O çocuk kim?

745 33 16
                                    

Sabah Barışla okula doğru yürürken bir kadın bana çarptı ve fotoğrafını düşürdü:

-"Fotoğrafınızı düşürdünüz!!! Size diyoruuumm!!! Heeey!?"

-"Hırsız vaaaaaaarrr!!!!!!" Diye bağırdı kadın ve hemen elimdeki fotoğrafı alıp yakama yapıştı ve yumruk attı.

O an yere yığılmıştım. Kadın bana tekme atmaya kalkıyordu ki Barış engelledi ve beni kaldırdı. Yanağım  çizilmiş, kanıyordu:

-"Siz napıyorsunuz ya! Bana çarptınız da düşürdünüz hırsız filan değilim ben!?"

-"Kusura bakma, o benim kayıp oğlumun fotoğrafıydı, her zaman yanımda taşırım, aceleniz yoksa geçin kafeye de orda anlatayım..."

İkimizde kafamızla onayladık. Ve bir kafeye geçtik. Çete ve benim yerime geçen kız da ordaydı. O kız birden yanıma gelip yumruk atıcaktı ki yumruğunu havada tuttum:

-"Eğer bu elini bir daha havada görürsem o elini son görüşün olur!"

-"Ay çok korktum, hadi gelip yok etsene hadi elimi son kez göriym, hadii!"

Dedi ve ben dayanamayıp kızın bileğini kırdım, bir anda çığlık attı. Barışın bana kızgın bakışına aldırmadan cafeden çıktım. Bana çarpan kadının numarasını alıp yanıma geldi.

-"Yaprak sen napıyosun!? İnsanları öyle kafana göre sakatlayıp gidemezsin!?"

-"Anlamadan dinlemeden konuşma Barış, kalbini kırmak istemiyorum bak."

-"Bi kırmadığın o kalmış zaten, çevrendeki herkesi kırıp dökmüşsün, annenle babanın seni reddediş sebebini şimdi daha iyi anlıyorum."

Cümlesi bittikten sonra hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladım. Canımdan çok sevdiğim insan bana nasıl böyle bir şey söylerdi ki?

-"İyi işte sende beni terketsene canımdan çok sevdiğim sen bi de bana yumruk atsana, bu arada haklısın nasıl çekilmez biriysem artık bir tane bile dostum yok. Ben niye yaşıyosam artık bu Dünyada"

-"Yaprak bak ben öyle demek istemedim. Özürdilerim. Yaprak..."

Barıştan

Akşam olmuştu ve hala Yaprak eve gelmemişti. Ben telaştan geberiyordum. Son cümlesi beni çok korkutmuştu 'ben niye yaşıyosam artık bu Dünyada' ya kendine bi şey yaptıysa?! Bu ihtimali göz önünde bile bulundurmak istemiyordum. Onu aramaya çıkmıştım. Ama hiç bir yerde yoktu! En son aklıma bıçaklandığı yer gelmişti, evet onu bulmuştum!

Yapraktan

Soğuktan donmak üzereydim. Birden omzuma dokunan elle irkildim.

-"Özürdilerim"

Bu Barıştı.

-"Özür dilemene gerek yok zaten haklıydın söylediklerinde asıl ben özürdilerim..."

-"Yaprak yapma böyle, sinirle söylediğimi ikimizde biliyoruz, hadi soğuktan donucaksın gel eve gidelim."

-"Peki, tamam..."

Haklıydı, soğuktan titriyordum. Ve eve vardık:

-"Sen üşümüşsündür şimdi ben sana çorba yapıp getiriyorum."

-"Tamam."

Günün yorgunluğuyla kanepeye zıpladım. Sonra birden kapı çaldı:

-"Ben baktııım!"

-"Tamam"

Kapıyı açtığımda şok oldum kapıdaki annemdi:

-"Utanmıyosun dimi elin adamında kalmaya!?" Dedi ve yüzüme tükürüp tokat attı.

-"Bunu demek için mi geldin buraya kadar anne? Eğer bunu içinse zahmet etmişsin, çünkü o elin adamı dediğin kişi benim sevgilim!"

Deyip yüzüne kapattım kapıyı ve hıçkırarak ağlamaya başladım. O sırada yanıma Barış geldi:

-"Kimmiş sevg- Sevgilim! Noldu?"

-"A-annem, elin adamında mı kalıyosun dedi, yüzüme tükürüp tokat attı. Gerçekten de çok haklıymışsın... B-ben çok kötü bi          e-evladım..."

-"Yaprak bak ben gerçekten öyle demek istememiştim biliyorsun lütfen ağlama bak..."

Beraber çorba içtik. Sonra da ben Barışın göğsünde uyuya kalmışım...

Hafta sonu tatiline girmiştik:

-"Aşkım sahile gidelim mi?"

-"Tamam, peki aşkım."

-"Neden öyle dedin ki? Eğer bi işin filan varsa gitmeye de biliriz..."

-"Ya, bir şey yok da... Bu gün sana çarpan kadın eve davet etmişti de..."

-"Ha o zaman gitmeye de biliriz ya sıkıntı yok..."

-"Yine gideriz de yarına artık."

O kadının evine vardık.Oturup olanları anlattı:

-"Adım Alara Diplek, yani kızlık soyadım diplek... Benim bi oğlum vardı. Adını Barış koymuştuk rahmetliyle. Sapsarı saçları vardı. Doğduğduktan bir kaç ay sonra babasının hareketleri tuhaflaşmaya başladı. Ve bi gün alışverişe gittim, döndüğümde ikiside evde yoktu. Babası alıp kaçmıştı..."

-"Hiç karakola, polise filan gitmediniz mi?"

-"Olmaz mı... Gitmediğim karakol, tanımdaığım polis kalmadı! Ama hiç birinden bir haber gelmedi..."

-"Hmm... Merak etmeyin size yardım edicez ama yedek fotoğ-"

Dememe izin vermeden kadın yedek fotoğrafı verdi.

-"Tamam, bize bu kadar bilgi yeter, biz kalkalım artık di mi Yaprak?"

-"Evet sevgilim, hadi kalkalım"

Barışla eve geldik:

-"YAPRAK NİYE KADINA HABİRE SORU SORUP DURUYOSUN!? HERKESİN DERDİ KENDİNE!?" Dedi ve masanın üzerindeki bibloyu attı.

Cam bana gelip, ellerimi kesmişti, ellerim kanıyordu. Aslında Barış rasgele atmıştı arkası dönükken ama, bir anda üzerime geliverdi işte...

-"Yaprak!?"

-"T-tamam b-bişey yok hallet-tim ben-n..."

Dedim ve o an kan fobimden yere yığıldım...

Barıştan

Attığım biblo Yaprağın üzerine gelmişti onu düşmeden tutmuştum ve koltuğa uzandırıp ayılmasını bekledim...

YapBar-Zıt Kutuplar  {Tamamlandı}Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin