Yelkovan ve akrep bana inat dönmeye devam ediyordu. Saniyeler öyle hızlı geçmiştiki beni benden alan rüzgar ruhumu bir sağa bir sola sallıyodu. Henüz daha havalar soğuk değildi. Ama tenimi yakan güneşe inat esen rüzgar aksini söyler gibi daha da şiddetini arttırdı. Üzerimdeki hırkanın fermuarını çekerek adımlarımı hızlandırdım. Kitabımı alabilecek kadar zeki ama okul kıyafetlerimi alamayacak kadar umursamazdı. Hem ne bekliyordum ki hayatımın tepe taklak olduğunu bilerek Eliz'in yanında uyuyan bir insandı. Artık küçük değildik. Volganın bana döndüp bakmasını dilemekle yetiniyordum. Saat sabahın yedi buçuğuydu ve bu kadar soğuk olacağını düşünmüyordum. Sokağın başına gelince yavaşlayıp kenardan evin önünde ki arabalara baktım. Bizimkilerin arabaları yoktu. Çok şaşırmıştım. Gözlerim dolmuştu. Beni bulmak yerine her zaman ki gibi umursamaz bir şekilde işlerine mi gitmişlerdi. Hırkamın şapkasını kafama çekip hızlı adımlarla apartmana doğru koştum cebimde ki anahtarları çıkarıp dış kapıyı açtım. Hızlıca merdivenlerden çıkıp evimizin kapısının önünde durup kapıyı inceledim. Gözümden bir yaş düşmüştü. Anahtarı kapı deliğine sokup kapıyı ardına kadar açık bıraktım. Birden yanımdan küçüklüğüm geçip kapıdan anneme seslenmeye başladı. Çok acıkmış ama oyundan geri kalmak istemeyen Azelya annesine hızlı hızlı sorular soruyordu. Merdivenlerin başında gene sinirli bakışları ve bağırtılar ile seslenen Volga belirdi. Oyunda benim yüzümden geri kaldıklarını söyleyip sitem ediyordu küçük Volga minik elleri ile Azelya'nın bir kolundan tutup çekiştirmeye başlıyordu. Daha fazla katılanamayacağımı düşünüp eve girdim. Hızlıca odama girip okul kıyafetlerimi üzerime geçirdim. Bu kıyafetlerşn burda kalmasını istemediğim için okul çantamın içine koyup bir kaç kitap alıp evden ayrıldım. Dışarı çıktığımda kapıda Poza'nı arabasına yaslanmış bir şekilde buldum. Yanına gidip
"Abime yakalamaya mı çalışıyorsun sen iyice bir dayak yiyim diye" söyledim kelimelerde çok ciddiydim fakat o küçük bir kahkaha atıp
"Hadi bin de okula gidelim" ona şaşkın şaşkın bakarken beni hiç umursamayıp arabanın sürücü tarafına oturdu. Bende ön kapıyı açıp yanına yerleştim.
"Ne zaman gittin? Ben hiç hissetmedim gittiğini" diyerek sitem ettim.
"Kimseye yakalanmadım. Merak etme. Saat beşi çeyrek geçe falan geldiğim yoldan geri gittim." balkon kapısı ondan dolayı açıktı.
"Anladım" demekle yetindim. Okula yaklaştığımız da Pozan dönüp
"Ben şimdi burda ineyim kimse yanlış falan anlamasın hem abim görür falan okulda kavga çıkmasın şimdi." sanki beni duymuyordu. Kafasını bana çevirip konuşmaya başladı.
"Kimse yanlış falan anlayamaz Azelya hem abin bugün okula gelmez" dedi serseri bir gülüşle bana bakarak kafamı salladım. Olduğum yere yerleşip okulun olduğu sokağa geldiğimizi anlayıp içimde anlamladıramadığım bir hisle kıpırdanmaya başladım. Okulda fazla dedikoducu yoktu ama kızlar beni Pozan'la görünce ne yapacaklarını merak ediyordum. Arabanın direksiyonunu hafifçe sola döndürdüğünde okulun giriş kapısından giriyorduk. Okulun bahçesindeki bazı insanlar arabanın içine bakamaya başladılar. Dışarıda olanlar Pozan'nın umrunda bile değildi biraz daha ilerleyip kıvrak bir hareketle arabayı park etti. Kontağı kapatınca emniyet kemerlerimiz çıkarıp arabadan indik. Arabanın kapısını kapattığım sırada Pozan yanıma gelip
"Eğer canın sıkılırsa ya da okulda kalmak istemezsen yanıma gel hemen başka bir yere gideriz sakın beni rahatsız ettiğini düşünüp tek başına bir yerlere kaybolma anlaşıldı mı küçük kız" diyerek ellerini ön ceplerine koydu. Başımı sallayıp
"Tamam" demekle yetindim. Arkasını dönüp okula yürümeye başladı bende arkasından okula girip sınıfıma ilerledim. Yerime doğru ilerleyip oturdum. Canım o kadar sıkkındı ki hiç ders dinleyesim yoktu. Başımı sıraya koyup gözlerimi kapattım. Acaba Volga neden okula gelmiyicek diye düşünmeye başladım. Tamam çok okula gelen bir insan değildi ama son sınıfta kimse kalmak istememezdi hele ki bir kere kalmışken yanımda oturan kız beni dürtükleyince kafamı ona çevirdim. İçeri hocanın girdiğini görünce ayağa kalktım. Günlük selamlaşmadan sonra yerime oturup eski halime geri döndüm. Çok fazla sabrede bileceğimi sanmıyordum. Kendimi düşünmeden edemiyordum. Neden benim yanımda olmak istemedi diye düşünmeden edemiyordum. Şu Eliz takıntısından asla vazgeçmeyecekti. Öncelik hep Eliz'in diye içimden geçirdim. Derselerin blok olduğu aklıma gelince iyice bunaldım. Kapının tıklatılma sesini duyunca kafamı kaldırıp içeri giren nöbetçi öğrenciye baktım.