Ellerimi belime koyup memnuniyetle gülümsedim.Odam gerçekten muhteşem olmuştu.Duvarım açık turkuaz renginde ve yıldızlı.Odamın ortasında iki kişilik koca bir yatak var ve çarşafım mor renkli.Olağanüstü büyüklükte bir gardırobum ve o kadar büyük bir masam var.Masamın yanında da koca bir boy aynası. Diğer köşede de yatak çarşafımla uyumlu bir köşe takımım var.Ve bu köşe takımım yatak haline getirilebiliniyor.Diğer duvarda da şifonyerim var.Parfümlerimi yeniledim ama makyaj malzemelerimi yenilemedim.Korkarım ki buradakiler o kadar da iyi değil.Artık bitince yurt dışından sipariş ederim.Banyomda koca bir küvet var ve duş jellerimin hepsi çilek kokulu.Aynayı makyajımı düzgün yapabilmek için ışıklı yaptırdım.Tuvalet, tuvaletti işte.Diğer odamı ise nar çiçeğine boyattım.Duvarda koca bir LCD ekranım ve ses sistemim var.Iki büyük koltuğum kapının iki yanındılar.Halımı puantiyeli aldım ama TVnin karşısına kahve masası almadım.Rahat dans edebilmek için tabi ki engel olmamalı.Bir koltuğumun yanına gitarımı koydum.Diğer duvara da koca bir kitaplık koydum.Koridorum fıstık yeşili ve en önemlisi de koridorun sonunda müthiş manzaralı inanılmaz geniş bir balkonum var.Balkonun ortasında çay masası ve etrafında sandalyeler var.Balkonun bir köşesinde köşe takımım var, diğer köşesinde ise armut pufum var.Bir dakika, armut pufum,yerinde yok!? Hışımla aşağı indim ve Nick'in kapısını kırarcasına açtım.Üç erkek yarış oyunu oynuyorlardı.Çığırdım.
-PUFUMU SİZ Mİ ALDINIZ, HAA???
Biri bile bana bakmadı.Zac ufladı
-Tanrı aşkına Tiff, biz pembe pufu ne yapalım?
Haklıydı.Kapıyı çektip umutsuzca sargılı elime baktım ve oturma odama çıktım.Öylesine boş boş odada bakınırken gözüm pencereye takıldı ve gerçekle kendimi yere attım.Perde almayı unutmuşum! Oflayarak pencereye gittim ve ağzım açık kaldı.Sarhoş çocuğun odası, benim oturma odamın sadece birkaç metre ötesindeydi ve içerisi çok net görünüyordu.Odası gerçekten siyahtı.Çarşafı,mobilyaları, gardırobu...Duvarı da siyaha boyasaymış tam olurmuş!Bir dakika,hafif aralık olan gardırobun içinde pembe bir şey mi gördüm?! Gözlerimi pörtleterek baktım ama ne olduğunu anlayamadım.Arka cebimden asa'mı çıkardım ve kendime kısa süreli 'ötesini görebilme' büyüsü yaptım.Bunu amcamın özel dersinde öğrenmiştim.Vay canına, gerçekten her şeyi görebiliyordum.Aşağı bakmadım çünkü Nick banyoya giriyordu.Kafamı yana çevirince gardırobun içindekinin pufum olduğunu fark ettim!!!! Siyahlı çocuğun pembe pufu olamayacağına göre...Hızla evi taradım ve çocuğun evde olmadığını fark ettim.Pufa asa'mla 'her yerden geçebilme büyüsü' yaptım ve onu asa'mla onun odasından alıp balkona taşıdım ve kıkırdadım.Bunu görünce ne yapacaksın acaba sarhoş çocuk?Oturma odama geri döndüm ve televizyonu açtım.'Ötesini görebilme' büyüsü çoktan bittiğinden dolayı rahat rahat Tv izleyebiliyorum.O sırada yandan tıkırtılar gelince oraya döndüm.Çocuk gardırobun kapısını açıp kapatıp duruyordu.Kahkaha attım.O sırada çocuğun asa'sını çıkardığını fark ettim.Çocuk bir şeyler dedi ama hiç bir şey olmadı.Çünkü akıllı ben pufuma koruma büyüsü yaptım.Haince gülerken aşağıdan amcamın sesini duydum.
-Hadi çocuklar hazırlanın,yemeği dışarıda yiyeceğiz.Sizi özel bir yere götüreceğim.
deyince hemen kendimi odama attım.Sosyalleşmek iyi gelecek.Sonuçta burada Semih ve Eren dışında tanıdığım hiç kimse yok.Havalar serinlemeye başladığından uzun giyindim.İçime toz pembe bir uzunkollu, üstüne nar çiçeği renginde kazak giydim.Altıma kot etek geçirdim ve uzun toz pembe çizmelerimi giydim.Asa'mı da çizmemin içine koydum. Makyajımı da unutmadım. Hoş görünüyordum.Kot çantamın içine cüzdanımı ve Iphone 6'mı attım.Evet Turkiye'ye daha gelmemiş olabilir ama Amerika'da bunlar çoktan satıldı.Merdivenlerden yavaşça indim.Herkes hazırlanmış beni bekliyormuş.Nick beni görünce ıslık çaldı.Kıkırdadım.Semih yanına gelince önümde eğildi.
-Hanımefendi, arabanız hazır ve sizi beklemekte.
Onlara öyle üstten baktım.
-Tamam, siz derhal işlerinizin başına dönün.deyip çizmemden asa'mı çıkardım ve cadı sesi çıkardım.
-Yoksa sizi fareye dönüştürürüm!
Bu şebeklikler Zac'i bile güldürdü.Arabaya binince hemen en arkaya geçtim.Hayır, amcamın arabası minibüs tarzında değil.Ama arkadaki sağ koltuğu öne çekince arkada iki koltuk daha beliriyor.Bagaj bundan dolayı çok küçük ama tam bana göre bir araba.Önümde üç erkek sohbet ederken ben arkada rahat rahat Natalie'yle mesajlaşabiliyorum.Ah, seni o kadar çok özledim ki canım arkadaşım.Doğru düzgün veda bile edemedim.Oflayarak başımı arkaya attım.
***
Geldiğimiz lokanta benim bildiğim tarzda degildi.Çok farklıydı.Menüde hiç bilmediğim yemekler vardı.Semih'e döndüm ve şirin gülümsememi yaptım.
-Biricik kuzenine yardım edersin di mi??
Şimdi dersiniz ki kızım 269 yaşındasın bi Turkiye'ye gelip de yemek yemedin mi?Hayır, gelemedim.Zaten amcalar da bizimle Amerika'da yaşıyorlardı hatta komşuyduk.Ama Rumeysa Sultan Bursa'yı özlediğinden 30 yıldır Türkiye'deydiler.Eee,sonra benimsemişler tabi buranın geleneklerini.Zaten Rumeysa Sultan'ın ve Semih'in kanında var.Haliyle zor olmamış.
-Bence sen kaşarlı pideye bayılacaksın, dedi.Omuz silktim ve garsona söyledim.Bir anda aklıma Adam geldi ve bir şey fark ettim.Onu çok çabuk unutmuştum ama zaten bu aşk tek taraflıydı.Gülümsedim, güçlü olmak benim doğamda var.Biz siparişlerimizi beklerken tonton bir amca yanımıza geldi ve amcamla kucaklaştılar.İkisinin de gözleri parlıyordu.Sonra Semih'le el sıkıştılar.
- Eee?Nasılsın Refik amca? diye sorunca çaktım köfteyi.Ünlü Refik Amca bu amcaydı demek.Telefonda hep bahsediyorlardı şöyle iyidir, böyle iyidir, çok iyi dostumuzdur falan...
Ben o sırada Refik Amca'nın arkasında olan doğaüstü varlıkla apışıp kaldım.Tam tipimdi.Kumral saç, ela göz ve gamze.Aman Tanrım,muhteşemdi!Ve onun da gözleri benimkilere kilitlenmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BUDALA BÜYÜCÜLER
FantasyZorla Amerika'dan Türkiye'ye amcalarının yanına gönderilen büyücü üç kardeş . Küçük Nick birazcık şapşal. Tiffany ise Türkiye'ye uyum sağlayamayacak kadar havalı. Abileri Zac ise ağırbaşlı ve örnek bir abi. Tiffany onlardan başka büyücülerin de old...