttım. Hey, popüler falan olabilirim ama okulu sevmiyorum işte.
...
Gözlerim yavaşça açılırken ne zaman uykuya daldığımı düşündüm. Yanımdaki saate baktığımda akşam sekize geldiğini gördüm.
Aşağıdan gelen seslerle bir an korksamda annemlerin gelmiş olduğunu anladım.
Hızla yataktan kalktım ve merdivenlerden inmeye başladım.
Salona girmekte olan annem beni görünce kaşlarını çattı. ''Formalarını değiştirmemişsin Alexis. ''
Unuttuğum şeyle alt dudağımı utançla dişledim ve arkamı dönüp odama tekrardan girdim. Şimdi diyorsunuzdur, sen Miami'de yaşamıyor musun? Orada okullarda forma falan yok.
Ah, keşke olmasaydı. Ama melez okulunda forma şarttı. Bu nerede olursa olsun forması bulunurdu okulun. Ve bununla ilgili sıkı bir disiplin kuralı vardı.
Üzerimi değiştirdikten sonra merdivenlerden ikinciye indim. Salonun kapısını açtığım gibi babamı tekli koltukta takım elbisesiyle oturduğunu fark ettim. Amcamlarda buradaydılar. Annemler büyük ihtimalle akşam yemeğini hazırlıyorlardı. Hizmetçilerin izinli olduğunu bir an için unuttum.
Sersemliğimi bir kenara atıp babamın yanındaki ikili koltukta oturan Mark Amca'mın yanına oturdum.
Mark Amca'm gerçek bir İngiliz beyfendisi gibiydi. Annem hep Mark Amca'ma imrendiğini dile getirirdi. Halbu ki ben annemin bu deli dolu hallerini daha çok seviyordum. Diğer anneler gibi katı kuralları veya anlayışsız bir tavrı yoktu.
Babam kısa bir an beni süzdükten sonra doğruldu. ''Okulun nasıldı Alexis?''
Tam cevap vermek için ağzımı açmıştım ki Marcus Amca'm araya atıldı. ''Birilerini dövdün mü?''
Heyecanla sorduğu soruyla açmış olduğum ağzımı kapattım. Onlara Andrea'yi anlatmalı mıydım? Hiç sanmıyorum. Eğer böyle bir şey yaparsam babam direk okula gider ve Andrea'nın oradan defolmasını sağlardı.
Neden gitmesini istemiyordum ki? O piç çocuk bana yapmadığını bırakmamış, okuldaki ihtibarımı da zedelemişti.
Suskunluğum babamda şüphe uyandırdı. ''Bir şey mi oldu Alexis?''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KANLI GÜL (DB 2)
VampireDibe Batmış serisinin ikinci kitabıdır... Burunlarımız birbirine değerken ''Sana yaptığım etkiye bir bak. Nefesini kesiyorum. Bunu sevdim.'' dedi dudaklarını yalayarak. İstemsizce gözlerim dudaklarına kayınca titreyerek nefesimi dışarıya bıraktım. N...